16 Eylül 2012 15:33

Veni vidi vici!

Veni vidi vici!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Pontus’lu Pharnaces karşısında kazandığı Zela (Tokat Zile) Savaşı zaferinin ardından Pompei’den Roma Senatosu’na yazdığı mektubunda söylemiştir Julius Sezar: “Veni, vidi, vici”. “Geldim, gördüm, yendim”! “Ben” vurgusuyla Senato’ya yönelik olarak yapılmış imparatorluk ilanı gibidir.
Libya’ya açılmış emperyalist seferde Kaddafi’nin şeriatçı milisler tarafından dövülerek öldürülmesinin ardından Amerikan Dışişleri Bakanı Sezar’a atfen ve benzetmeyle yinelemiştir. Sözünün sonunda histerik bir kahkaha patlatan H. Clinton, “geldik, gördük, öldü” kaydını düşmüştür tarihe! Selefleri olan NeoCon Hükümeti de Amerika’yı “ikinci Roma İmparatorluğu” olarak tanımlardı. Amerikalılar Roma’ya pek meraklıydılar!
Bir de “ılımlı İslam”a meraklılar son yıllarda. Türkiye, Libya, Mısır, Suriye… “Ilımlı İslam”ı hep önemli yerlere oturttular. Suriye’de de uğraşıyorlar, ama diğerlerinde, Tunus ve Yemen de içinde, hükümete taşıdılar “ılımlı” dedikleri Amerikancı İslamcıları. O, uğruna Afganistan’a sefer açtıkları, uçaklarla “İkiz Kuleleri”ni göçerten El Kaidecileri bile desteklediler. Libya’da desteklediler. Şimdi Suriye’de destekliyorlar.
Sonra? Tıpkı Rus işgali günlerinde Afganistan’da destekledikleri Bin Ladin ve Kaide’sinin “besle kargayı oysun gözünü” misali, şirazeden çıkıp dönüp beslendiği kapıya saldırması gibi.. Şimdi Libya’da elçilerini, fazlasıyla “ılımlı” siyasal İslamcılara “kurban” verdiler! Etme bulma dünyası işte. Bir de çıkıp, “özgürlüğüne kavuşmasına yardım ettiğimiz bir ülkede nasıl olabildi?​” diye soruyorlar Başkanlarının ağzından!
“Özgürlük”! Amerikalılar özgürlüğüne kavuşmasına yardım etmişler Libya’nın! Elçileri de bu “özgürlük” içinde öldü, anlaşılan.
Özgürlük.. Ve demokrasi. Kimler savunur? Kimler mücadelesini verirken paylarına hapisler, hatta darağaçları düşer?
Amerikalılara bakılırsa, onlar, örneğin Türkiye’de, Pensilvanyalı Gülen ve Başbakan Erdoğan’la özgürlük ve demokrasiyi savunuyorlar! Bir dönem Kenan Paşalarıyla birlikte savundukları gibi. Paşaları da “rayından çıkmış demokrasi”yi toparlamaya uğraşmamış mıydı? Ve Erdal Eren örneğin, 17 yaşının gençliğiyle, özgürlük ve demokrasi istediği için, “terörist” ilan edilip darağacına gönderilmemiş miydi? İkisi birden olmaz! Ya Erdal’la arkadaşları.. Ya Evren’le ona “bizim çocuklar” diyen Amerikalı emperyalistler. Hangileri özgürlük ve demokrasi savunucusuydular? Şimdi Erdoğan bile Evren’in yargılanmasından medet umduğuna göre, halkın gönlünde Erdallar var demektir.
Ve şimdi Erdal’ın izinden yürümeye çalışan iki kardeşi, Emek Partisi Adana İl Başkanı Sevil Aracı Bek ile eşi il yöneticisi Tugay Bek, müthiş bir özgürlük tutkunluğu ve demokrasi aşkıyla yargılanıyorlar! Milletvekili Bozlak’la birlikte basın açıklamasına katılmışlar. Meğer “örgüt”, yani PKK istermiş böyle bir basın açıklamasını! Onun işine yararmış... Ve o “yapılsa ne iyi olur” diye aklından geçirirmiş! Pes! Pes ki ne pes! Yahu sizin göz göre göre Uludere Robeski’de 34 kaçakçı genci bombalayıp öldürmeniz de “örgüt”ün işine yaradı! Açsanıza bir dava da genelkurmaya ve hükümete! Son Şemdinli Savaşı da, alan hakimiyeti tartışmasına neden olarak “örgüt”ün işine yaradı. Bunu Başbakan da gördü ve medyaya “durmadan yazıp çizmeyin, örgütü güçlü gösteriyorsunuz” diye “fırça” attı. Genelkurmay bir davayı daha hak etmiş oldu, bir ayı aşkındır “örgüt”le baş edemeyip propagandasını yaygınlaştırmakla! Bu olacak iş midir? Başka bir “örgüt” mensubu oldukları kesin olan, adları üstünde iki Emek Partisi yöneticisi.. alsalar alsalar kendi örgüt üst kademelerinden talimat alabileceklerken... PKK talimatına göre hareket etmişlermiş! Akıl var izan var. Ya da olmalı!
Birisi bir laf edecek. Meğer o lafı hangi “örgüt” de etmişmiş diye, o birisi mahkeme önüne çıkarılıp cezalandırılmasına çalışılacak! Bu 12 Eylül hukukudur ya da hukuksuzluğudur. Bunda hukukun izi bile yoktur!
“Canlı bomba” diye “arananlar” listesi oluşturulması gibidir! Dokuz kişi, kim bilir nedendir, “canlı bomba” diye afişe edilmişler, üçü gelip Emniyet hakkında suç duyurusu yapmıştır. Ne kolaydır! Uydur kaydır, suç yapıştır. Sonra “özgürlük” de. “Demokrasi” de!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa