Bir Tutu aranıyor
Fotoğraf: Envato
Tezkere Meclisteki kapalı oturumun ardından oylandı. Sonuç: 320 kabul, 129 ret. Hükümet savaş isteğinde ısrarlı. Tıpkı 2003’de olduğu gibi. Komşuya saldırı başlayacaksa, hükümet bu saldırıda yer almak istiyor.
Kabul edilen öneride şu ifade vardı: “...Bu çerçevede, hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükümetçe takdir ve tespit edilmek kaydıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve görevlendirilmesi ile bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için bir yıl süreyle izin verilmesini Anayasanın 92. maddesi uyarınca arz ederim.”
Özetle, kabul edilen tezkere, ordunun “diğer ülkelere gönderilmesi ve görevlendirilmesi” ve “bir yıl süreyle sınır ötesi operasyon” yapma yetkisini hükümete veriyor.
Türkiye savaşa sürüklenmek istenirken din adamları susuyorlar. Tıpkı 2003’de olduğu gibi.
Düşünüyorum, din adamları savaşa ve ölüme nasıl sessiz kalabilirler?
Bir fotoğraf
Diğer yandan savaş Türkiye içerisinde sürüyor. Ordu bir kez daha “kesin çözüm” olacağı iddiası ile operasyonlar yapıyor. Tıpkı daha önce olduğu gibi... Kan dökerek ve savaş sektörüne hizmet ederek “çözüm” yaratılacağı söyleniyor. Savaş çığlıkları atılırken din adamları susuyorlar. Tıpkı daha önce sustukları gibi...
Bir fotoğraf gözümün önüne geliyor. Fotoğrafta askerler var. Yerdeki cesetlerin başında fotoğraf çektirecek denli insanlıktan uzağa, savaşın içine sürüklenmişler. Yerdeki cesetlerin kendi kardeşleri olduğunu unutacak denli kine batmışlar. Onlara savaşın ve kinin insanlığın düşmanı olduğunu anlatacak bir komutanları yok. Onlara yol gösterecek bir din adamı da yok. Yok çünkü Türkiye’de din adamları susuyorlar. Savaşa, kine, adaletsizliğe karşı çıkmayıp, savaştan, kinden ve adaletsizlikten yana duruyorlar.
Desmond Tutu
Dünyada başka din adamları da var. Bu din adamları susmuyorlar. Savaşa, kine, adaletsizliğe karşı çıkmaktan korkmuyorlar. Desmond Tutu onlardan biri. Güney Afrika’da çok sevilen, çok saygı duyulan bir barış sözcüsü. Yaşadığı kent Cape Town’da daha da çok sevilen, ziyaretine gidilen, Nelson Mandela ile birlikte heykeli dikilen bir din adamı.
Desmond Tutu yıllar boyunca özgürlük mücadelesi içinde yer alan, yürüyüşlerde en önde bulunmaktan, polisler ve silahları ile burun buruna gelmekten çekinmeyen bir din adamı. Tutu, o kendisine doğrultulan silahları kullanmak değil, susturmak için çalışmış. Polislere insana insan gibi davranmayı; halkının özgürlüğünü elinden alanlara çözümün özgürlüğü vermek olduğunu göstermeye çalışmış.
Tutu’nun özgürlük mücadelesinin çok ama çok zor olduğu bir dönemde, 1986’da söylediği sözler hâlâ kulaklarda. “Biz barışı savunanlar, biz barışı isteyenler barıştan söz ederken sesimizi duyuramıyoruz. Duyuramıyoruz çünkü devlet plastik mermiler, gerçek mermiler, göz yaşartıcı bombalar, polis köpekleri, gözaltılar ve ölüm konuşuyor.”
Bir Tutu çıkamaz mı?
Desmond Tutu barış isteyenlere silahla, daha çok baskı ve kötü muameleyle, hatta ölümle yanıt verenlere seslenmeyi bir din adamının görevi olarak görmüş, görebilmiş. Bir din adamının savaşa ve adaletsizliğe karşı çıkması gerektiğini kavramış, kavrayabilmiş. Tam da bu nedenle, barış dendiğinde akla gelen, dünya çapında saygı gören, ödüller verilen bir din adamı olmuş, olabilmiş.
Türkiye’deki din adamları ise ülke savaşa sürüklenmek istenirken susuyorlar. Ülkeyi kana ve kine boğan çatışmalara karşı çıkmıyorlar. Dahası bu çatışmaları yaratan zihniyete hizmet ediyorlar. “Gerillanın cenazesi kılınmaz” diye fetva verenleri de, “Allah şehitleri peygamberlerinden sonraki mertebeye yükseltmiştir. Her bir şehit ahrette ailesinden 70 kişiye şefaat edecektir” diyenleri de var.
Bunları söylemek yerine, “Savaşmak da, öldürmek de günahtır” diyemiyorlar. Çocuklar öldürüldüğünde, “Çocukları öldürmek günahtır” diyemiyorlar. Uğur Kaymaz ve babasının evlerinin önünde, Hrant’ın Agos’un önünde, Musa Anter’in bir sokak arasında öldürülmesine, Zirve Katliamı’na ve daha nice insanlık dışı muameleye sessiz kalıyorlar.
Bu sorunun yanıtı hepimizi ilgilendiriyor: Savaşa ve ölüme seyirci kalmayacak, barışın dilini konuşacak bir din adamı bu ülkede yok mudur?
Çocuklar öldürülmesine, çocukların savaşı soluyarak büyümesine karşı çıkabilecek bir din adamı bulunamaz mı?
Türkiye’ye bir Tutu gerekiyor. Türkiye’ye bir Tutu aranıyor. Bir Tutu belirirse, belki başka Tutular da ses çıkarabilirler. Belki...
- Netta Lannes Arbel: Gözlerimi kapatmayı reddediyorum 12 Ocak 2025 04:15
- Boğaziçi direnişi sürüyor 05 Ocak 2025 04:18
- Neden unutturmak istiyorlar? 22 Aralık 2024 04:15
- Çocuk çocuktur! 08 Aralık 2024 04:29
- Soul Behar Tsalik: Gazze’den çıkın! 01 Aralık 2024 04:30
- Profesör Saibaba ardından 17 Kasım 2024 04:01
- Irkçılığa karşı zırh gerek 03 Kasım 2024 04:03
- Almanya, militarizm ve okullar 20 Ekim 2024 04:15
- Nihon Hidankyo kuruluş bildirgesi 13 Ekim 2024 04:15
- Yuval: Soykırıma ortak olmam 29 Eylül 2024 04:54
- Ordunun kıskacındaki gençler 15 Eylül 2024 04:08
- Nükleer felaket önlenebilir 08 Eylül 2024 04:27