17 Ekim 2012 11:11

Sorun nerede duruyor, tartışma nerede?

Sorun nerede duruyor, tartışma nerede?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin bir gazetecinin sorusuna verdiği yanıtta, PKK liderlerine karşı “Bin Ladin’e yapılana benzer bir operasyon” önermesi, basında ve siyaset dünyasında “ABD ne demek istiyor?” denilen “heyecanlı” tartışmalara yol açtı. Ricciardone’nin, “Biz daha akıllı ve daha yakın çalışmaya hazırız. İstihbarat veriyoruz ama beraber yararlanmıyoruz” demesi de eklendiğinde, tartışma “Bin Ladin Operasyonu” teklifini de aşarak, Kürtlere karşı yürütülen savaşta ABD’nin daha çok yer almak üzere harekete geçmesi olarak yorumlanıyor.
ABD’nin bu teklifine Türkiye’nin ne dediğine Ricciardone, “Bunu Türkiye açıklasın” diyerek yanıt veriyor. Başbakan Erdoğan ise aynı gün bu soruya verdiği yanıtta, “Bin Ladin’in şehir merkezinde PKK’lilerin ise dağlarda, mağaralarda” olmasını gerekçe göstererek, Bin Ladin Operasyonu’na Türkiye’nin sıcak bakmadığını belli etti. Ancak Başbakan, “ABD ile daha yakın çalışma” konusunda bir şey söylemiyor. Ama son dönemde ABD’nin Genelkurmay Başkanı, CIA Başkanı gibi üst düzey yetkililerinin gelip gitme trafiği dikkate alındığında bile Ricciardone’nin “ortak operasyonlar yapmayı” ima eden sözlerinin boşuna söylenmediğini anlamak da zor değil.  
Basında yapılan yorumlarda, Ricciardone’nin açıklamalarına tepkiler de değişik oldu. Kimisi, ABD’nin Türkiye’ye desteğinin artacağı, Türkiye ile ortak operasyonlar yapmanın da gündeme geldiğine kadar götürürken, kimisi ise, bu açıklamaların “oyalama amaçlı” olduğu söylüyor. Örneğin “Ben olsam silahlı predatörler neden verilmiyor diye sorardım?”, “Saldırı helikopterler neden bu kadar geç verildi?” gibi sorularla ABD’nin  Türkiye’ye desteğinin “şüpheli” olduğuna dikkat çekiyorlar. Bütün bu tartışmalar içinde söylenenler için elbette geçmiş çeyrek yüz yıl içinde yaşananlar dikkate aldığında, her teze yeterince dayanak sunmak mümkün oluyor. Yani Kürt sorununun çözümünde ABD’nin desteği var mı yok mu tartışması, bu desteğin nasıl olması gerektiğine dair “çeşitlemeler” aynen yineleniyor.
Yani onca tartışmanın özeti, “ABD Türkiye’ye gerektiği gibi yardım etmiyor. Etse bu işi bitiririz!” üstünde odaklanıyor.
Daha geniş bir açıdan bakıldığında da ABD Büyükelçisinin konuşmasının tarihi yeni, belki söylediği “Bin Ladin yöntemi” yanı da yeni olabilir ama bundan kalkılarak yapılan tartışmalar ise son 25-30 yıldır “Kandil’e bayrağı dikelim bu iş bitsin!”, “PKK liderliğine nokta operasyonları düzenleyelim de PKK dağılsın!”, ... çizgisi aşılmış değil. Tersine ABD ile de yakınlaşma ilerledikçe bu “Kürt sorununu ezerek çözme” yanlıları daha yüksek sesle konuşmaya başladı.
Tartışmaların temposu, kalktığı konular değişiyor gibi görünse de sorunun “barışçı, Kürt halkının taleplerini dikkate alan çözüm” dışında çözüm arayanlar için tartışma dönüp dolaşıp “ABD bize yardım etsin biz de Kürtlere boyun eğdirelim. PKK’yi halledelim!”e gelmektedir.
Onun için de bir gün şu ABD yetkilisinin açıklaması, öbür gün bir başka ABD yetkilisinin Türkiye’ye gelmesi bu çevrelerde “ABD’den yeni bir destek ve Kürt sorununu çözme” konusunda heyecana yol açmaktadır. İşte bugün de Ricciardone’nin açıklamaları böyle kamuoyunu ”ABD’nin desteğini artıracağı ve sorunun çözüleceği” konusunda yeni bir tartışma vesilesi olarak değerlendirilmektedir.
Ve ne yazık ki, dağlarda ve hatta Hakkari, Şırnak gibi illerin kent merkezlerinde çatışmalar sürmekte, asker ve gerilla cenazeleri gelmeye devam etmektedir.
Ve ne yazık ki, AKP Hükümeti ve arkasındaki sivil ve askeri güçler, umudunu ABD yardımı ve askeri güçle, hak talebinde bulunan Kürtlere boyun eğdirmeye bağlamışlardır. Ne istediğini bilen bir halk olmuş Kürtleri yeniden “kul” düzeyine itmeyi esas alan bu yaklaşıma devam edildikçe de bu çözümsüzlük daha büyük acılara yol açmaya devam edecek görünmektedir.
Bir açıklama üstünde açılan tartışmaya bakınca, “Kürt sorunu nerede, çözümü nerede, bunlar nerede dans ediyor?” diye sormadan edemiyor insan.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa