16 Ekim 2012 10:30

Yoksullukla mücadele tam bir uydurma!

Yoksullukla mücadele tam bir uydurma!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bugün “Dünya Yoksullukla Mücadele Günü”.
Her yıl 17 Ekimde aynı senaryo tekrarlanır durur.
“Dünya Yoksullukla Mücadele Günü” dolayısıyla dünya yoksulları akıllara getirilir. Yoksullukla mücadele edilmesinin uluslararası toplumun bir görevi olduğu vurgulanır durur.
Her yıl yoksulların sayısının azaltılacağı vadedilir!
Sonuç ortada…
Birleşmiş Milletler Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nin raporlarına göre;
10 milyonlarca çocuk yoksulluktan ölüyor.
100 milyonlarca kişi temiz suya erişimden yoksun!
Günde 1 dolardan az parayla yaşamak zorunda olan, yani aç olan, 1 milyar 200 milyon insandan söz ediliyor.
Dünya nüfusunun yarısı, günde 2 dolardan az bir parayla geçinmeye çalışıyor. Yani dünya nüfusunun yarısı yoksul!
Yıllardır edilen onca yoksulluğu eritme yeminine ve sözüne rağmen sonuç buysa… Artık yoksullukla savaşmak yerine yoksulluğu doğuran sebeplerle savaşmanın vakti çoktan gelip geçmedi mi?

YA TÜRKİYE?..

İstatistik Kurumunun 2011 yılı “gelir ve yaşam koşulları” araştırmasına göre; Türkiye’de 11 milyon 670 bin yoksulumuz var.
Ülkemizin gerçekliği bu mudur?
Sorunun cevabını İstatistik Kurumunun yoksulluk hesaplama yöntemine bakarak hep birlikte verebiliriz.
İstatistik kurumu “medyan” gelir diye bir ölçü belirliyor. Medyan gelirinin yüzde 50’sinden (yarısından) az gelire sahip olanlar yoksul kabul ediliyor.
Medyan geliri 2011 yılında aylık 678 lira olarak belirlenmiş. Medyan gelirini ikiye bölersek aylık 339 TL çıkıyor. Buna göre aylık geliriniz 340 liraysa yoksul değilsiniz.
Sizce Türkiye’de yoksulluk sınırı 339 lira olabilir mi?
Eğer sınırı 339 TL değil de, ‘400 liranın altındakiler yoksuldur’ çizgisine çekersek yoksul sayımız birden bire 16 milyon 589 bine fırlıyor. Yani sınırı 60 lira daha yukarı çektiğimizde yoksul sayımız yaklaşık 5 milyon kişi artıyor.
Gerçeklik budur!
Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik Raporu da bunu açıkça ortaya koyuyor.
Bu rapora göre, 34 OECD üyesi içinde, Meksika ve Şili’den sonra gelir dağılımı en bozuk üçüncü ülke konumundaki Türkiye’nin tablosu şudur:
OECD ülkeleri içerisinde en fazla yoksula sahip ülke.
OECD ülkeleri içerisinde bebek ölümleri sıralamasında ilk sırayı kimseye kaptırmayan bir ülke…
Eğitim imkanlarına erişim, kabul edilebilir bir yaşam standardı açısından Birleşmiş Milletler sıralamasının üçüncü liginde yer alan bir ülke…

BU TABLO DEĞİŞİR Mİ?

