TOKİ ve ıvır zıvır tarihi

İlk yazım yayınlandığında, büyük bir coşku içindeydim. Heyecanım bir gün öncesinden başlamıştı. Gece hiç uyuyamadım. Kısacık bir yangın haberiydi (Bugün Gazetesi, Adana)…  Aradan hemen hemen 58 yıl geçti. O süre içinde binlerce yazım ve bir yığın kitabım çıktı. Tümünde de aynı heyecanı, aynı coşkuyu duydum. Geçen Salı günü çıkan son yazımda da aynısı oldu.
Nedendir bilinmez, satın aldığım başkalarının kitaplarından falan da aynı duyguları yaşadım.
12 Mart, 12 Eylül gibi yoğun olarak faşizmin yaşandığı dönemlerde pek kitabımı kaptırmadım. Çünkü gereken tedbirlerimi almıştım. Ama 1995 Kasım’ındaki İzmir Seli’nde hazırlıksız yakalandım, faşistlerden kurtardığım kitapların, dergilerin ve arşivimin bir bölümü gitti, sel sularıyla. Neyse…
Ben alacağım kitapları herkes gibi seçerim, ama bazen işin hergeleliğine de kaçarım. Geçenlerde de böyle oldu. Erol G. arkadaşımız özel kitaplarının büyük bir bölümünü Çiğli, Evka-2’deki kütüphaneye bağışladı.
Kitaplardan özellikle iki tanesi ilgimi çekti: “TOKİ, kara şehvet” ve “Ivır Zıvır Tarihi”…
Şu son zamanlarda TOKİ’nin adı ve yaptıkları hiç gündemden düşmüyor. Karadeniz Bölgesi’nde sel olur, TOKİ evlerindeki insanlar perişanları oynar; Simav’da TOKİ’nin yaptığı evlere geçenlerden, yanlış hesap yapıldığı için konut başına 2-12 bin lira fark istenir (Koskoca TOKİ’nin bu hesap hatası basbayağı düşündürücü) (Milliyet, Ege eki, 13.10.2012) TOKİ daha sonra Bodrum’da sahne alıyor, Ortakent-Yahşi’de 754 dönümlük SİT alanına toplu konut yapma işine soyunuyor, çevre kirliliği ve başka şeyleri göz ardı ederek (Cumhuriyet, Ege eki, 15.10.2012); Ve arkasından… Haberin özetini okuyalım: “Van depreminin ardından hükümetin söz verdiği tarihe yetiştiremediği konutlar için Başbakan’ın katılımıyla 23 Ekim’de şatafatlı bir teslim töreni yapılacak. Konutları depremin yıldönümüne yetiştirmek isteyen TOKİ’nin iş yükünü arttırdığını, oturmanın dahi yasak olduğunu belirten inşaat işçileri soruyor: ‘O gün hükümete, TOKİ’ye övgüler dizilecek, peki o konutları hangi koşullarda yaptığımızı bilen var mı?​’ ” (Evrensel, 16.10.2012).
Zamanım olsa, “TOKİ Ak Şehvet” başlıklı bir kitap yazmak isterdim.
Erol arkadaşın verdiği kitapların arasından çıkan bir diğer kitap da, Gökhan Akçura’nın “Ivır Zıvır Tarihi” başlıklı eseri. Daha önceden görmemişim bu kitabı. Yoksa, “Aaa son yıllarımızın tarihini anlatıyor,” diye balıklama dalmazdım. Oysa farklı ve önemli bir esermiş…
Aslında birileri çıkıp, ülkemizdeki iktidar sahiplerinin, yandaşlarının, sempatizanlarının demokrasiyi katledişlerini “Türkiye’nin Ivır Zıvır Demokrasisinin Gerçek Tarihi” başlığıyla kitaplaştırmalı.
Fazla uzatmadan, ıvır zıvırlaşan demokrasimizden gerçek acıları birer, ikişer satırla yazacağım:
Biliyorsunuz, AKP’lilerin Başbakanının “adamı” olan, adı işkence ve tecavüz davalarında geçen PolisSS Şefi, hâlâ görevinin başında; Uludere Katliamı hasıraltı edildi, tıpkı patlayan cephanelik gibi…
Bir Vali, karakoldaki dayağın münferit olduğunu söylüyor… Bir başka Vali de, Hatay’daki “Savaşa Hayır” müzik şölenini, “Milli güvenlik ve kamu huzuru” gerekçesiyle yasaklıyor… Bir AKP’li vekilin oğlu, THY’nin 20 milyon Euro’sunu batırıyor, ama THY yönetimi grevci işçilerden, “Bizi zarara uğrattınız,” diyerek para istemişti bir süre önce…
Balıkesir’de bir davanın iddianamesine göre, “Çiğ köfte partisi örgütsel toplantı, mayonez de şifre” sayılmış…
“Bize oy vermeyenler yüzde bir de olsa, onların da hakkını koruyacağız,” diyen AKP’lilerin Başbakanını, kendi partisine bağlı bir Belediye Başkanı bile önemsemiyor ve kentindeki içkili yerleri şehir dışına çıkarmayı planlıyor…
İşçiler sendika barajının yükseltilmesini protesto etmek için Meclis’e yürümek istiyor, yanlarında milletvekili de var. Ama biber gazıyla engelleniyorlar… İktidar yandaşı bir gazeteci, geçenlerde hayatını yitiren Neşet Ertaş için, “Türkülerinde erotizm vardır,” diyor… İntihalcilikle ün yapan Bakan, “Ataması yapılmayan öğretmenleri Eminönü Camisi önünde yem bekleyen güvercinlere benzetiyorum,” diyebiliyor… Bir AKP milletvekili, bir toplantıda kendisine, “Benzine neden bu kadar zam yapıyorsunuz?​” deyince yanıtını veriyor: “Biz o dediğiniz zamları insanlarımız fazla araba kullanmasınlar, bol bol yürüsünler diye yapıyoruz.” Yine bir AKP’li vekil Nazım Hikmet’e dil uzatıyor: “Nazım Hikmet’in naaşı Kurtuluş Savaşı topraklarını kirletir.”
Oğlunun ölüsüne 18 yıl hapis cezası verilen anne soruyor: “Mezardan alıp hapse mi koyacaklar?​” 3 yıl geçmesine karşın Ceylan Önkol’un katilleri hâlâ serbest… Menderes’in, Polatkan’ın, Zorlu’nun mezarlarının ziyaret edildiği günlerde, İbrahim Kaypakkaya’yı andıkları için aralarında annesinin de bulunduğu kişilere dava açıldı…
Daha yığınla böyle olay var… Ve bir takım adamlar, yalakalar, yandaşlar ve benzerleri, yüzleri kızarmadan “Türkiye’de demokrasi vardır,” diyorlar. Türkiye’deki demokrasi “Ivır Zıvır Demokrasisi”dir, bu böyle biline…


SEVGİLİ T.CANAN VE M.YAĞMUR’A

Sevgili Tahir, önce gönderdiğin değerli mektubuna ve göz nuruna sağol… Sonra, sanırım haberin vardır, Evrensel’de (10.10.2012) okudum, bizim Gugukistan’da, 74 yaşında ve 16 yıldır cezaevinde bulunan Emin Özkan hastalıkla boğuşuyormuş. Onunki de uzun hikaye… Ahhh ah, adınız Bosna-Hersek’çi, Mercümek’çininki gibi olsaydı, AKP’nin gözdesi Ak Cumbaş sizin özgürlüğünüze de imza çakardı…
Sevgili M.Yağmur, Yüce Meclis’imizin mümtaz, necip ve asil üyelerinin birkaçı, üstün zekâlı Türk çocukları hakkında bir inceleme yapmak için Yeni Zelanda’ya da gideceklermiş. Aman ivedilikle Sinan’a, Taylan’a haber ver hazırlıklı olsunlar. Biliyorum bazıları, babaları İmam Hatip mezunu olduğu halde Amerika’larda falan okuyorlar. Siz beyninizin gücüyle geleceğinizi kurtarıyorsunuz… Neyse, anlamışsındır…

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et