28 Ekim 2012 10:53

89.yılındaki Cumhuriyet

89.yılındaki Cumhuriyet

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP Hükümeti, “ulusal bayram” kutlamalarını da bir kaosa döndürmeyi başardı.
19 Mayıs kutlamalarıyla başlayan, stadyum törenleri yerine “halk katılımlı yerel kutlamalar” yapılacağı söylenerek başlatılan tartışmalar, Cumhuriyet Bayramı’nda da “ulusalcı” çevrelerin “Cumhuriyeti biz kutlarız” iddiasıyla (*) sürdü.
Bir yandan bakıldığında bayramların halk katılımıyla kutlanmasından doğal bir şey olmaz. Hele de resmi kutlamaların artık kutlayanlar tarafından da anlamsızlaştığının kabul edildiği koşullarda “Bayramları halk kutlayacak” diyerek ortaya çıkmak, askeri törenler ve protokol kutlamalarına karış çıkmak, kutlayacakların niyetlerinden bağımsız olarak, bir haklılık zemini bulmaktadır.
Ancak AKP ve ulusalcılar bakımından ortada olan “resmiyetten kurtulma”, “kutlamaların halk tarafından ve halkın kendi üslubunca yapılması” değil.
Burada çekişme, AKP’nin sistemi kendince “yenileme” sürecinde bayramları da kendi statükosunun bir aracına dönüştürmek, onun ihtiyaçlarına göre biçimlendirmektir.
Ulusalcılar da çöken eski statükonun resmi kutlamalarının ellerinden kaydığını gördüklerinden “Cumhuriyet Bayramını halk kutlayacak” diyerek, kendi kutlamalarını halk kutlaması olarak gösterip “ulusal bayramları” kendi rant alanı olarak görmeye devam istiyorlar. (Burada CHP’nin durumu ayrı bir tartışma konusudur) Çatışma bu iki rant grubu arasındadır. Yoksa bu iki tarafın; ne cumhuriyetin daha halkçı, daha demokratik bir biçimde kutlanması, ne cumhuriyet değerlerini Türkiye’nin demokratikleşmesi istemleriyle uyuşması için bir girişim, ne de cumhuriyetle özgürlüklerin genişletilmesi ve demokratik hakların geliştirilmesi arasında bir bağlantı kurma vardır.
Şunu biliyoruz ki, AKP Hükümeti’nin çekirdeğini oluşturan “milli görüşçüler” oldum olası cumhuriyetten, onun değerlerinden hoşlanmaz. Elbette bugün artık dedeleri gibi “yeniden hilafeti getirelim” diye bir talepleri yoktur. Ancak cumhuriyeti de Mehmet Akif’ten başlatıp Celal Bayar’la, İskilipli Atıf Hoca’yla bitirdikleri bir “piyasacı-muhafazakar-milliyetçi cumhuriyet” olarak anlamaktadırlar. Ve laisizm, askeri gösteriler gibi Kemalist söylem ve biçimlerden de giderek uzaklaşmak istemektedirler.
Tıpkı “ulusalcı çevrelerin”, cumhuriyet mitingleri kalıntısı grupların Türk Bayrağı simgesi arkasında, kendi amaçlarını cumhuriyetin, dolayısıyla tüm Türkiye halkının amacıymış gibi göstermeyi bir strateji haline getirmeleri, eski statükonun cumhuriyetini ebedi ve ezeli bir düzen olarak göstermek istemeleri gibi.
Bugün oluşan ve meydanlarda da pratik yansımasını göreceğimiz bu tablo bile göstermektedir ki, 89. yılında Cumhuriyet, ülkenin büyük sorunları karşısında çözümsüzlük ve açmazlarla karşı karşıyadır. Bu açmaz ve çözümsüzlükleri kendisine dayanak eden AKP ve arkasındaki güçler, cumhuriyeti “piyasacı-muhafazakar-milliyetçi bir cumhuriyet” olarak “yenilemek” için hızlı adımlar atmaktadır. Eski statükonun sahipleri ise sanki çok matahmış gibi “eskisinde” ısrar etmektedir. Ancak cumhuriyetin gerçekten yenilenmesi için (Aydın Çubukçu’nun dün Pazar ekimizde çıkan yazısı bu açıdan öğreticidir) demokrasinin geliştirilmesi, Türk, Kürt her milliyetten, Alevi, Sünni her inançtan halkın barış ve kardeşlik içinde, özgürce bir arada yaşamasının, “gönüllü birliğin” başarıldığı, işçi sınıfı emekçilerin örgütlenme özgürlüğünün önündeki engellerin kalktığı, bölgedeki halkların bağımsızlık ve demokratikleşme yolundaki atılımlarına destek olan, komşularıyla barış içinde, gerçekten demokratik ve antiemperyalist bir cumhuriyet olmasıyla olanaklıdır.
Yoksa kayıkçı kavgaları, sanki gerçek mücadelelermiş gibi toplumumuzun bilincini saptırmaya devam edecektir.

(*) Sonuçta biz amaçlarını beğenmesek de bayramı kutlamak herkesin hakkıdır. AKP Hükümeti, “Aşırı gruplar olay çıkaracak” diyerek kutlama yapmak isteyen kesimleri engellemek istemesi, kontra bir zihniyetin ifadesidir. AKP’nin sistemle ne ölçüde bütünleştiğini gösteren bir tutumdur ve kabul edilemezdir.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa