Yazılarımda ikide bir, “sözcükte tümce yanlışı”ndan, hadi tam ya da hiç anlamayanlar için söyleyeyim “kelimede cümle hatası”ndan söz edip duruyorum ya, işte benim spor basını ile ilintili olarak yazmaya oturmamın ana nedenlerinden biridir bu saçma sapan sanılan söylem. Yani, onların sözlerindeki yanlışları vurgulamak ve özellikle de kendilerine göstermektir amaç. Yine de anlaşılamıyorsa FotoMaç gazetesindeki iki haberin içinden çekip çıkardığım iki söz, sözcükte tümce yanlışını çok güzel anlatacaktır. Bu da anlatamazsa… Yapacak bir şey yok demektir...
İşte ilki:
“Elazığ’ın en çalışkan ismiydi ama bir stoperin bazen topu kornere, taca atmasını hala öğrenememiş” Gazetenin, ikinci sayfasındaki “Hayal Kırıklığı” başlıklı haberde geçen bu sözün ne demek istediğinin anlaşıldığından hiç kuşkum yok. O nedenle anlatmaya çalışmayacağım. Ama, bu sözün, benim savsözümü çok iyi örneklediğinden de kuşkum yok. Olamaz yani böyle bir tümce. Olmamalı da artık yani. Bozuk bir tümce gibi algılansa da bir tümce bile olamamış ki! Tümceye tümce demek için anlam ve anlatım bütünlüğünün olması gerekir. Yoksa nasıl denir tümceye tümce, tümce tümce olmayınca…
Ve ikincisi…
Gazetenin üçüncü sayfasındaki “Gencim, güzelim, mutluyum” başlıklı haberden güzel olmayan ve mutsuz eden bir söz. Yani ikinci sözcükte tümce yanlışı. “İnönü Stadı’ ndaki mücadele, 24.7 yaş ortalaması ile ligin en geç ekiplerinden biri olan Beşiktaş ile ligin en yaşlı (27.9) Sanica Boru Elazığspor’ un kapışmasına tanıklık etti.” Kim bu tanık anlaşılmıştır ya da anlaşılacaktır en azından; ama eğer tümcenin başına gidilirse İnönü Stadı’ ndaki mücadelenin kapışmaya tanıklık ettiğini, yani mücadelenin kendi kendinin tanığı olduğu gibi anlamsız bir söylemin çıktığı da görülecektir. Ve işte tam da budur sözcükte tümce yanlışı.  
Hadi bir örnek daha vereyim daha da anlamamış olanlar için.
Bu örnek yazılı değil, görsel basından. TRT Haber’in öğle haberini sunan bayan sunucu, aynı karşılaşma ile ilgili olarak “Üç puanı üç golle kaydetti” derken dili sürçmeseydi “…kazandı ” demesi gerekiyordu. Üç puan da kaydedilebilir kuşkusuz; ama basın yayın organlarının yazılı olmayan anlatım kurallarına göre gol kaydediliyor, puan kazanılıyordu.
İşte, tam da böyle bir şey sözcükteki tümce yanlışı. Benim sıklıkla kullandığım bu savsöz yazılı ve sözlü anlatımlar için geçerli olsa da içerdiği anlam nedeniyle  davranışlara uyarlamak da olası. Hele de yurdumun politikacıları düşünüldüğünde böyle bir şey yapmak çok da zor olmayacaktır. Evet, siyasete dalacağım birazdan. Arada sırada politika alanında dolandığım da oluyor bilindiği gibi. Benim spor basınıyla ilintili olarak yazmaya oturmamın ana nedenlerinden biri de budur. Boyalı basının spor sayfalarında kalem oynatan pek çok kişinin hiçbir toplumsal ve siyasal olaya değinmeden söz dolandırmaları ağırıma gidiyor doğrusu. Bu ülkenin temel sorunları onları hiç ilgilendirmiyor mu ne! Neyse, gireyim ben siyasetin on sekizine.
Bilindiği gibi, geçtiğimiz günlerin birinde CHP’nin kimi adamları Cübbeli Ahmet Hoca’ya el etek öpmeye gitmişlerdi. Onlardan sonra da genel başkanları, döneminde sabık ve sakıt olarak anılan eski ve devrik başbakan Adnan Menderes’in taşına yüz sürmeye gitti. O da bu memlekete hizmet etmiş bir adammış meğer. Gittikçe küçülen bir partinin genel başkanı olan K.K.’nın, o adamın kime, nasıl hizmet ettiğini bilmesi, bilmiyorsa araştırıp soruşturması gerek; ama bir yolculuğunda Onurkan Avcı’nın BirGün’deki yazısını okuyuverse bütün bunlara gerek kalmayacak, hizmetin(!) ne olduğunu beş dakikada anlayacaktır. Danışmanları bulur buluşturur o yazıyı. Ama, A.M’nin hizmetinin ne olduğunu biliyorsa, o zaman R.T.E’ye günün her saati bağırmamalı bence.  Onun bu memlekete verdiği hizmet öbürününkinden değişik değil ki.
Aslında K.K;  R.T.E’den geri kalmamak için çırpınıp duruyor, onun ardından gitmeye uğraşıyor. Ama birisinin yaptığını yapmak, ancak o birisinin yaptığını doğrulamaktan başka bir işe yaramıyor ülke gerçeğinde. Yani taklit aslını yaşatıyor. Bence, “Odunu aday göstersem seçtiririm” diyen Adnan Menderes’in taşına yüz sürüleceğine; ardından da FB’nin hüküm giymiş başkanına gidileceğine ayaktopu yazanı Adnan Menderes Aybaba’ya gidilseydi hem canlı bir A.M; hem de suçsuz bir yandaş görülmüş olurdu.
Oy için neler yapılıyor şu ülkede yahu. İşte, tam da sözcükte tümce yanlışı.  Bana göre. Size göre!?..

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Sömürge madenciliği felaketinin yıl dönümünde İliç: Toprak zehirli, halk işsiz

Sömürge madenciliği felaketinin yıl dönümünde İliç: Toprak zehirli, halk işsiz

İliç siyanür faciasının üzerinden 1 yıl geçti. Hava, toprak ve su zehirlendi; 9 işçi can verdi. Daha fazla altın için kuralsız çalışmanın önünü açanlar aklandı. Halk zehirlenmiş doğa ve işsizlikle baş başa. Facianın ana sorumlularından uluslararası maden tekeli SSR, hisse senedi değerlerinin yükselmesiyle felaket öncesine geri döndü. İliç’teki altın için de “iş birliği içinde olduğu iktidarla” pazarlıkta.

Türkiye’de siyanür kullanılan 24 maden var. Bunların 10’u fay hattı üzerinde.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Grevdeki Çelikaslan Tekstil patronunun kardeşi: "Benim zenginliğimi Allah verdi."

Evrensel'i Takip Et