16 Eylül 2012 15:32

Selçuk İnan, Emre ve “milli ruh”

Selçuk İnan, Emre ve “milli ruh”

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Futbola yatıp kalkan bir milletiz ya, biz de futbola bakıp memleketin ahvalini konuşacağız. Türkiye “milli takım”ının Hollanda ve Estonya ile yaptığı maçlar, bize futbolun sadece futbol olmadığını bir kez daha gösterdi. A Milli Futbol Takımı’nın Teknik Direktörü Abdullah Avcı’nın Hollanda maçında Türkiye’nin bugün en iyi orta saha oyuncusu olarak kabul edilen Selçuk İnan’ı oynatmaması sonrasında yaşanan tartışmalara Estonya maçında Emre ve Selçuk’un attığı gollerden sonraki görüntüler eklenince memleketin vaziyeti daha bir görünür oldu. Öncelikle Selçuk’un oynatılmaması ile ilgili tartışmalardan başlayalım. Türkiye’nin 2-0 yenildiği Hollanda maçında Selçuk’un oynatılmamasının hiçbir taktiksel izahatı olmadığını/olamayacağını futboldan az çok anlayan bütün yorumcular söylüyor. Hal böyle olunca özellikle sosyal medyada İskenderun Karaağaçlı olan Selçuk’un Nusayri (Arap Alevisi) olduğu için oynatılmadığı söylentisi dolaşmaya başladı. Abdullah Avcı, bunlara gülüp geçtiğini söylüyor ama eğer toplumun önemli bir kesimde böyle bir duygu/algı oluşuyorsa ortada gülüp geçilecek bir durum olmadığı açıktır. Üstelik Avcı’nın Estonya ile yapılan maçta Emre ve oyuna 68. dakikada giren Selçuk’un attığı goller sonrasında sergilediği farklı davranışlar, söylediklerini yalanlar gibiydi.
Emre Belözoğu, Türk futbolunun “milli maç”ların vatan-millet için oynandığı Ergenekon döneminin yükselen yıldızıydı. Emre, ecdatlarının ruhuyla Avrupa’yı fethe çıkan ‘yeni Osmanlı’cıların da yıldızı olmayı sürdürüyor. Emre’ye baktıkça bu birbirine düşman görünen iki egemen güç odağının aslında birbirlerine ne kadar benzediğini görüyoruz. Emre, 19. dakikada bir oyuncusu kırmızı kart gördüğü için 10 kişi kalan zayıf Estonya takımına karşı 43. dakikada gol atıyor. Abdullah Avcı’da büyük bir sevinç… Emre yedek kulübesindeki herkesi ayağa kaldırıyor, Hamit Altıntop’un ayağa kalkmadığını görünce adeta çıldırıyor. Sonra attığı golle herkesi hizaya getirmek isteyen, bu nedenle hizaya gelmeyen Hamit’e “vatan haini” muamelesi yapan Emre’nin görüntüsünün yerine Suriye ile savaştan Kürt meselesine ve 4+4+4 eğitim sistemine kadar her konuda karşıtlarını “terör uzantısı”, “Baasçı” ilan eden Erdoğan’ın görüntüsü beliriyor. İkisi de herkesi hizaya getirmek istiyor, hizaya gelmeyenlere karşı aynı saldırgan tutumu sergiliyorlar…
Estonya maçının 75. dakikasında bu kez Selçuk İnan gol atıyor, Abdullah Avcı adeta buz kesiyor. Emre’nin golü sonrasında statta dolaşan o “milli ruh” nedense ortalıkta görünmüyor! Zaten Selçuk da attığı gole sevinmeyerek tepkisini gösteriyor.
Bu ülkede “birlik”, “beraberlik”ten en çok söz edenler sınıflar, halklar, farklı inançlar, arasındaki ayrımı en fazla yapanlar olageldiler hep. Bugün toplumsal kamplaşma, “milli maç”larda bile gözle görünür hale gelmişse, artık tehlike gelip kapıya dayanmış demektir.  AKP ve Erdoğan, birer Emre Belözoğlu olmaya çağırıyor hepimizi. “Bölgesel liderlik”, “iktidar”, “para”, “pazar” için içeride ve dışarıda sürdürülen ‘mezhepçi’ ve ‘savaşçı’ politikanın arkasında safa girin, bu politikayı kabul etmeyenlere karşı ‘duyarlı vatandaşlar’ olarak harekete geçin, diyorlar. Ondan sonra Kürtler her fırsatta linç girişimlerine maruz bırakılıyor, insanlıktan çıkmış güruh Kürdün ölüsünü bile mezarlıklarından çıkarmaya çalışıyor, Alevilerin evleri işaretleniyor, 4+4+4’e karşı çıkan eğitimciler saldırıya uğruyor…
Gelinen yerde ya kapıdaki tehlikenin içeri girip bütün toplumu sarmasını seyredip AKP politikalarıyla derinleştirilen toplumsal kamplaşma ve çatışmanın acı sonuçlarına katlanacağız ya da halkların ve inançların barış içinde kardeşçe yaşayacağı bir ülke için bizi hizaya getirmek isteyenlere karşı hep birlikte sesimizi yükselteceğiz. Ülke bugün böylesi bir yol ayrımına gelip dayanmış bulunmaktadır.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa