AKP’nin 2023 ‘Vizyonu’
Fotoğraf: Envato
İktidar, en genel anlamıyla herhangi bir birey veya topluluğun başka birey veya topluluk üzerinde, kimi zaman baskıyla, kimi zaman rızayla, kimi zaman da ikisiyle birden kendi istediklerini yapabilme veya yaptırabilme gücü olarak tanımlanır. Bir sınıfın ya da onun siyasal temsilcilerinin iktidar olabilmesi ve iktidarını sürdürebilmesi, gerçekleri olduğundan farklı gösterebilme yeteneğine, toplumun büyük bölümünü yaptıklarının doğru olduğuna inandırmasına ve kendi sınıf çıkarlarını, tüm toplumun çıkarıymış gibi gösterebilmesine bağlıdır. Tarih boyunca egemen olmuş her sınıf, iktidarını bu temelde güvence altına alabilmiş ve sürdürebilmiştir.
AKP ve onun her konuda ahkam kesmeyi marifet sanan “tek” lideri Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz 10 yıl içinde yoksulların taleplerine sahip çıkıyormuş gibi görünmeyi sahne sanatçılarına taş çıkartan bir beceri ve ustalıkla başarırken, kendi çıkarlarını tüm toplumun çıkarlarıymış gibi göstermek konusunda şimdiden tarihe geçecek bir “performans” sergiledi.
AKP’nin ve Başbakanın yaptığı her şeyi doğal bir kanun, kendilerini de karşı konulamaz bir güç olarak ifade etmeye başlamasının bedelini örgütlü ve muhalif olan herkes baskıyla, gözaltı ve tutuklamalarla öderken, Başbakana göre memlekette her şey güllük gülistanlık.
AKP’nin geçtiğimiz hafta sonu yapılan 4. kongresinde açıklanan “2023 vizyonu” diğer konularda olduğu gibi, emeğe yönelik saldırılarda da “Durmak yok, yola devam” mesajı verdi. Bugünden geriye doğru baktığımızda, Türkiye’de ekonomi politikaları başta olmak üzere, eğitimin, sağlığın ve genel olarak istihdamın yapısı tümüyle sermayenin istekleri doğrultusunda düzenleme uygulamalarına önümüzdeki dönemde de aynı “kararlılıkla” devam edilecek.
“2023 vizyonu” olarak açıklanan metinde çalışma hayatına ilişkin hedeflerde yeni bir şey yok. 2002 seçim bildirgesinde söylediklerinin ve tamamı emekçilerin aleyhine olan düzenlemelerin önemli bir bölümünü bugüne kadar hayata geçirdiler. 2023 vizyonu ile bugüne kadar benimsedikleri politikaları aynen sürdüreceklerini ilan ediyorlar.
2023 vizyonunda övgüyle bahsedilen “Sosyal Güvenlik Reformu, İş Kanunu, İstihdam Paketleri, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Kamu Görevlilerine Toplu Sözleşme hakkı” gibi düzenlemelerin nasıl bir içerikte hayata geçirildiği hepimizin malumu. Örneğin 10 aydır yasalaşmayı bekleyen Toplu İş İlişkileri Yasası ile ilgili şu ifade dikkat çekici; “Önümüzdeki dönemde 12 Eylül darbesinin ürünü olan, örgütlenmenin önünü tıkayan sendikal mevzuatı yeniden ele alarak, çalışanlarımızın örgütlenme ve toplu pazarlık hakkını gözeten, çalışma barışını kalkınmanın temeli olarak gören ve evrensel standartlara uygun olan Toplu İş İlişkileri Kanunu’nu hayata geçireceğiz.”
AKP’nin 2023 vizyonu böyle diyor ama meclisteki tasarı ile yukarıda belirtilen ifadeler arasında en küçük bir uyum bulmak mümkün değil. Örgütlenmenin önündeki asıl engel olan işyeri ve iş kolu barajını aynen koruyanlar, iş kolu barajını yüzde 1’den kademeli olarak yüzde 3’e çıkarınca sendikal örgütlenmenin önünü açtıklarını sanıyorlar.
Yine aynı metinde yer alan şu ifadelere ne demeli; “Alt işverenlik yani taşeronluk uygulamasını yeniden ele alarak çalışma saatleri, izin, kıdem tazminatı, örgütlenme gibi talepleri yasal güvenceye kavuşturacak ve alın terinin hakkını sonuna kadar koruyacağız.”
Geçtiğimiz 10 yıl içinde taşeron çalışmayı yaygınlaştıranlar, kıdem tazminatını kaldırmak isteyenler, sendikal örgütlenmeyi kolaylaştırmak bir yana daha da zorlaştıranlar, işçilerin alın terini sömürenlerin bir dediğini iki etmeyenler sanki kendileri değil.
Bütün bu yalanları 10 yıl boyunca çok dinledik ve bu söylemlerin önemli bir bölümünün gerçeği yansıtmadığı görüldü. Bu aşamadan sonra artık iktidarın emek düşmanı uygulamalarını sadece eleştirmenin ya da yakınarak şikayet etmenin kimseye bir faydasının olmayacağı çok açık. Bu nedenle iktidarın eski yalanlarına yenilerini eklemekten başka bir anlamı olmayan “2023 vizyonu”na karşı, ısrarla ve inatla gerçekleri savunmaktan, sadece savunmakla da kalmayıp, bunları yaşamın bütün alanlarını kapsayacak biçim ve içerikte somut olarak örgütlemekten başka çıkış yolu görünmüyor.
- Asgari ücret stratejisi 05 Aralık 2024 04:54
- Geçinemeyenler 28 Kasım 2024 04:36
- Asgari ücret tartışmaları 14 Kasım 2024 04:36
- 2025 bütçesi üzerine-3 07 Kasım 2024 04:24
- 2025 Bütçesi üzerine-2 31 Ekim 2024 04:38
- 2025 bütçesi üzerine - 1 24 Ekim 2024 04:38
- Hak mücadeleleri 17 Ekim 2024 03:30
- Borç batağında çırpınanlar 03 Ekim 2024 04:42
- Derin sessizlik 19 Eylül 2024 04:33
- Yeni OVP’nin emekçilere vaadi 12 Eylül 2024 04:35
- Kısır döngü 05 Eylül 2024 04:58
- Az çalıştırıp çok sömürecekler 22 Ağustos 2024 04:20