Ayinesi klavyedir kişinin…
Fotoğraf: Envato
Deneme. Deneme, bir- ki-üç… Nasıl yazıyorduk?
Öhöm!
Efendim yedi aylık bir aradan sonra, yine yeni yeniden huzurlarınızdayım. Beni özlediniz mi bilmiyorum ama ben sizi çok özledim. Öyle ki, yazı günüm teslimata 21 saat kala haber verildiği halde hiç yüksünmedim, hemen geçtim klavyenin başına…
Tabii bir ‘ne yazacağım sendromu’ hâsıl olmadı değil. Ne yazacağım, ne yazacağım diye klavye başında eşinirken, bizatihi klavyenin kendisini yazmaya karar verdim. (Dâhice değil mi?)
Kolaycılıktan değil, vallahi ‘takık’ olduğum bir mesele bu. Zira ben böylesine bir bilgi kirliliğini, böyle alabildiğine cehaleti ve umursamazlığı başka bir konuda görmedim.
Evet, gündemimiz Q klavye saçmalığı… Aslında benden genç olanların böyle bir gündemi yok, benden yaşlı olanlar içinse eskimiş bir tartışma bu. Olsun, yine de bir dinleyin beni.
Dr. İhsan Sıtkı Yener’in 1940’lardan itibaren 30 bin sözcüğü inceleyerek Türkçede en sık kullanılan seslere göre tasarladığı F klavye, insanlık tarihinin en hızlı ve rahat yazılabilen dizilimi. Hiç abartmıyorum, uluslararası yarışmalarda defalarca kanıtlandı bu.
Q klavye ise, daktilo kullanılan dönemlerde tuşların kilitlenmesinin önüne geçmek için, yazma hızını yavaşlatmak üzere tasarlanmış bir dizilim. Yani İngilizce için bile uygun olmayan bir klavye, bir akıl tutulması!
Peki hızlı yazma işi bu kadar önemli mi? Bir yere mi yetişiyoruz?
Keşke mesele sadece hız olsaydı... Dil ve zihinsel becerilerle ilgili bir şeyden bahsediyoruz. F klavye düşünme, anlama, sorgulama, ilişkilendirme, sıralama, dikkat, yaratıcılık ve üreticiliği etkiliyor. Verimliliği arttırıyor. Velhasıl Q klavyeyle yetişen nesille anca bu kadar oluyor!
Aklın yolu F klavye de, niye bu zımbırtı yaygınlaşmıyor peki?
Üüüh, bahane çok! “Yurtdışına çıkınca zorluk yaşamayalım” diyen mi ararsın (Ruslar, Araplar, Yunanlar, Çinler n’apıyor acaba?), “Q’ya alıştım dönemem” diyen mi? (Sen dönme kardeşim, mazoşizme de saygımız var) “F klavyeli laptop yok” diyen mi ararsın (bal gibi var), “Ben zaten on parmak yazamıyorum” diyen mi? (Bir düşün bakalım neden?)
Velhasıl, kişilerin tercihine bırakılmaması gereken bir mesele bu. Anti-demokratik mi şimdi bu söylediğim? Sanmıyorum. Çünkü Q klavye de yurttaşların hür iradesiyle seçilmedi. Bir iki işgüzarın halt etmesi, yöneticilerin umursamazlığı ve şirketlerin dayatmasıyla son 20 yılda yaygınlaştı bu meret.
İlkokuldan itibaren (4+4+4’te de hâlâ ilkokul deniyor değil mi?) çocuklara on parmak F klavye öğretirsin, çok daha hızlı yazan, düşünen, üreten bir kuşak gelir. Milli Eğitim Bakanlığı 9 yıl önce zaten F klavyeyi zorunlu kılan bir genelge yayınlamıştı. Şimdi ben kamuoyu adına bakanlığa soruyorum, neden genelgenize sahip çıkmıyorsunuz, niye gereğini yapmıyorsunuz?
Hükümet, Fatih Projesi kapsamında 15 milyon öğrenciye ücretsiz dağıtılacak tablet bilgisayarların F klavyeli olarak üretilmesini istemişti. Ne oldu bu projenin akıbeti? Soruyorum.
Soruyorum, çünkü sormazsak hiçbir şey değişmeyecek.
Sormazsak bu kolektif akıl tutulması devam edecek...
- Usta'nın unutulan hikayesi: Erdoğan babasının ayakkabısını öperdi 09 Eylül 2013 10:52
- Her şey yolunda 21 Temmuz 2013 15:48
- #HerSeyYenidenBasliyor 16 Haziran 2013 12:10
- Her şey yeniden başlarken 24 Mart 2013 13:01
- Bu da bilgi diyeti 26 Şubat 2013 10:33
- Ölünüz çürüyebilsin istemez misiniz? 03 Şubat 2013 09:59
- Kime sınav? 20 Ocak 2013 12:40
- Memlekete hoş geldiniz 13 Ocak 2013 10:20
- Jandarma biz gelecekten geldik 30 Aralık 2012 09:33
- Bizi güzel havalar ihya etmeyecek 23 Aralık 2012 10:24
- Medyaya kızma medya ol, böyle çok daha güzelsin 16 Aralık 2012 11:28
- Devrim televizyondan yayınlanmayabilir 25 Kasım 2012 11:02