Zamlar ve bütçeler
Fotoğraf: Envato
2012 bütçesi, ilk 8 ayda 8.5 milyar açık verdi ve 2012 sonunda bütçe açığının 14 milyar TL’ye ulaşması bekleniyor. Bütçe açığını kapatmak için vergi oranları arttırılarak resmen bir “zam dalgası” başlatıldı. Üstelik söz konusu “dalga” sadece zamlarla sınırlı kalmadı. Hükümetin ekonomiden sorumlu bakanı yaşanan vergi artışları ve zamları, vatandaşın “huzur ortamının bozulmaması için yapılan ayarlamalar” olarak görmek gerektiğini belirterek, bir avuç “tuzu kuru” dışında halkın büyük bir bölümüyle resmen dalga geçti.
AKP Hükümeti halkın, toplumun örgütlü güçlerinin zamlara karşı yeterince tepki göstermemesini fırsat bilerek, neredeyse soluduğumuz havaya bile vergi salacak politikaları 10 yıldır kararlılıkla hayata geçiriyor.
Özellikle yıl sonlarına doğru içinde bulunulan yılın bütçe rakamlarının netleşmeye başlaması ve bir sonraki yılın bütçe hazırlıklarının yapıldığı hatırlandığında, yapılan vergi artışları ve zamlar, bin bir zorlukla geçimlerini sağlayan yoksul emekçi aileleri başta olmak üzere, toplumun büyük bir bölümünün yaşamını alt üst ederken, halkın karşısına çıkıp resmen alay eden bakanların olduğu başka bir ülke var mıdır acaba?
5 milyon asgari ücretli, 9.5 milyon emekli ve 2 milyonu aşkın kamu emekçisinin ücret artışları, halkın en temel ekonomik, sosyal talepleri söz konusu olduğunda bin dereden su getirenler, “Bütçe kaynakları sınırlı” diyenler, sermayeye kaynak aktarmaya sıra gelince bütün muslukları ardına kadar açıyorlar. Ancak bütçe açığı söz konusu olunca, zenginlerin aldığı faize bile dokunmayanlar, en kolay yol olarak vergileri arttırma yoluna gidiyorlar.
Öncesi bir tarafa, 24 Ocak 1980 kararlarının hayata geçirilme sürecinden bu yana kurulan bütün hükümetler, ülke ekonomisinin yıllık gelir ve harcamalarını gösteren bütçeleri oluştururken hep uluslararası finans kuruluşlarının, yerli ve yabancı sermaye örgütlerinin “öneri” ve “beklentileri” doğrultusunda hareket ettiler.
Bu anlamıyla bütçeler, ülke ekonomisinin, hatta siyaset mekanizmasının temel yönelimlerini ve kimlerin milli gelirden ne kadar pay alacağını önceden belirleyen belgeler olarak, hükümetin siyasal ve sınıfsal tercihlerini en somut olarak yansıtan metinler olarak hazırlandı. Tıpkı 2012 bütçesi gibi, 2013 bütçesi de aynı mantık çerçevesinde hazırlanacak ve önümüzdeki yılın gelir ve harcamaları, kimden ne kadar vergi alınacağı bütün ayrıntıları ile 2013 bütçesi içinde yer alacak.
AKP’nin 10 yıllık iktidarı döneminde bütçeler üzerinden gittikçe yoksullaşan halkın sırtına yüklenen dolaylı vergiler sürekli arttı. Buna karşın özel sektöre “teşvik” adı altında yapılan kaynak transferleri, vergi indirimleri, faiz ödemelerinde sermayeye sağlanan avantajlar, sağlık ve sosyal güvenlik sisteminin tasfiyesi istikrarlı bir şekilde sürüyor.
2012 bütçesi beklentileri iki katı açıkla tamamlanmak üzereyken, 17 Ekimde TBMM’ye gelecek olan ve 2013 yılına ait gelir ve harcamaların yer alacağı “yeni” bütçenin nasıl bir içerikte hazırlanacağının ipuçlarını son olarak yapılan vergi artışları ve daha da sürmesi beklenen zamlarla görmek mümkün.
Dolayısıyla son vergi artışları ve önümüzdeki ay doğal gaz ve elektrik zammı ile sürecek yeni zam dalgası, 2013 bütçe hazırlıkları ile birlikte değerlendirilmeli. Eğer bir tepki gösterilecekse de, bu iki somut gelişme arasındaki somut bağlar dikkate alınarak gösterilmeli.
Bugüne kadar sendikalar cephesinden ne zamlarla, ne de 2013 bütçesi hazırlıkları ile ilgili en küçük bir itiraz ya da eleştirinin çıkmamış olması, elbette anlaşılır ve kabul edilebilir bir durum değil. Bu konuda sendikalar cephesindeki anlaşılmaz sessizlik ve tepkisizlik durumu, emekçilerin içine itildiği karamsarlığı daha da arttırırken, hükümeti ve sermaye çevrelerini yeni zamlar ve hak gaspları için daha da cesaretlendiriyor.
Türkiye’de gelir dağılımı adaletsizliğinin daha da derinleşmesi ve bölüşüm politikalarının sürekli olarak emekçiler aleyhinde biçimlendirilmesi gibi en temel sorunlara ilişkin politika geliştirilmeyecekse örgütlenmenin, en temel haklar ve talepler için mücadele etmenin ne anlamı var? Son yıllarda özellikle örgütsüz işçiler tarafından sıkça dillendirilen “Sendikalar ne işe yarar?” sorusuna pratikte nasıl bir yanıt verileceğini önümüzdeki günlerde sanırız daha net görme imkanı bulacağız.
- Asgari ücret stratejisi 05 Aralık 2024 04:54
- Geçinemeyenler 28 Kasım 2024 04:36
- Asgari ücret tartışmaları 14 Kasım 2024 04:36
- 2025 bütçesi üzerine-3 07 Kasım 2024 04:24
- 2025 Bütçesi üzerine-2 31 Ekim 2024 04:38
- 2025 bütçesi üzerine - 1 24 Ekim 2024 04:38
- Hak mücadeleleri 17 Ekim 2024 03:30
- Borç batağında çırpınanlar 03 Ekim 2024 04:42
- Derin sessizlik 19 Eylül 2024 04:33
- Yeni OVP’nin emekçilere vaadi 12 Eylül 2024 04:35
- Kısır döngü 05 Eylül 2024 04:58
- Az çalıştırıp çok sömürecekler 22 Ağustos 2024 04:20