28 Eylül 2012 10:43

Başarısızlığı ranta dönüştürme girişimi

Başarısızlığı ranta dönüştürme girişimi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Başbakan Tayyip Erdoğan ve partisinin 10 yıllık icraatleri boyunca en büyük marifetleri yapamadığı işleri, başaramadığı girişimleri, yüzüne gözüne bulaştırdığı memleket meselelerini, “Ben bunları çözeceğim” vaadiyle prim toplamaktır.
“Açılımlar”dan, “Oslo ve İmralı görüşmeleri”nden sonra Türkiye’nin getirildiği yer; her gün üç, beş, on Türk ve Kürt ailenin evine ateş düşmesi, ülkenin her yanına çatışmaların yayılması ve Güneydoğu’da bir savaşla kıyaslanabilecek binlerce askerin katıldığı askeri operasyonların yapıldığı bir ülke halidir.  Bu tablo elbette en başta on yıldan beri bu ülkeyi yöneten AKP Hükümetinin, “Ben Kürt sorununun esasını çözdüm. Bundan sonra da asıl iş terör örgütünü (Kürtlerin az çok hak mücadelesi içindeki güçleri kastediliyor) tasfiye etmektir” demesinden sonra girdiği yolun eseridir. Ama son bir haftadan beri, AKP Hükümeti’nin bakanları, özellikle de son birkaç gündür Başbakan Erdoğan, “İmralı’yla da görüşürüz, Oslo’ya da gidebiliriz” dediği için “Cesur çıkış yapan adam” unvanıyla cilalanmaktadır. Böylece Erdoğan, 30 Eylül’deki AKP Kongresi’ne, ekonomide iç ve dış siyasette gelip duvara toslayan, ülkenin en önemli sorunu olan Kürt sorununda ülkeyi kaosa sürükleyen başkasıymış gibi “İmralı ile görüşme yaparak bu kaosu aşacak, ülkeyi düzlüğe çıkaracak!” propagandası eşliğinde yıkanıp yağlanarak çıkarılmak istenmektedir. Yani AKP ve Başbakanı en başarısız olduğu üstelik de eskisinden bile beter hale getirdiği Kürt sorununda, bu sorunun çözümünün yeni bir kahramanı olarak allanıp pullanmaktadır.
Her gün bu kadar asker, polis ve gerilla cenazesi gelen ve, gerilla cenazelerinin kaldırılmasının TV kanallarında gösterilmemesine karşın, bir cenaze törenleri ülkesine dönüşen bir ülkeyi 10 yıldır yöneten hükümet ve onun Başbakanı adeta yeni bir kurtarıcı olarak sunulmaktadır. Burada medya da kullanılarak, Başbakan Erdoğan rakipsiz, ülkenin büyük sorunlarının çözücüsü bir şahsiyet olarak Cumhurbaşkanı seçim yarışında kulvarın başına fırlatılmak istenmektedir. 30 Eylül Kongresi de bunun bir vesilesi yapılacak görünmektedir.
Başbakan önceki gece çıktığı televizyon kanalında “İmralı ile de görüşürüz, Oslo’ya da gidebiliriz!” derken, BDP ile görüşmeyeceğini de ilan etti. “Çünkü” diyor Başbakan, “8 BDP’li vekil teröristlerle kucaklaşıp öpüşmüşlerdir. Bu yüzden de onlarla görüşmeyiz!” Dahası, Meclis’in açılmasından sonraki ilk işlerden birisinin de “BDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması” olacağı belirtilmektedir.
Bu yüzden de Başbakanın sözleri asla inandırıcı değildir. “Bazı vekilleri teröristlerle kucaklaştı” diye BDP ile görüşmeyi reddet ama “terörist”, “terör örgütünün başı” dediğin kişilerle “Görüşürüm tabii” de!
Böyle bir gerekçe kim için inandırıcı olabilir?
Tabii Başbakanın bu tutumunun iki amacı vardır. Birincisi BDP’yi legal bir Kürt siyasi odağı olmaktan çıkarıp onu kamuoyu gözünde itibarsızlaştırmak, ikinci amacı ise BDP ile görüşmenin çok somut olabileceğidir. Yani Başbakan, “BDP ile de görüşürüm elbette” dese, herkes, “Öyleyse hadi görüşün de şu ölümler en azından azalsın!” diyecektir. Ama “Oslo ve İmralı ile görüşebilirim” demekle görüşme, “Hele koster tamir olsun da”, “Hele Oslo’da ortam uygunlaşsın da” gibi gerekçeler aylara yıllara uzayan bir yılan hikayesine dönüştürülmesi de demektir. Ve bu sürede de ölümler, Kürt odaklara karşı operasyonlar, tutuklama kampanyaları, asker ölümleri, iki halk arasındaki kopuşun yeni halkaları eklenmeye devam eder.
Kısacası AKP bir kez daha en başarısız olduğu konu üstünden prim toplama amaçlı bir kampanyaya girişmiş bulunmaktadır ve Oslo ve İmralı ile de görüşmeleri ancak kendisi için en kârlı olacağını düşündüğü bir zamanda yapacaktır.
Demokrasi güçlerinin, AKP’nin başarısızlıklarını, ülkeyi kaosa sürükleyen politikalarını ranta dönüştürmesine izin vermeyen bir tutum alması bugün daha da önem kazanmıştır.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa