Bir sakin kent: Seferihisar (İstanbul ve sonrası notları/2)

Tam 20 yıl oldu, İstanbul’dan İzmir’e göçedeli… Bu 20 yılda öylesine olaylarla karşılaştım ki, örneğin sel felâketi, örneğin irili-ufaklı depremler, örneğin AKP’nin iktidara gelişi ve en sonunda hemen hemen 50 yıllık yoldaşımı yitirmem… Neyse…
İzmir’e geldikten birkaç ay sonra, eşimle ve kızımla birlikte ilk kez kent dışına çıktık. İlk durağımız Seferihisar’dı.
Dolaştık kaleiçini, çevresini, her tarafını. Öylesine sessiz, sakin bir kentti ki, İstanbul’un gürültüsünü yaşayan biri için bu hava ayrı bir şey veriyordu.
Daha sonraki yıllar birkaç kez daha gittik, Sığacık’ıyla, deniziyle hemen hemen tüm çevresini gördük…
Ve bir gün, Seferihisar, halkıyla, Belediye Başkanı Tunç Soyer’in özverili çalışmasıyla dünyanın sakin şehirlerinden biri olmanın, Türkiye’deki aynı türden kentlerin önderi sayılmasının yoluna girdi.
2012’deki TÜYAP İzmir Kitap Fuarı’nda Seferihisar standında bir kitapla karşılaştım. “Seferihisar, Teos’tan Sakin Bir Şehire” başlığıyla çıkan bu kitabı A.Nedim Atilla ile Nezih Öztüre yazmış (İzmir, Öztüre Kültür Yayını, 2012)…
A.N.Atilla ve N. Öztüre, kitabın giriş yazısında, “..Türkiye’nin bir numaralı ‘sakin’ şehri; yani ülkemizin ‘Cittaslow Başkenti’ “ diye tanıttıkları Seferihisar ve Cittaslow üzerine şöyle diyorlar:
“ ‘Cittaslow’ , uluslararası bir kentler birliği ya da ağı… Adından anlaşılacağı üzere, her şeyin hızla tüketilip un ufak edildiği bir dünyada kent hayatını sakin ve yaşanır kılmayı amaçlıyor. Avrupa’da ve Asya’da hızla kabul gören bu uygulama, aslında sade (gösterişten uzak ve doğal) bir yaşamı öngören kent politikalarına dayanıyor. (..) Kent yaşamında insanı yoran ve yıpratan temponun tam tersi hedefleniyor. (..) Böylesine önemli toprakların üzerinde kendi kabuğunda güzelleşerek yaşamayı seçen Seferihisar, gerçek bir ‘Cittaslow’ olmanın koşullarını yavaş yavaş yerine getirirken, başka kentlere de örnek oldu. 2012 yılında, ülkemizde tam on ‘Sakin Şehir’ olacak.”
Kitapta İonia’dan günümüze, çevresiyle birlikte tüm Seferihisar var. İonia’dan Teos’tan, Helenistik döneme; Lebedos’a, Homeros’tan Dionysos’a;  Osmanlı’dan günümüz Türkiye’sine kadar her şeyiyle Seferihisar’ı bulmaktayız, öğrenmekteyiz…
Ben, Seferihisar’ın “Sakin Şehir” olarak gündeme düşmesinden sonra elimden geldiğince çeşitli gazetelerden bu kentle ilgili yazıları topladım. Tabii çoğunluğunu irili-ufaklı haberler sağlıyordu. Son birkaç ay içindekilerden bazı alıntılar yapmak istiyorum.
Örneğin diyor ki Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer; “Öyle şeyler yapmak istiyoruz ki, ortaya koyduğumuz hedefler, projeler hem uygulanabilir olsun, hem de Seferihisar’ın en az gelecek 30 yılına ışık tutsun. Herkesin yaşamak isteyeceği bir kent yaratma yolunda ilerliyoruz.” (Milliyet Business, 20.4.2012)
Belediye, Oxford, Ferris State ve 19 Mayıs Üniversitesi ortaklığıyla, Seferihisar’da, Sığacık’ta dünyaca ünlü yazarların ağırlanacağı bir “Yaratıcı Yazarlık Merkezi” açmayı planlıyor. (age)
Sığacık Kaleiçi evleri 284 odalı bir tatil köyüne dönüştürülecekmiş. Yine Seferihisar Belediyesi, ülke genelinde bir ilke daha imza atıyor, ilk “Sanal Köy Pazarı”nı kuruyor. (age)
Örneğin Seferihisar belediyesi, Çağdaş Drama Derneği ile birlikte, “Avrupa Gençlik ve Çocuk Drama Buluşması”nı gündeme getiriyor (Cumhuriyet, 28.5.2012)… Yine Belediye, Türkiye Suluboya Ressamları Derneği ile birlikte Sığacık’ta “Uluslararası Suluboya Festivali” düzenliyor (Milliyet, 30.5.2012)…
Hepsinden güzeli (tabii bence) Seferihisar’ın Sakin Şehir olmasının yanında bir de “Çocuk Dostu Kent” olmak için attığı adımlar. Örneğin bu yaz “1. Çocuk Dostu Kentler Buluşması” yapıldı, Sakin Şehir’de.
Şöyle diyor bir açıklamasında Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer: “Sofya’daki ‘Çocuk Dostu Kentler’ toplantısında, Hırvatistan, İspanya, Fransa, Belarus, Bulgaristan ve UNİCEF temsilcileri vardı. Türkiye’den davet edilen tek şehirse Seferihisar’dı.” (A. Eyüboğlu, Milliyet, 6.7.2012)
Cittaslow EXPO’su için harekete geçen Belediye Başkanı Tunç Soyer’in çalışmalarını, gördüğüm kadarıyla çoğunluk destekliyor. Doğa dostu Tarkan da doğayla ilgili projelere destek çıkacağını belirtti, en son olarak…


Çirkin haram ve güzel haram

Faruk Beşer adlı bir ilahiyat Prof.’u şöyle demiş: “Dövme yapmak ve yaptırmak çirkin haramlardan biridir. Bu yolla kazanılan paralar haramdır. Haramı özendirme de suça teşviktir.” (Sözcü, 30.9.2012)
“Çirkin Haram”dan yola çıkarak “Güzel Haram”ları araştırdım. Buldum. Domuz eti, alkollü içki, sigara satışlarından toplanan vergilerden aylıklarını doğrultmak, bizim koyu Müslümanlar için “Güzel Haram”dır, çünkü hiç karşı çıkmıyorlar…

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et