26 Ekim 2012

Kitapsız muhafazakarlık ve İslam ahlakı

Herkesin kitaba inanmak gibi bir zorunluluğu olamaz elbette.  Ama kendini “müslüman” olarak tanımlayan herkesin kitaba uygun davranma, kitabın koyduğu sınırlara uygun konuşma gibi bir sorumluluğu olduğu da unutulmamalıdır.
Ben “ahlak” kelimesinin her türlü sıfattan bağımsız olarak da büyük bir anlam ifade ettiğine inananlardanım. “ Ahlak” kelimesinin bütün soyutluğuna rağmen hiç de muğlak olmayan, gayet net asgari sınırlara sahip olduğunu düşünüyorum.
İnsan olmadan “Müslüman” ya da başka bir inanç sahibi olunamayacağı genellemesinden hareketle, ahlak olmadan hiçbir toplumsal kural geliştirilemeyeceği  iddiası bazılarına abartılı gelebilir. Ahlak zabıtalığı hatta ahlak istismarının cirit attığı bir ortamda bu kaygının gittikçe yaygınlaşması hiç de anlaşılmaz bir durum değildir.
Hukuk, bir yönü ile müeyyideye kavuşmuş ahlak kurallarından oluşmakta ise bu hukukun sınırlarını zorlamamak siyasetçinin özen göstermesi gereken bir konudur. İktidar ve gücü elinde tutmanın tanıdığı haklar dahil hiçbir gerekçe bu hukuku hafife almayı, yok saymayı  meşrulaştıramaz.
Ahlaklı olmayı bireysel dindarlığa indirgeyen “kaba softa ham yobaz” algı, kitapsız muhafazakarlığın Türkiye versiyonudur.  
Başkasının inanç ve değerlerini aşağılama hakkını kendinde görebilen bir ahlakın, kitabı ya da İslam’ı kendine dayanak yaparak gücüne güç katması, bir süre sonra İslam ve kitap karşıtlığını da kaçınılmaz olarak beraberinde getirecektir.
Başbakan Erdoğan’ın “Zerdüştlük” ya da “Ezidilik” hatta “Alevilik” algısı da böyle bir kitapsız muhafazakarlık algısının yansımasıdır. İş lafa geldiğinde dinsel milliyetçiliğe, etnik milliyetçiliğe karşı çıkıp birilerinin “cibilliyetini”, “inancını” polemik konusu yapma hakkını kendinde görmenin tek izahı olabilir.
Etnik milliyetçilik Kürtler tarafından yapılınca kötü, başkaları tarafından yapılınca doğal, dinsel milliyetçilik başkaları tarafından yapılınca kabul edilemez ama Sünnilik algısı referans alınarak yapıldığında meşru görülebiliyorsa ortada bir “kitap” sorunu var demektir.
Ya bu “çifte standartçı ahlak” anlayışına  sahip olanların kitabı okumasında bir sorun vardır ya da kendilerinin bağlı olduğunu iddia ettikleri kitapta.
Milli Gazete’nin  logosuna yazarak sloganlaştırdığı, Merhum Erbakan’ın da neredeyse her mitingde siyasi hasımlarını eleştirmek için kullandığı “Hak geldi batıl zail oldu” ayeti, sakat kitap okuma alışkanlığının tipik bir örneğidir. Sadece kendini doğru yolda görüp başkalarını sapık ya da batıl inanç sahibi görme hastalığı, Türkiye muhafazakarlığının “ifade özgürlüğü” anlayışının sınırlarını da belirlemektedir.
Geleneksel olarak camilerde her yatsı namazından sonra okunan ve halk arasında “amenerresulu”  diye ifade edilen Kur’an’ın en uzun suresi Bakara’nın son ayetleri “ önceden  indirilenlere inanmayı” , mümin yani  gerçek bir inanmış kişi olmanın şartı olarak sayar.
Bakara, içindeki putu öldüremeyenlerin buzağı “kurban” ederek  eğitilmeye çalışılmasına örnek olarak hikayeleştirilmiş bir tarih dersidir. Bunu içine sindiremeyen, dosdoğru anlamak ve kabullenmek istemeyen, gereğini yapmamak için mazeret üreten  kavimlerin sonunun “helak” olduğunu Kurban Bayramı vesilesi ile hatırlatmak istedim.
Başbakan sadece ulusal üstü hukuk ve evrensel insan hakları değerleri açısından değil, inandığını iddia ettiği kitap ve teslim olması gereken ahlak kuralları açısından da “nefret” söyleminde ısrar ediyor ve insanlık vicdanında “nefret suçu” işliyor.
 Benim “demokrasi” algım “İçimizdeki beyinsizler  yüzünden” helak  olmaya rıza göstermeyi kapsamıyor. Yazılarım üzerinden polemik yürütmeyi  sevenlere peşinen ifade edeyim.

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Ülkede 10 milyon kişi 25 bin liranın altında, açlık sınırı civarında bir ücretle çalışıyor.

65 yaş üstü nüfusun yüzde 13’ü geçinebilmek için, inşaat gibi ağır işler de dahil, çalışıyor.

Aile Bakanlığı verilerine göre 3 milyon 690 bin aile sosyal yardımla geçiniyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
MEB’in tarikatlardan sonra Ülkü Ocaklarıyla protokol imzalamasının ardından Ülkü Ocaklarının okullarda düzenlediği etkinliklerin propaganda ve eleman kazanmaya dönüştüğü iddiaları gündeme geldi

Evrensel'i Takip Et