14 Ekim 2012 13:42

İlahi komedya!..

İlahi komedya!..

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hayır, Dante’den ve “ölüm sonrası yolculuğu”ndan söz etmeyeceğiz. Ne “Cehennem”den, ne “Araf”tan, ne de “Cennet”ten.
Gerçek dünya üzerinde olan biten, ilahi ya da değil, ama değme komediye taş çıkarır cinsten. Neresini tutsanız elinizde kalıyor!
AB’ye “Nobel Barış Ödülü” takdim ediliyor örneğin. Olacak şey mi denecek, ama oluyor! “60 yıldır barışa yaptığı katkılar” nedeniyle alıyor ödülü AB. Afganistan işgaline katılmıştı örneğin Avrupalılar ve hala oradalar. Barış için tabii! Bir de demokrasi götürüyorlar kuşkusuz. Nobelciler “demokrasi ödülü”nü de vermedikleri için ne kadar eleştirilseler yeridir. Üstelik sadece Afganistan değil sorun. Avrupalıların barış ve demokrasi götürmedikleri neresi var ki? Kendi ülkeleri de içinde... Yunanistan örneğin, İlkçağ’dan bu yana demokrasinin “beşik”lerinden. Şimdiki haline bakın! Atama teknokrat hükümeti vardı.. Şimdi başta Almanya olmak üzere geri kalan Avrupalılar çökmüşler boğazına, boğazlıyorlar. Barışçıl biçimde tabii! Ve fazlasıyla demokratik! Krizle boğuşan ve sokakları göstericilerce doldurulan ülkelerde “şaka gibi” diye karşılanıyor. Gerçekten şaka gibi. Ama işler karışınca herşey daha net görülmeye başlanıyor ya da gözü açılıp görenlerin sayısında ciddi bir artış oluyor. On yıl önce AB “barış ödülü” alsa çok bir anlam ifade etmeyeceği gibi, kimse de çıkıp “şaka gibi” diye düşünmezdi. Demek ki Avrupalıların da şimdi ihtiyacı var Nobel desteğine. Barışçı AB vurgusuna. Önceleri, yıllardan beri zaten barışla Avrupa sözcüklerinin yan yana kullanılması alışkanlık yarattı yaratacaktı. Şimdi, kapitalist krizin ortasında Avrupa ve “Birlik” sorgulanmaya başlandığında, “Birlik”ten ve “Euro bölgesi”nden çıkma talep ve tartışmaları yayılmaya başladığında, gerekti destek! Eskiden AB dünya aleme destek olurdu, şimdi kendisi desteğe muhtaç hale geldi. Dünya işte! “Düşmez kalkmaz bir Allah!”
Ama komedi işte.
Başkası yok mu? Olmaz mı? İşte Barzani! Çıkıp diyor ki, “silahlarınızı bırakın”! Kime diyor? Kürtlere. Hangi Kürtlere? Türkiye, İran, Suriye ve Irak’taki “Kürt gruplar”a silah bırakma çağrısı yapıyor! Peki, kendisi, Irak’taki bir Kürt grup değil mi? Çağrı kendisini de kapsıyor mu? Yoksa kendisine mi Müslüman sadece, AKP türü. Ve çağrıyı kendisinden başka herkese, geri kalan Kürtlere mi yapıyor?
“Hedeflerimizi gerçekleştirmek için silahlı mücadelenin zamanı geçti. Parlamento gibi demokratik kanallar ve diyalog yolu ile barışçıl bir mücadele yürütmeliyiz.” Eee, peki, Irak Federe Devleti’nde nasıl olacak? Orada da parlamento var. O halde silaha ne gerek oluyor? Bırakacak mı Barzani de? Örneğin Merkezi Arap Irak’la merkezi Irak parlamentosunda neden barışçıl biçimde tartışarak çözmez sorunlarını “Barzani grubu”? Silaha ne gerek var ki!
Güler misiniz ağlar mısınız? Sanki Patagonya’dan konuşuyor! Hala elinde silah olan biri çıkıp “silahları bırakın” diyor ve bunu Ortadoğu’nun içinden çıkması zor topraklarının ortasında söylüyor. Kerkük petrollerini için Arap Irak’ıyla çekişirken ve silaha ve güce ölesiye ihtiyaç duyarken! Üstelik sadece Irak’ta değil, Suriye’de de Kürt bölgesinde kendi “grubu”na yakın “grupları” silahlandırmaya girişmişken söylüyor. Ve Suriye Kürtleri üçüncü tugaylarını kurmaktayken. Benden başkası silahlı olmasın diyor özetle. Tek Kürt olarak kendisi silahlı olacak!
Ne denir! Komedyanın hem de ilahi türünden!
Başka? Sami Kohen yazıyor ki, “Türkiye’de kimi çevrelerin ‘bizi bu işe (Suriye’nin içişlerine karışmaya) ABD itti’ şeklindeki görüşüne rağmen, gerçek şu ki bu meselede AKP iktidarı bölgedeki rolüne ve etkinliğine güvenerek bizzat öne çıktı ve diğer dost ülkelerin aktif desteğini sağlamaya çalıştı.” Bak şu işe!
Yani, haydi İran’ı dişimize göre bulduk diyelim.. Rusya’ya, Çin’e kafa tutmaya soyunmak da AKP’nin isteği ve öne çıkması öyle mi? Tabii ki denize düşen çocuğu kurtarmak için atlayıp alıp getiren “kahraman”ın sudan çıkar çıkmaz “gitti itti beni?​” diye sorması gibi değil! AKP yeni Osmanlıcı yayılmacılıkla yanıp tutuşuyor, burası doğru. İkinci Enver Paşa’yı oynamaya istekliler. Ama işte bir de “taşeron” olarak tutup kullanan var. Onu görmeden ancak komedi olur söylenecekler!
Saymakla bitmez. Komedi şu sıralar bol mu bol.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa