Eğitim keşmekeşi
Fotoğraf: Envato
Okullar açıldı, ortalık panayır yerine döndü. AKP’nin halka dayattığı yeni eğitim sisteminin, bütün açmazları ve saçmalıkları ile ortaya döküldüğünü görüyoruz.
Öğrenciler açıkta, öğretmenler boşta, veliler ise şaşkın ve çaresiz. Sistem tıkandı, sistem işlemiyor.
Öğrencilik yıllarımızda program belliydi, okullar açılır açılmaz dersler başlardı, biz de bundan hiç hoşnut kalmazdık. Ne de olsa eylül ayı veliler için değilse bile öğrenciler için sefa ayıydı, o sefanın cefasını ise sonradan çekerdik.
AKP hükümeti, gelecek nesilleri metafiziğin karanlığına gömmek amacıyla yıllardır yaptığı hazırlığı bu yıl uygulamaya koydu, ama bu işte de çuvalladı. İmam hatip okulları, muhafazakar kesimden bile rağbet görmedi. Veriler, hedeflenen imam-hatip okulu kayıt sayısının oldukça altını işaret ediyor.
Yeni açılan birçok imam hatip okulu var, ama çoğu boş. Öbür tarafta ise öğrenci var, ama okul yok; bir sınıfta tam 70 öğrenci oturuyor. İlkokullarla ortaokullar birbirine karıştı, öğretmenler açıkta kaldı, bazı okullar da öğretmensiz bekliyor.
Sağlanan onca olanaklara ve yapılan reklamlara rağmen imam hatip okullarının rağbet görmemesinin ana nedeni,muhafazakar kesimin dahi, AKP’lilerin bu işte de bir numara çevireceğine, çocuklarını orta yerde bırakacağına inanmasıdır.
AKP, kendi tabanının kendince sağlam zemine basmadığını bu vesile ile görmüştür.
İmam hatip fiyaskosunu fark eden yöneticiler, bu kez de seçmeli ders zorlaması ile bütün okulları dini eğitime yönlendirmek istiyor. Zorunlu (!) seçmeli ders uygulaması giderek yaygınlaşıyor, çocuklarımızın beyinleri hurafelerle doldurulmak isteniyor.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye’de çalışan nüfusun eğitim sürecinin 6.5 yıl olduğunu, ülke kalkınması için bunun artması gerektiğini belirtmiş. Tamam, artsın da çocuklara ne öğreteceksiniz o süreçte? Evrim teorisi yerine peygamber hayatı öğreteceksen eğer, istersen 20 yıl okut, ne değişecek ki?
Bilimsel kitaplar yerine dinci vakıfların Suudi Arabistan’dan getirttiği Arapça “Teallem el-Arabiyye” kitabını kılavuz kitap diye öğrenci ve öğretmenlere dağıtıp okutacaksan, istersen ömür boyu okut, ne olacak?
Onu okuttuğun çocuk çağdaş yaşamı mı görecek, yoksa yüz yıllar öncesine mi saplanıp kalacak?
Bilimsel gerçekleri mi öğrenecek, yoksa hurafeye mi bel bağlayacak?..
Liberaller ve bazı solcu eskileri, yaşanan bu eğitim keşmekeşini, laiklerin paranoyası olarak algılıyor ve hafife alıyor. Kendilerini özgürlükçü olarak tanıtan bu kesim, okullarda din derslerinin, faşist cunta döneminde zorunlu kılındığını unutuyor. Cuntanın izinden giden AKP hükümetine de bu konuda sınırsız özgürlük tanıyor.
Din eğitimi, sanıldığı gibi bu toplumun yumuşak karnı falan değildir.
Zorunlu din eğitimi, imam-hatip okulları gibi dayatmalara, kendisini bilimsel ve çağdaş yaşama yakın gören herkes şiddetle karşı çıkmalıdır. Orta yolculuk, kitle kuyrukçuluğu gibi günlük taktiklerin, bağnazlığın ve karanlığın karşısında her zaman boşa çıkmaya mahkum olduğunu,din baskısı altındaki bütün toplumlar acı tecrübelerle yaşadılar, halen de yaşıyorlar.
- Selçuk Yula 12 Ağustos 2013 16:52
- Ayaklardan başlara 01 Temmuz 2013 10:22
- Direnişin aynası 10 Haziran 2013 11:07
- Züğürdün çenesi 20 Mayıs 2013 09:44
- Sözüm bürokratlaradır 06 Mayıs 2013 15:35
- Şemsiyenin altı 15 Nisan 2013 11:07
- Kara para 25 Şubat 2013 12:46
- Hangi yemeği yemeli?.. 18 Şubat 2013 12:03
- Hangi suyu içmeli? 11 Şubat 2013 10:05
- Şahin demokratlar 04 Şubat 2013 10:36
- Yiğidim, rektörüm 07 Ocak 2013 11:04
- Bu yaşta bu zeka 24 Aralık 2012 11:07