09 Ekim 2012 09:44

Dönüşümde eksik kalan: İnsan

Dönüşümde eksik kalan: İnsan

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hayatımızın Demirel’li yıllarında çokça kullanılan bir söz vardı: “Dön baba dönelim”. Şimdilerde ise dönmekten türemiş “dönüşüm” hayatımızın müdavimi. İktidar adım başı “dönüşüm” diyor.
Önce “sağlıkta dönüşüm” dediler, çok geçmedi “kentsel dönüşüm” hayatımızın ana belirleyicilerinden kılındı. Kentsel dönüşüm denince aklıma gecekondulara dair eski bir yazı düştü. Yazı gerçek gecekondunun, yani derme çatma da olsa yaşayanlarının salt kendi emekleri veya imece ile inşa ettiği yuvanın ‘daha kendilerine ait’ olduğunu hatırlatıyordu.
O soruyu hiç unutmadım: “Mutfakta ve banyoda lavabo, banko yüksekliği neye göre belirleniyor?​”. Bildiğimiz üzere TOKİ dahil tüm imarlı binalarda standart net. Yani boyunuz iki metre de olsa, cüce kalmış da olsanız hayat boyu yaşamayı hayal ettiğiniz kendi evinizin mutfak bankosunun boyutları eşit. Oysa ilgili yazıda gerçek gecekonduda yüksekliğin evin daha kısa boylu olma olasılığı yüksek o evde yaşayacak kadınlara uygun yapıldığını hatırlatıyordu. Yani gecekonduda yoksulun kendi halince mimariyi daha insana dair kıldığını olumluyordu.
Evet, tek tipleştirici dayatma mimaride de karşımızda duruyor. Eğer kentsel dönüşüm “rantsal” değil “insancıl” kılınsaydı evlerine el konulan yaşlı bireylerde mimari onlara özel kılınır; özürlünün yaşadığı evin yenisi ise TOKİ elinden ona uygun tasarlanırdı. Buradan hareketle diyebiliriz ki; giderek iflah olmaz “güvenlik devleti” olma telaşında olan ülkemizde “insanların mezhebini, anadilini, kökenini, siyasal bilinç düzeyini fişleyen” güvenlikçi zihniyetten “evlerine zorla el konulan yaşlı, özürlü insanların” kentsel dönüşümde neden gözlenmediğini sorma hakkımız var. Ne dersiniz?


YAŞLILIK YILLARINDA UYUM

Ekonomiden siyasete bir “uyum” lafıdır gidiyor. Ya hayat? Bir çocuk ile gencin hele yaşlının hayata uyumu aynı olabilir mi?
Özellikle ömrün yaşlı yıllarında tüm canlılarda yaşam ve çevreye olan uyum azalmakta. Biliyoruz ki yaşlılığımızda bizleri bedensel ve ruhsal kısıtlılıklar bekliyor. Bu kısıtlılıklar daha fazla düşme ve doğal olarak sonu ölümlere varabilen yaralanmaları, kemik ve hatta omurga kırıklarını beraberinde getiriyor. Üstelik hepimiz bilmekteyiz ki yaşlılık yıllarımızda kemikler görece daha kırılgan olabilmekte.
Peki ne yapmalı?
Yaşlının çevreye uyumu sorunlu; öyle ise çevre ve yaşama koşullarının yaşlı ile uyumlu kılınması gerekir. Bu yapılırken sosyal yaşamın içinde bir yaşlılık planlanmalı. Bu çerçevede şehir planlamasından ev mimarisine birçok düzenleme gerekiyor.
Yıllar yılı eksik bir değerlendirme ile yaşam alanlarının “özürlüler” için yeniden düzenlenmesi için toplum ikna edilmeye çalışıldı. Oysa özürlüler için tanımlanan her mimari düzenleme tüm insanların yaşlı yılları için de gerekmekte.
Yapılan çalışmalar “65 yaş üstü insanların her yıl 1/3’nün evde düşme öyküsü” olduğuna değiniyor. Yine bizim ülkemizdeki bilimsel çalışmalar yaralanmaların çoğunun evlerde meydana gelen, aslında önlenebilir kazalar olduğunu gösteriyor.
Bazen yeni bir gözlük veya mevcut gözlük camlarının temizlenmesi, gerek duyulduğunda bir hekim tavsiyesi ile alınmış baston hayatı kolaylaştırabilir.
Yine prizlerin yerden yüksekliğinden tutun da kapının hangi yöne açılacağına, elektrik düğmelerinin fosforlu olmasından oda geçişlerinde eşik olmamasına, yerlerin kaygan olmayan malzeme ile kaplanmasından merdiven boyutlarına evin her ayrıntısı yaşlılar için yeniden tanımlanmalı ve çözüm üretilmelidir.
Ama yaşlı evlerinin olmazsa olmazı gereksinim dışı eşyadan arındırılmasıdır. Diyebiliriz ki “kapitalizm öldürür” cümlesi onlar için daha bir yakındır. Tüketim toplumu ruh hali yani aşırı ve gereksiz eşya onların yaşamını daha kolay kısaltabilmektedir.
Yıllar önce Cogito Dergisi’nin “Ev” sayısında bir makalede “boş ev kime aittir” sorusuna üretilen yanıt bana çarpıcı gelmişti. Yazarı diyordu ki boş evler devrimciler ve en zenginlere aittir; sanılanın aksine yoksul hiçbir şeyi atamaz; gün olur gerekir kaygısı ile biriktirir. Buradan hareketle diyebiliriz ki; madem ki gereği kadar dolu bırakılmış boş ev yaşlılar için daha sağlıklı  ve korunaklıdır; ey yaşlılık hallerimiz, o yıllarda boş ev niyetine zengin olmak mümkün olmadığına göre devrimci olmayı öğrenmekte yarar var. Madem ki öğrenmenin yaşı yok, devrimci yaşayabilmenin yaşı olmasa gerek. Sağlıcakla kalın.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa