21 Ekim 2012 15:49

Ayinesi klavyedir kişinin…

Ayinesi klavyedir kişinin…

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Deneme. Deneme, bir- ki-üç… Nasıl yazıyorduk?
Öhöm!
Efendim yedi aylık bir aradan sonra, yine yeni yeniden huzurlarınızdayım. Beni özlediniz mi bilmiyorum ama ben sizi çok özledim. Öyle ki, yazı günüm teslimata 21 saat kala haber verildiği halde hiç yüksünmedim, hemen geçtim klavyenin başına…
Tabii bir ‘ne yazacağım sendromu’ hâsıl olmadı değil.  Ne yazacağım, ne yazacağım diye klavye başında eşinirken, bizatihi klavyenin kendisini yazmaya karar verdim. (Dâhice değil mi?)
Kolaycılıktan değil, vallahi ‘takık’ olduğum bir mesele bu. Zira ben böylesine bir bilgi kirliliğini, böyle alabildiğine cehaleti ve umursamazlığı başka bir konuda görmedim.
Evet, gündemimiz Q klavye saçmalığı… Aslında benden genç olanların böyle bir gündemi yok, benden yaşlı olanlar içinse eskimiş bir tartışma bu. Olsun, yine de bir dinleyin beni.
Dr. İhsan Sıtkı Yener’in 1940’lardan itibaren 30 bin sözcüğü inceleyerek Türkçede en sık kullanılan seslere göre tasarladığı F klavye, insanlık tarihinin en hızlı ve rahat yazılabilen dizilimi. Hiç abartmıyorum, uluslararası yarışmalarda defalarca kanıtlandı bu.
Q klavye ise, daktilo kullanılan dönemlerde tuşların kilitlenmesinin önüne geçmek için, yazma hızını yavaşlatmak üzere tasarlanmış bir dizilim. Yani İngilizce için bile uygun olmayan bir klavye, bir akıl tutulması!
Peki hızlı yazma işi bu kadar önemli mi? Bir yere mi yetişiyoruz?
Keşke mesele sadece hız olsaydı... Dil ve zihinsel becerilerle ilgili bir şeyden bahsediyoruz. F klavye düşünme, anlama, sorgulama, ilişkilendirme, sıralama, dikkat, yaratıcılık ve üreticiliği etkiliyor. Verimliliği arttırıyor. Velhasıl Q klavyeyle yetişen nesille anca bu kadar oluyor!
Aklın yolu F klavye de, niye bu zımbırtı yaygınlaşmıyor peki?
Üüüh, bahane çok! “Yurtdışına çıkınca zorluk yaşamayalım” diyen mi ararsın (Ruslar, Araplar, Yunanlar, Çinler n’apıyor acaba?), “Q’ya alıştım dönemem” diyen mi? (Sen dönme kardeşim, mazoşizme de saygımız var) “F klavyeli laptop yok” diyen mi ararsın (bal gibi var), “Ben zaten on parmak yazamıyorum” diyen mi? (Bir düşün bakalım neden?)
Velhasıl, kişilerin tercihine bırakılmaması gereken bir mesele bu. Anti-demokratik mi şimdi bu söylediğim? Sanmıyorum. Çünkü Q klavye de yurttaşların hür iradesiyle seçilmedi. Bir iki işgüzarın halt etmesi, yöneticilerin umursamazlığı ve şirketlerin dayatmasıyla son 20 yılda yaygınlaştı bu meret.
İlkokuldan itibaren (4+4+4’te de hâlâ ilkokul deniyor değil mi?) çocuklara on parmak F klavye öğretirsin, çok daha hızlı yazan, düşünen, üreten bir kuşak gelir. Milli Eğitim Bakanlığı 9 yıl önce zaten F klavyeyi zorunlu kılan bir genelge yayınlamıştı. Şimdi ben kamuoyu adına bakanlığa soruyorum, neden genelgenize sahip çıkmıyorsunuz, niye gereğini yapmıyorsunuz?
Hükümet, Fatih Projesi kapsamında 15 milyon öğrenciye ücretsiz dağıtılacak tablet bilgisayarların F klavyeli olarak üretilmesini istemişti. Ne oldu bu projenin akıbeti? Soruyorum.
Soruyorum, çünkü sormazsak hiçbir şey değişmeyecek.
Sormazsak bu kolektif akıl tutulması devam edecek...

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa