Bir üniversite hissesinin değerini ne belirler?
Fotoğraf: Envato
Üniversite kurumunun amacı nedir? Üniversitede ne yapılır? Hangi toplumsal, kültürel, ekonomik ve siyasi dinamiklerin etkisiyle üniversite kurumu ortaya çıkmıştır? Üniversitenin ortaya çıkmasına yol açan bu dinamikler üniversite kurumunu nasıl şekillendirir? Üniversite bu dinamikleri nasıl şekillendirir? Şekillendirebilir mi? Şekillendirecek gücü kendinde bulabilir mi? Askeri darbelerde ilk saldırılan kurumlardan biri neden üniversite kurumudur? Böyle olmasına rağmen üniversitenin içindeki birçok bilim insanı, neden hâlâ üniversitedeki hiyerarşiyi askeri kurumlardaki hiyerarşiye benzetir ve bunu yaparken savunmacı bir yaklaşım içinde olur? Bu sorulara yanıt aranmayacak tabii ki bu yazıda. Ama yeni yükseköğretim yasa tasarısı bu soruların savsaklanmadan ele alınmasını gerektiriyor.
Üniversite, bilimsel araştırma ve eğitim işlevleri düşünüldüğünde bir toplumda en çok ve en iyi bilen insanların çalıştığı nezih kurum imajına sahip olmuştur halkın gözünde: “Hocadır bilir. Aman hocam ne demek! Buyurun hocam. Koca üniversite profesörü, o bilmeyecek de kim bilecek?!” Peki, üniversite bu imajı hak etmiş midir? Bu imaja uygun bir eylem içinde midir? Yani örneğin üniversitede üretilen bilgi ve sunulan eğitim hizmeti sayesinde toplum dönüşmüş müdür? Toplumun daha fazla adalet, daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi, daha fazla refah, daha fazla barış içinde yaşamasını sağlamış mıdır? Toplumun aydınlanmasına, bilgilenmesine, ufkunun genişlemesine, özgürleşmesine, insanlık onuruna yakışan koşullarda bir çalışma hayatının oluşmasına katkıda bulunacak insanlar ve meslek erbabı yetiştirecek öğretmenleri bağrından çıkarmış mıdır?
Yukarıda saydıklarımın büyük oranda başarılamadığının herkes farkındadır herhalde. Bundan sonra da başarılması zor görünüyor. Zaten bundan sonra başarılmasının zor görünmesinin bir nedeni de bugüne kadar üniversite kurumunun yukarıdaki amaçlar doğrultusunda işlev görmediği için meşruiyetini kitleler gözünde de yitirmekte olmasıdır. Dolayısıyla tabii ki üniversite kurumu sadece birtakım mesleki becerilerin aktarıldığı bir yer haline gelecektir ve tabii ki de tarihsel temelini siyasi ve ekonomik baskının sorgulanması ve eleştirilmesinde bulan bu kurum sermayenin ittirmesiyle siyaset yapan iktidarın oyun alanı olacaktır.
Birkaç gündür gazetelerde hakkında haber yapılan yeni üniversite yasa taslağı dönüşüm olarak adlandırılan saldırının en etkili hamlesidir. Yasa tasarısı, şu ilkelere dayalı olarak geliştirilmiştir: (1) Çeşitlilik, (2) Kurumsal özerklik ve hesap verebilirlik, (3) Performans değerlendirmesi ve rekabet, (4) Mali esneklik ve çok kaynaklı gelir yapısı ve (5) Kalite güvencesi. Bunların dışında en çok dikkati çeken iki yapılanmadan biri bilgi lisanslama ofisleri, diğeri de değerlendirme ve denetleme daire başkanlığı.
Yukarıdaki ilkeler ve kurulacak yeni birimler çok süslü kavramlar kullanılarak satışa çıkarılıyor. Göründüğünden farklı mesajların farkına varılabileceği daha derinlemesine bir analizi hak etmekle birlikte başlangıç olarak özetle şöyle denilebilir: Bu yasa taslağının anayasal düzenlemeyi gerektirmesinin dayattığı geçiş döneminde zenginlik maskesini taşıyan çeşitlilikten başka bir çare görünmemektedir. Aslında üniversiter yapı faşizan bir denetim ve gözetleme sürecinden beslenen sermaye ve piyasa koşullarının rekabete zorladığı bir kuruma evrilmektedir. Kurumsal özerklik ve hesap verebilirlik işte tam bu noktada sahne alıyor. Bunların Türkçesi, her üniversite kendi bacağından asılır (kurumsal özerklik) ve faaliyetlerini ticari değere dönüştüremiyorsan hesap vermek zorundasın. Çünkü bilgi lisanslama ofislerinin en temel amacı bilimsel çalışmaları ticari değeri yüksek konulara yönlendirmek. Her üniversite kendi bacağından asıldığına göre ve bilimsel çalışmalar ticari değeri yüksek konulara yönlendirilmesi gerektiğine göre, esnek koşullarda çalışan öğretim elemanlarının performansları çok önemli aksi takdirde üniversite başka üniversitelerle rekabet edemez. Öğretim ve araştırma elemanları da birbirleriyle rekabet halinde performanslarını artırıp en yüksek puanları toplamak zorundalar. Mali esneklik ve çok kaynaklı gelir yapısı da olabildiğince çok çeşitli kaynaktan para bulma mesajını içeriyor. Elinden geleni yap, para toplama konusunda biraz esnek ol, gözünü aç, olabildiğince çok çeşitli şekillerde para topla ya da kazan! Ve tabii ki bütün bunları yaparken kaliteye de dikkat et yoksa değerlendirme ve denetleme daire başkanlığı faaliyet iznini kaldırır (Görevleri arasında bu da var). Kalite derken kastedilen de (Ben de amma niyet okudum) kurulan bu yükseköğretim yapısının gerektirdiği nitelik ya da özellikler. Yani, kurumun bu niteliklere uygun olarak işleyip işlemediği…
Bu noktada üniversite üyelerinin yapması gereken, bu yasa tasarısının, üniversitenin tarihsel olarak dayandığı eleştirel ve sorgulayıcı temellerden yola çıkarak, hangi niyetle oluşturulduğunu sorgulamaktır.
- Eğitimde reform… Kim için ve ne için? 15 Ekim 2016 00:26
- İhtisaslaşmış kölelik 17 Eylül 2016 00:11
- Meslek liselerinin devri? 10 Eylül 2016 00:56
- Mültecilik, kölelik midir? 03 Eylül 2016 00:54
- Özgürlük, adaletten başka bir şey değildir 06 Ağustos 2016 00:51
- İnsan olmak, demokrasi ve yabancılaşma 30 Temmuz 2016 01:00
- Demokrasi eğitimi ve demokrasinin neresindeyiz? 23 Temmuz 2016 00:51
- Vatandaş mı, yandaş mı, düşman mı? yoksa insan mı? 16 Temmuz 2016 00:51
- Yabancı öğretmen yetiştirme düzeni 09 Temmuz 2016 01:00
- Performans kaygısı 02 Temmuz 2016 01:00
- Maarif Vakfı Kanunu 25 Haziran 2016 00:51
- Başka bir seçenek hakkı için: ‘Yeter Artık’ 18 Haziran 2016 00:13