3 Ekim 2012

Bizden kurtulamazsınız!

Başbakan Erdoğan’ın AKP’nin 4. Olağan Büyük Kongresi’ne gidilirken, salonun denetlenmesi de dahil birçok ayrıntıya doğrudan el attığı kamuoyuna yansımıştı. Görünen o ki, Erdoğan, partisinin yeni yönetiminde yer alan isimlerden salonun dizaynına kadar en ince ayrıntılara karar vermenin yanında, kongreye girmesine yasak konulan basın yayın organlarını da belirleyen kişidir.
Cumhurbaşkanı Gül’ün, Mecliste yeni yasama yılını açılış konuşmasında dile getirdiği “Gazeteciler, haberciler ve bir bütün olarak medya mensuplarının halkı haberdar etme görevlerini yerine getirirken hiçbir engelle karşılaşmamaları da temel esastır” sözlerine Erdoğan’ın verdiği şu karşılıkta bile bunun izlerini görebiliyoruz: “Gayet netim. Burada herhangi bir savunma içerisinde değilim. Bize sürekli olarak hakaret eden, her türlü saygısızlığı sürekli olarak gösterenleri, ben de kendi özel böyle bir günümüze davet etmek zorunda değilim. Bundan dolayı da davet etmedik. Olay bu kadar basittir.”
Erdoğan, yeni yasama yılının ilk grup toplantısında da, aynı konuda şunları söyledi: “Her gün yalan yanlış her şeyi yazacaksın. Buna rağmen biz davet edeceğiz. Yok böyle 25 kuruşa simit. Basına engel konulmazmış.”
Gazetemiz Evrensel’in de aralarında bulunduğu 7 gazete ile bazı televizyonların AKP Kongresi’ni izlemesinin engellenmesi kuşkusuz aynı zamanda bizim okurlarımıza ya da izleyicilerimize de konulmuş bir sansürdür. Durum bu iken Erdoğan’ın, partisinin kongresinin açılış konuşmasında her türlü baskıya ve ötekileştirmeye karşı olduklarını belirterek devamında dile getirdiği şu sözler nasıl anlaşılmalı: “Yüzde 99’la bile iktidar olsak yüzde 1’in hakkını, hukukunu, tercihlerini korumak, bizim boynumuzun borcu olarak kalacaktır.”
İşte böyle, Erdoğan için “lafın gelişi” önemlidir, nereye gittiği, eğri mi gittiği, doğru mu gittiğinin bir önemi yoktur. Bir yandan bu sözleri söyleyeceksiniz, diğer yandan da, bu ülkede belirli bir kesimin sesi olan yayın organlarına -generallerin tavrını aratmayacak bir biçimde- kongrenizi izleme yasağı getireceksiniz. Bu ve benzeri tutumlarınızı eleştirdiğimiz zaman da bunun adı “hakaret” ve “saygısızlık” olacak!
Diğer bir önemli nokta da şudur. Başbakan Erdoğan ve AKP kurmayları, düğünlerine ya da başka benzer türdeki özel etkinliklerine kimi çağıracağında elbette özgürdür. Ancak ülkeyi 3 dönemdir tek başına yöneten bir iktidar partisinin kongresi elbette bütün basın organlarına açık olmalıdır. Buna yasak koyup, sonra da “biz düğünümüze istediğimizi çağırırız” denilemez. Her siyasi parti, kendi iç organ hayatının ve çizgisinin muhasebesini yaptığı konferanslarını çok doğal olarak basına kapalı yapabilir, ancak siyasi parti kongreleri kamuoyuna açık olmalıdır. Nasıl ki, davalarda aleniyet, halka açıklık esas ise, siyasi parti kongreleri de böyledir.
Cumhurbaşkanı Gül’ün, seçilmiş olup da tutuklu bulunan milletvekillerinin Mecliste olması gerektiğine dair sözlerine Erdoğan’ın verdiği şu yanıt da üzerinde tartışılmayı gerektiriyor: “Sayın Cumhurbaşkanımızla bir polemiğin içerisine girmek istemem. Bizim bu düşünceyi paylaşmadığımız ortada zaten. Çünkü bu insanlar arazide çalışarak milletvekilliğini kazanmış olan insanlar değiller. Onlar zaten o dönemde içerideydiler ve o dönem içerideyken tersten dönüp parlamentoya gelme gayreti içindeydiler. Bakın şimdi onlardan bir tanesi, buyurun ilk derece mahkemenin verdiği karar; 18 yıl. Dışarıda olmuş olsaydı durum çok daha farklı olmuş olacaktı. Bunları iyi görmek durumundayız diye düşünüyorum.”
Şimdi Erdoğan’a sormak gerekiyor; ‘Partinizin Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat, arazide çalışarak mı milletvekilliğini kazandı yoksa Hatip Dicle’nin kazandığı vekilliğin düşürülmesi üzerine mi vekillik mazbatasını aldı?​’
Ve sormaya devam edelim; Oya Eronat ‘arazide’ olduğu halde ve arkasında iktidar partisinin imkanları ve desteği bulunduğu halde, cezaevinde tutuklu olan Hatip Dicle’nin aldığı oyun yarısını alabilmiş midir?
Erdoğan’ın, AKP kongresine giriş izni verdiği basın yayın organları böyle sorular sormaz. Tam da bu nedenle bize sansür uygulanırken, onlara iktidarın bütün kapıları ardına kadar açılıyor. Bütün iktidar imkanlarına rağmen, bizim eleştirel üslubumuza tahammül edecek öz güvenden yoksun olan Başbakan ve partisine, “Bizden kurtulamazsınız, içeride de dışarıda da, her yerde halk adına takipteyiz” diyoruz.  
***
AKP iktidarının uyguladığı baskı ve sansür politikalarına rağmen, çoğalıyor ve güçleniyoruz. Sol’un yayın hayatına başlaması da bunun bir göstergesi. Sol gazetesine hoş geldin derken, yayın hayatında başarılar diliyoruz.

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et