06 Ekim 2012 10:18

Fotoğrafla bir ömür: Giséle Freund

Fotoğrafla bir ömür: Giséle Freund

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Eylül ayına girmemizle sanat dünyası hareketlendi. Ülkenin dört bir yanında bienaller, festivaller, sergiler açılıyor. İstanbul Kültür ve sanatın başkenti olunca merkezden çevreye doğru bu etkinliklerin görünürlük ve duyulurluğu da azalmakta. Genellikle İstanbul dışındaki etkinlikler basın bültenlerinden alıntı ve görsellerle geçiştirilmekte. Sizlerden ricam bölgenizdeki özellikle fotoğrafla ilgili etkinlikleri paylaşmanız, hatta takip edip bilgilendirmeniz basın bültenlerinde görmediklerimi de, görmem anlamında aydınlatacaktır.
Gelelim bu haftaya;
Fotoğrafa başladığım yıllarda bir fotoğraf görmüştüm. Bir adam (Andre Malraux) masaya eğilmiş ve yumruğunu hiddetle masaya vururken çekilmiş portre idi. Etkilenmiş ve fotoğrafçısını araştırmıştım. Gisele Freund’la tanışmam böyle olmuştu. Sonraki yıllarda daha bir çok fotoğrafı ve yazılarını okumuş söyleşilerde örnek verdiğim bir fotoğrafçı olarak vazgeçilmezlerim arasında yer almıştı. Bu hafta kısa bir değinme ile anmak istedim.
Anuş Pazarcıyan, “Kameralı Sosyolog: Gisèle Freund” Güney dergisinin 13. sayısında (2000 yılı) akıcı diliyle ve kronolojik olarak anlattığı yazısından alıntılarla devam etmek istiyorum. Daha geniş olarak dosyayı okumanızı önerirken, Anuş Pazarcıyan’a da bu güzel çalışması için teşekkürlerimi sunarım. (http://www.guneydergisi.com/sayilar/34/3-gisele-freund.html)

İLK GENÇLİK VE DEVRİMCİ FİKİRLER

Gisèle Freund, 19 Aralık 1908’de  Berlin’de doğdu. 31 Mart 2000 tarihinde 91 yaşında Paris’te öldü. Çocukluğu Sanat kültürü almış ve Gisele ile birlikte çevresine bu kültürü yayan Alman-Yahudi sanayici bir ailede geçmişti. Çocukluğunda tanıdığı Max Liebermann, Käthe Kollwitz, Max Slevogt, Albert Einstein gibi çağımızın büyük insanları onun gelişiminde önemli rol oynamışlar. 15 yaşında babasının bir arkadaşının hediye ettiği fotoğraf makinesini edindikten sonra hayatını fotoğrafla birleştirmiştir.
“... 1923 yılında 15 yaşındaki Gisèle Freund’un en büyük isteklerinden biri bir fotoğraf makinesidir. Babası Julius’un bir arkadaşı Gisèle Freund’a ilk kamerasını armağan eder. Bu bir Voigtländer 6x9 kameradır. O hemen fotoğraf çekmeye başlar. Biyografisinde şöyle der: “Fotoğraf çekmeye aşıktım ben. (...) Elime kamera geçer geçmez hemen insanları fotoğraflamaya başladım. (...) İlk andan itibaren insanlar doğadan ve yapılardan daha çok dikkatimi çekti.” Fakat edebiyat da Gisèle Freund’un ilgi alanı içindedir: “Thomas Mann, Kafka, Brecht, Traven en sevdiğim yazarlardı. Daha orta öğrenim yıllarında Piscator’un o dönemin avangard yazarları içinde sayılan Brecht, Toller vb.nin oyunlarını sahnelediği “Nollendorf Tiyatrosu”nda oyunları izlerdim.” Bu dönemde daha çok yazarlığa eğilimlidir. “Yazmak. Okuma yazmayı öğrendiğim andan başlayarak, yazar olmak en büyük isteğimdi. Fotoğrafçı olmak aklımın ucundan bile geçmiyordu.” Maden işçilerinin bir grevi dolayısıyla Gisèle Freund ilk kez yoksulluk olgusuyla yüz yüze gelir. Kendisinden üç yaş büyük olan ağabeyi Hans onda siyasal uyanışı gerçekleştirir. “O eve devrimci düşünceleri taşıdı.” Gisèle Freund babasından gizli olarak Sosyalist Gençlik örgütüne üye olur...
1974 yılında fotoğraf ve fotoğrafçılığın sosyolojik bir araştırması niteliğinde olan “Photographie et societe” (Fotoğraf ve Toplum) adlı eseri yayınlanır. Bu eser bugün de fotoğraf ve fotoğrafçılık üzerine temel eserlerden biri durumundadır. 1970-1976 Avrupa ve Latin Amerika’da fotoröportajlar yapar. Bu arada yeniden ABD vizesi de alır. 1977 Gisèle Freund Fransız Fotoğrafçılar Birliği başkanlığına seçilir. 1978 Alman Fotoğrafçılar Birliğinin Kültür Ödülü’nü kazanır. 1980 Fransa devleti bir sanatçı için verilen tüm ödüllerle ödüllendirir Gisèle Freund’u. 1983’te en büyük devlet nişanı olan “Legion d’Honneur”la onurlandırılır.  1981 Bir dizi portre ısmarlaması alır. Bunlar içinde Fransız Devlet Başkanı Francois Mitterand’ın portresi de vardır. 1987-88 Getty Foundation’ın daveti üzerine bir eğitim yılını “Herkesin yabancı olduğu” ABD’de geçirir. 1991 Paris Modern Sanatlar Müzesi’nde yeni bir sergisi açılır. 1993 “Rauda Jamis’le Konuşmalar” isimli portre kitabı Almanya’da yayınlanır. Tüm eserini değerlendiren Gisèle Freund şöyle demektedir:
“Ben ne sanat eseri yaratma ve ne de yeni biçimler bulma iddiasındaydım. Yapmak istediğim ve yaptığım tek şeydi: Yüreğimde duyduklarımı, insanı, onun acılarını, korkularını, umutlarını görünür hale getirmek.”
Bunu yaparken içinde yaşadığı zamandan ve mekandan bağımsız olmadığını, fotoğrafın yalnızca insanların anlaşabilmesine değil, nasıl kullanıldığına bağlı olarak, insanlar arası nefret yaratmanın aracı olarak da kullanılabileceğini görür Gisèle Freund. “Bu çok objektifmiş gibi görünen aracın tehlikeleri”ne de dikkat çeker. Buna rağmen onun için fotoğrafta belirleyici olan “Onun yardımıyla insanları yan yana getirebilme, birbirine yakınlaştırabilme imkanıdır. Fotoğraf herkesin anlayabileceği evrensel bir dil konuşmaktadır. Onun özsel görevi budur.” 1993-2000 Gisèle Freund ölene dek kamerayı elinden düşürmez. Hayatının son yedi yılında birçok ülkede onlarca sergisi açılır, çeşitli dergilerde fotoğrafları yayınlanır.
Onun fotoğrafçılık konusundaki temel yazıları bugün de bu alandaki en temel eğitim malzemesi içinde bulunmaktadır. O 20. yüzyıl fotoğrafında önemli bir yere sahiptir.”

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa