Adamın biri...
Adamın biri, ülkesini çok severmiş. Bu sevgi öylesine yüceymiş ki, zaman zaman fırsatını bulunca ülkesini ziyaret edermiş. Bazen tatillerini ülkesinde bile geçirdiği olurmuş…
Adamın biri, hayvanları çok severmiş. Bu sevgi öylesine büyükmüş ki, kendisini sırtından atan atı bile idam ettirmemiş. Halk, onun bu yüce duygusu karşısında gözleri yaşararak alkış tutmuş…
Adamın biri, çok cesurmuş, hiç kimseden korkmazmış. Kendisine soru sormaya teşebbüs edenlere de, köylülere de, kentlilere de, gençlere de, emekçilere de korkusuzca posta koyarmış. Bazı münafıklar, “Eh benim de 1400 korumam olsa, ben de kimseden korkmam,” demiş olsalar da siz hiç dikkate almayın bu sözleri…
Adamın biri, çok demokratmış. Özellikle basın mensuplarına karşı çok sevecenmiş. Her ne kadar zaman zaman kendisini ve çevresini eleştiren yazarları falan hapse attırsa da, yine de basın mensuplarını, hele hele muhalefeti eleştirenleri çok severmiş. Jöleli olmuş, briyantinli olmuş, hiçbir zaman ayrım gütmezmiş…
Adamın biri, tarihi çok sevdiğinden büyük bir ilgi gösterirmiş. Uzmanların “Dünya tarihini değiştirecek,” dedikleri buluntuları bile “Çanak, çömlek parçaları,” diyerek tarih konusunda, üstelik ne denli mütevazı olduğunu bile gösterirmiş…
Adamın biri, çevrecilerin daniskasıymış. Dolayısıyla yeşil rengi çok severmiş. Derler ki, bu yeşil sevgisinden dolayı, dağlara, kırlara, nehir ya da deniz kıyılarına yapılacak olan termik santralleri, nükleer santralleri falan yeşile boyatacakmış. Ehhh çevrecilerin, yani yeşili sevenlerin daniskası da böyle olur…
Adamın biri klonlanmaktan çok korkarmış. Bunun için de zaman zaman “Taklitlerimden sakının,” dermiş. Ukalalık etmiş olmayayım ama, bence bu korkusu yersiz. Ne denli çok kendi benzeri olursa, o denli çok işleri kolaylaşmış olur. Örneğin kendisi yabancı ülkeleri gezerken, benzerleri de ülke içinde halkı ikna toplantılarına katılır, açılış törenleri falan yapar, dolayısıyla da eksikliği hiçbir zaman fark edilmezdi…
Adamın biri, açılış törenlerini çok severmiş. Bir, iki, üç yetmez, daha çok açılış isteyerek aynı anda 50-100 açılış yaparmış. Açılacak yeni bir yer bulamasa da, yıllar önce açılmış olan, neredeyse eskilikten yıkılmak üzere olan yerleri de açarmış. O da olmazsa daha inşaatı bitmemiş olan yerleri bile açarmış. Bu işin giderek daha büyüyeceğini, villasına yeni bir bahçe kapısı yaptıranın “Bahçe kapısı açma töreni”ne de katılacağını sanıyorum. Evet, gerçekten açılış törenlerini çok seviyor. Ülkemizde açılış sayıları azaldığında da, yabancı ülkelere gidiyor, anımsadığım kadarıyla market açılışlarına, konsolosluk ya da havaalanı açılışlarına katılıyormuş. Bu açılış törenlerini çok sevdiğinden olacak, adamları da ona şirin gözükmek için, örneğin “1000 açılışlı törenler” düzenliyor…
Adamın biri, çok da kültürlüymüş… Şiir bile bilirmiş. Zaman zaman, gittiği toplantılarda, günün “Mana ve ehemmiyet”ini belirtmek için cebinden bir şiir çıkarıp, okurmuş. Böylesine kültürlü bir yöneticiye sahip olan ülkelerin insanları ne denli mutlu olsalar, azdır…
Adamın biri, her şeyden çok anlarmış. Radyasyonun ne olduğunu da bilirmiş, tren, uçak, çöp kamyonu kullanmayı da… Radyasyonun hiç de öyle kötü olmadığını, her gün başına oturduğumuz televizyonların bile radyasyon yaydığını herkese öğretirmiş. Keşke röntgeni de söyleseydi, örnek olarak…
Adamın biri, gözdelerini kollarmış. Bu gözdeler Belediye Başkanı da olabilir, gazeteci de. Gözdesi olan Belediye
Başkanına el sürdürmezken, gözdesi olmayanlara baskı yaptırırmış…
Adamın biri, çok dindarmış. Adamları da bunu bildiğinden, örneğin ezan saatlerini de, iftar saatlerini de onun işine engel olmayacak bir biçimde değiştirirlermiş…
Adamın biri, çok ağlarmış. Yeri gelince hem o ağlarmış, hem de yanındakiler…
Adamın biri, yoksul halkını çok severmiş. Hatta derler ki, onlara vereceği sadakalar için yeni bir Bakanlık bile kuracakmış…
Adamın biri, yabancı ülkelerin halklarını çok severmiş. Örneğin, H. Mübarek’e “Halkın sesine kulak ver” diyerek Mısır halkını, NATO Genel Sekreteri’ne de “Halka saygı gösterilsin,” diyerek de Libya halkını ne kadar sevdiğini göstermiş. Bu kişinin kendi halkına ne kadar saygı gösterdiğini, halkın sesine ne kadar kulak verdiğini de sizlere bırakıyorum…
Muhteşem Türk Büyükleri
ABDULLAH GÜL: AKP’lilerin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, kadim dostu Necmettin Erbakan’ın hapis cezasını rahatsızlığından dolayı affetmiş. Erbakan da bu af sayesinde iyileşmiş, yabancı ülkelere geziye gitmiş, hatta partisinin başına geçmişti… Ve bir haber: “Erzurum H Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan ve durumu ağır olduğu için Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tutulan kanser hastası hükümlü Mehmet Aras’ın tahliye edilmesi için aylardır Cumhurbaşkanı Abdullah Gül nezdinde yapılan girişimler sonuç vermedi. Adli Tıp Kurumundan Cumhurbaşkanlığına raporlar gönderilmesine rağmen, Cumhurbaşkanlığı tahliye için topu Adalet Bakanlığına attı. Aras artık ölüm döşeğinde son günlerini yaşıyor.” (Evrensel, 31.3.2011) Ve CB Abdullah Gül’ün inandığını sandığım dinin Peygamberi Hz. Muhammet de şunları söylüyor: “Ey insanlar! Sizden evvelki ümmetleri ancak şu helak etmiştir: Onlar aralarında şerefli bir kimse çaldığı zaman onu bırakırlardı da, zayıf biri çaldığı zaman ona el kesme cezası tatbik ederlerdi…” Bu hadisin yorumunu CB Abdullah Gül’e bırakıyorum…
JET FADIL: Büyük Türk İş Adamlarından Fadıl Akgündüz, 2000’li yılların başında Jetpa ortaklarının ayrılmamasını sağlamak için bir mektup yazmış. Bir yerinde aynen şöyle demiş: “Ben, Allahü Teala’ nın ortağımız olduğuna inanmasaydım, bu mücadeleyi çoktan bırakmış olurdum.” (Cumhuriyet, 2.3.2011) Fadıl Bey bir havayolları şirketi kurduğuna göre, demek ki Allah ortağını korumuş ve kollamış…
EGEMEN BAĞIŞ: Ergenekon Davası resmen sonuçlandı. Bilmiyorum, En Baş Ergenekon Savcısının haberi var mıdır, ama şöyle buyurmuş, AKP’lilerin Bakanı Egemen Bağış: “Yassıada bizim tarihimizde ne kadar kötü bir lekeyse, Silivri de bizim tarihimizde lekelerin temizlendiği bir nokta olarak tarihe geçmiştir.” (Milliyet, 2.4.2011) İktidarın en gözde bakanlarından biri böyle söylediğine göre, demek ki Ergenekon Davası sonuçlanmış. (Deterjan firmalarına bir tüyo: Hemen “Helal Deterjan: Silivri” diye temizlik ürünleri çıkarın. Helal meraklısı olanlar, balıklama atlar. Hatta seçim zamanı olduğu için iktidar dağıtır, yandaşlarına…)
EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp
Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

Baykar İsrail’e silah satan Leonardo’ya ortak oldu

Kadınlar güvencesiz, esnek ve düşük ücrete çalışıyor

Gensoru oylanacak, sokaklar boş kalmayacak

Evrensel'i Takip Et