Önümüzdeki on yıllara yönelik stratejilere bakınca tablonun değişmekten çok derinleşeceğini söylemek yanlış olmaz.
2023- 2030 stratejinin bir ayağını ne oluşturuyor? Üç çocuk (Başbakan da her fırsatta bunu dillendiriyor).
Niye, üretilen her malı, her servisi en ucuza üretip dünyadaki acımasız rekabette öne geçme hedefinden.
Ucuz iş gücü avantaj! Emeği ucuzlatmanın yolu nereden geçiyor? Genç ve dinamik iş gücünü, ihtiyaçtan çok daha fazla miktarda, artırmaktan…
Şimdi Türkiye’nin hedefi de bu yönde…  Hükümet teşvik sistemini, bölgesel asgari ücreti vb. düzenlemeleri savunurken hep Çin’le rekabeti öne çıkarması bunun kanıtı niteliğindedir.
Hedef net: Genç, dinamik ama ucuz, yani yoksul bir nüfus.
Bu durumda olsa olsa tablo değişmez derinleşir.
Hükümet diyor ki; ‘Artık bizim ülkemizde günlük bir dolardan az gelire sahip olan, yani aç olan bir kişi bile yok’.
Kişilerin tüketim anketlerine bakılarak, insanların beyanlarıyla yapılan bu tartışmalı tespitin ne kadar doğru olup olmadığını bir kenara bıraksak bile…
Giderek yoksulun arttığı bir ülkede olduğumuz bir gerçek.
Üstelik bu durum verilerin gösterdiği bir gerçek! Verilere göre çalışanların üçte ikisinin (toplam nüfusun dörtte biri) aylık, ortalama brüt 1088 lira veya altında geliri var. Bu demektir ki toplumun çok geniş kesimi, eğer kayıt dışı çalışmıyorsa, ayda net 800 liradan daha az parayla geçiniyor.
Genel ücret düzeyi buysa ve genel ücret ile asgari ücret düzeyi arasında makas bu kadar daralmışsa söylenecek tek şey var: Geniş bir yoksul tabanına sahibiz.
Yardımlarla, kredilerle ‘yoksullukla mücadele’ Dünya Bankası’nın temelsiz bir icadıdır.
Yoksulluğu yönetmek yerine, yoksulluğu yaratan kaynakla savaşmak gerekir! Yani kapitalizmle…
Yoksulluk mücadele edilesi değil, yok edilmesi gereken bir olgudur.


AB GİDEREK YOKSULLAŞIYOR

Krizden kurtulamayan Avrupa’da 4 yılda 4 milyon kişi işsiz kaldı. Avrupa’da işsizlik yüzde 11,3 ile tarihinin en yüksek seviyelerinden birini görülürken, istatistikler çalışanların da yoksullaştığını gösteriyor.
Avrupa Merkez Bankası’nın araştırmasına göre Avro Bölgesi genelinde işsiz gençlerin sayısı ortalamanın iki katı. Bütçe açıkları ve sosyal harcamaların azaltılması hedefi nedeniyle emeklilik şartları zorlaşınca genç nüfusun iş bulma olasılığı daha da zayıflamaya başladı. İspanya ve Yunanistan’da 15-24 yaş arası gençlerde işsizlik oranı yüzde 40’ı aşıyor. Yunanistan’da işsizlik oranı yüzde 25,1, İspanya’da yüzde 24.6, İtalya’da yüzde 10.7 ve Fransa’da da yüzde 10.2.


AKP’NİN FIRSATÇILIĞI

Türkiye’de yoksul sayısının fazla olması gelir adaletsizi bir ülke olmasının ‘doğal’ sonucu!
En yoksul ve en zengin arasında büyük bir uçurum olmasının ‘doğallığı…’
Giderek artıyor bu durum. Nüfusun en fakir ve en zengin yüzde 10’luk kesimleri arasındaki gelir farkının 2010’da 11,8 kat iken 2011’de 11,9 kata çıkması kanıtlıyor bu durum.
AKP 10 yıllık iktidarı boyunca, yoksulluğu yok etmek yerine yoksulluğu fırsata çevirme anlayışıyla hareket etti. Hiç bir zaman hak temelli bir sosyal yardım politikasını öne almadı. Onun yerine kendisine bağımlı bir yardım organizasyonunu girişerek, yoksulluğu siyasi ranta çevirmenin hesaplarını yaptı.
Verilen üç kuruşluk yardımın onları yoksulluktan kurtarması söz konusu değildir elbette. Gene de, zaman zaman akşam çocuklara ne yedireceğini bilemeyen insanların, bu üç kuruşluk yardımı reddedecek halleri yoktur.
Burada hak olarak tanımlanmayan, AKP’nin lütfü olarak devreye giren yardımlar yoksulluğu fırsata çevirmenin en etkin aracı olmuştur.
Ekonomik anlayışı ucuz rekabete dayanan ve sosyal anlayışı hak yerine inayet olan bir partinin yoksulluğu yok etmesini beklemek abesle iştigaldir.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa