Vardır bir izahı
Fotoğraf: Envato
Bu kez bahane hakem değil, yağmur. Oysa maçtan günlerce önce başlayan “kampanyada”, hakemin siciliyle ilgili olarak şüphe uyandıran spekülasyonlar sürülmüştü piyasaya. Olası hakem hataları nedeniyle yitirilecek puanların ardından yaygara koparmak üzere gereken malzemeler toplanmış, pusuya yatılmıştı. Ama hakem ayağını denk almış olacaktı ki, Galatasaray açısından şahane maç yönetti!..
Penaltının uydurukluğundan hiç kimse söz etmedi mesela. Öyle bir penaltı Cluj lehine verilseydi hakemin nasıl tepkiler alacağını tahmin edebiliyoruz...
Hakemde bir “yamukluk” çıkmayınca, yağmurla birlikte ağırlaşıp kayganlaşan zemin, Galatasaray’ın Cluj karşısındaki galibiyetini engelleyen baş faktör olarak gündeme yerleştirildi!..
Fatih Terim, TT Arena Stadı’nın zemininden şikayetçi. Peki, Arena’nın zemini zaten kötü sinyaller vermiyor muydu?.. Kendimiz açısından “can yakıcı” bir sonuç doğurmadığı sürece, sorunlarla ilgilenip önlem almak gibi bir alışkanlığımız yok. Ne zaman ki işin ucu bize dokunur, ardından çözüm arayışına girişiriz. Arena’nın zemini yağışsız havalarda oynanan maçlar sırasında da bozuluyordu. Ancak bunu fark etmemek için herhalde Galatasaray’ın yöneticisi olmak gerekiyordu!.. Kim bilir, belki de transfere harcanan onca paradan sonra zeminin bakımı ve elden geçirilmesi için gereken maddi kaynağı bulmakta sıkıntı çekiyorlardır! Zaten yöneticilerimiz böyle basit ve sıradan işlere para harcamaktan pek hoşlanmaz... Aymazlık, vurdumduymazlık ve ihmalkarlık bir araya gelince iş böyle, teknik direktörün kendi sahasının zeminine isyan ettiği noktaya kadar varabiliyor...
Kaygan ve ağır bir zeminde savunma yapmak, elbette hücum etmekten daha kolay. Terim bu konuda haklı. Ancak ne olursa olsun özellikle rakip 10 kişi kaldıktan sonra Galatasaray bu ağır koşulları avantaja dönüştürebilmeli ve çok daha fazla sayıda gol pozisyonu yaratabilmeliydi.
İstatistiklere göre Cluj karşısında Galatasaray 73 adet orta yapmış ve 6’sı isabetli 26 adet şutla da rakip kaleyi yoklamış. Böylesi saha koşullarında şut çekerek ya da orta yaparak gol aramak en akıllıca iş, ancak Galatasaraylı oyuncular genellikle sıfıra inmeden, topu geriden şişirmeyi tercih ettiler. Cluj savunması ise karşıdan gelen bu topları uzaklaştırmakta fazla zorlanmadı. Oysa rakip savunma üzerinde daha zorlayıcı etki yaratabilmek için ortaları karşıdan “dolduruş” şeklinde değil, sıfıra inerek yapmak gerekirdi. Böylece rakip savunma oyuncularının yüzü kendi kalelerine döner, hata yapma olasılıkları yükselirdi. Ayrıca rakip savunmanın dengesinin bozulmasıyla birlikte şut için elverişli fırsatlar bulmak da kolaylaşabilirdi. Yani Galatasaray adına bu maçta havadan uzun paslarla gol aramak doğru bir oyun anlayışı olsa da, bunun uygulanış biçimi doğru değildi.
Bu arada; her fırsatta futbolda şansa inanmadığını söyleyen Terim’in son haftalarda yedikleri gollerle ilgili olarak, “Kalemize nasıl gelirlerse gelsinler gol oluyor. Bunun izahı yok” şeklinde konuşması da tam bir tuhaflık örneği. Futbolda gerçekleşen her durumun bir sebebi, izahı vardır. Galatasaray’ın yediği gollerin benzerini dünyadaki bütün takımlar yiyor. “İzahı yok” denilerek sorun mistik güçlere mi havale edilecek yani?.. Eboue’nin gevşekliği, Semih’in dengesizliği, Dany’nin gereksiz özgüven gösterisi sorgulanırsa, yenilen gollerin izahı yolunda ilk adım atılabilir...
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34
- Mourinho öğretiyor 24 Ekim 2024 03:33
- Milli takım kazandı çünkü... 17 Ekim 2024 04:04
- Hapishaneden milli takıma 10 Ekim 2024 04:45
- Ne kadar rezil olursak... 03 Ekim 2024 04:28
- Oyunu geriden kurma saplantısı 26 Eylül 2024 03:26