18 yaş ve siyaset yapma özgürlüğü!
Fotoğraf: Envato
AKP ve Erdoğan, önlerindeki “üç yılda üç seçimi” kendileri için avantaja dönüştürmek üzere “yol temizliği” yapıyor.
Burada asıl büyük amaç “yeni anayasaya” (eğer çıkarabilirse) “başkanlık sistemini” olmazsa “yarı başkanlık”, o da olmazsa “partili cumhurbaşkanlığı”nı koydurmaktır. Ancak ondan da önce oy tabanını genişletmek, rakiplerine karşı “ön zaferler” kazanıp kendi güçlerini toparlarken karşı tarafın güçlerini dağıtmak için girişimler yapmaya planlamış görünüyor.
Bu “ön muharebeler” yerel seçimleri öne almak, 18 yaşı seçilme yaşı olarak yasalaştırmak, yerel seçim yasasını (yeni büyükşehir belediyeleri kurmak) değiştirmek, genel seçimde “dar bölge sistemini getirmek” olarak sayabiliriz.
Bu girişimlerin en basiti olarak görülen “yerel seçimleri beş ay öne almanın” bile aşılması zor sorunlar yarattığı dikkate alındığında Erdoğan’ın Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olma ihtimali de yok değildir. Eğer doğru taktikler izlenirse, “ön zafer” girişimleri Pyrus zaferine dönüşüp cumhurbaşkanı adaylığına nefesi yetemeyebilir.
Bu günlerde AKP’nin kendini en avantajlı gördüğü girişimse, “seçilme yaşının 18’e indirilmesi ve kışlada da oy kullanılması” dır.
AKP ve Başbakana göre; bu girişim karşısında, “devlet ciddiyeti” ve “yüce devletin bekasını” düşünen CHP ve MHP, “18 yaşındaki adama devlet mi teslim edilir”, “askerliğini yapmamış adam adam mı sayılır” (burda iki parti de nüfusun yarısını kadın olduğunu ve askerlikle ilişiğinin olmadığını unutuyor) diye karşı çıkacak böylece AKP hiçbir şey yapmadan 18-25 yaş arasındaki 7 milyonu aşkın genç seçmenin kalbini kazanırken, muhalefeti “gençlik düşmanı!” olarak suçlayabilecektir.
AKP’nin bu tuzağına MHP ve CHP büyük bir hevesle düşmüşlerdir.
Oysa elbette madem seçmen yaşı 18 olabiliyor neden seçilme yaşı 18 olmasın ki, 18 yaşında da insanlar pek ala ülke sorunlarıyla ilgilenip bir tutum alacak olgunlukta olabilirler, olabiliyorlar da. Asker neden oy kullanmasın, neden asker de seçme ve seçilme hakkına sahip olmasın?
Ama burada önemli olan, sadece 18 yaşa seçilme hakkı, askere oy hakkı vermek değil, 18-25 yaşın bulunduğu, okullarda (lise, ünversite, ve askeri okullarda) kışlada, siyasi faaliyetin serbest olup olmadığıdır.
Çünkü seçme-seçilme hakkı, burjuva iki yüzlü siyasetin onun istismar için kullanılması bir yana bırakılırsa, insanların ülkeyi yönetme faaliyetine karınca kararınca katılmasıdır. Bunun tek yolu da herkesin siyasi faaliyetin içinde olmasıdır. Yani Kıbrıs sorunu, NATO, ABD Türkiye ilişkileri, Türkiye’nin Suriye, Irak, İran politikası, Kürt sorununun çözümü, Alevilerin inanç özgürlüğü, basın özgürlüğü, eğitim ve sağlıkla ilgili politikalar, 18-25 arası gençlerin bulunduğu lise, üniversite, kışla,... ayırımı yapmadan her ortamda bu politikaların konuşulup, panel, konferans vb. toplantılar da dahil her yolla tartışılması ve tutum alınmasıdır.
Bu yüzden de burada daha önemli olan söz konusu mekanların siyaset serbestisine açılmasıdır. Örneğin kışlada bir grup er, subay,...(okulda öğrenciler) kendi görüşlerini yaymak için Kürt sorununun çözümü tartışması yapamayacak, bu konuda çeşitli etkinlikler düzenleyemeyecekse oyu hangi doğrultuda kullanacak ya da hangi görüşleri savunduğu için aday olup oy isteyecektir?
Bu yüzden de seçilme yaşını 18’e indirmek siyasi faaliyeti bütün alanlarda; okuldan kışlaya, fabrikadan meydanlara her alanda serbestleştirerek anlamlanabilir. Aksi halde 18 yaşa seçilme hakkı sadece sözde bir hakka ve daha çok da sermaye partilerinin gençliği isitismarının bir vesilesine dönüşür.
Burada yeri gelmişken bir şey daha hatırlatalım.
Bu ülkede iki buçuk milyon memurun siyasi bir partiye üye olması yasaktır; dolayısıyla bu kesim siyaset yasağı kapsamındadır. 18 yaş üstünden atıp tutanlar, memurların da seçme-seçilme haklarına anlam kazandıracak olan siyasi partilere üye olma yasağını kaldırmayı da gündeme almalıdır. Kamu emekçileri sendikaları bu talebi anımsamalıdır artık.
Özünü geçtik, eğer ki şekli bakımdan bile tutarlı oluncaksa!
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00