Ankara'da bir müzikal
Fotoğraf: Envato
Ankara Devlet Tiyatrosu, ilk kadın yazarlarımızdan Suat Derviş’in (Hatice Saadet Baraner) romanından uyarlanan Fosforlu Cevriye adlı müzikali 2008 yılından bu yana sahnelemeye devam ediyor. Değerli sanat kadını, deneyimli oyuncu, Gülriz Sururi’nin sahneye uyarladığı ve yönettiği müzikalde 1940’ların İstanbul’unda Galata ve Pera’ya nostaljik bir yolculuk yapılıyor. Ankara sahnelerinde beşinci yılında da kapalı gişe oynayan müzikalin şarkı sözleri Gülriz Suriri’ye besteleri ise Atilla Özdemiroğlu’ya ait. Özdemiroğlu bestelediği müziklerle 2008-2009 Sanat Kurumu En İyi Sahne Müziği Ödülü alarak başarısını ve kalitesini bir kez daha tescillemiş.
Döner sahnede yorumlanan oyunun dekor tasarımı Hakan Dündar’a, kostümler Fatma Görgü’ye, ışık yorumu ise Yakup Çartık tarafından gerçekleştirilmiş. Kalabalık bir kadro ile sahnelenen müzikalin dans düzeni Özden Aktürk’ün koreografik yorumu ile metne uyarlanmış. Özden Aktürk bu çalışması ile 2008-2009 tiyatro sezonunda Sanat Kurumu En İyi Hareket Tasarımı ve Dans Düzeni Ödülü almış. Sahne müziğinin önemli isimlerinden Kemal Gününç’ün müzik direktörlüğünü yaptığı müzikalde Gününç aynı zamanda sahnede oluşturulan on iki kişilik orkestranın şefliğini de üstleniyor.
Fosforlu Cevriye, köprü altlarında yaşamış ve sokaklarda büyümüş bir genç kızın yaşadığı olaylardan oluşmuyor sadece. Müzikalde dönemin toplumsal özellikleri bir yaşantı parçası olarak seyircinin karşısına çıkarılıyor. Kaç yaşında olduğu bile belirsiz olan Cevriye yaşamı ile kimi zaman hüzünlü, kimi zaman komik, kimi zaman da yaşadığı yoğun aşk duygusu ile imrenilen bir örnek kadın fotografı ile çıkıyor yaşamın dehlizlerinden. Başlangıçta yaşının, yaşadığı zamanında ve içinde bulunduğu çalkantılı dönemin ayrımında olmayan Cevriye sahilde tanıştığı gizemli şahsiyet sayesinde hayatın, insan ilişkilerinin ve aşkın büyülü tılsımını tanıyor ve yaşamı bir anda değişiyor. Cevriye bu değişimi yaşarken mahkemeye düşüyor, ceza alı-yor, mapus yatıyor, sürgüne gönderiliyor ama gerçek aşkı yakaladığı inancı ile yoğun duygularla bağlı olduğu aşkından taviz vermiyor ve bu yolda cesurca kendini feda ediyor.
Fosforlu Cevriye’nin Yazarı Suat Derviş Hanım, yaşamı, mücadelesi ve yazdıkları ile ilk feminist kadın yazar olarak adlandırılır. Bu tanımlama daha ziyade Fosforlu Cevriye ilgili olsa gerek. Fosforlu Cevriye de yazar sadece kadının içinde bulunduğu durumu değil aynı zamanda erkeklerin acımasız dünyalarına da bir prizma tutar.
Derviş’in bu nesnel yaklaşımını kendi kadınlık ve yaşam deneyimi ile buluşturarak ramp ışıklarına taşıyan Gülriz Sururi, sahneleme yorumunda Cevriye’nin hüzünlü değişimini bir ibret oyunu olarak sahneye getiriyor. Açık biçim bir üslupla yorumlanan Cevriye’nin öyküsünde dönemin toplumsal değerleri, çok kültürlü hayatın renkliliği, dönemin eğlence biçimi, kışkırtılmış cinselliği görsel bir şölen olarak kurgulanarak samimi ve içten bir yansılama ile seyirci ile buluşturuluyor. Müzikalde anlatımın bütün unsurları başta oyuncular olmak üzere dekor, kostüm, müzik ve sahne düzeni tamamlanmış bir uyumla hüzünlü bir hayat hikayesinin baştan sona anlatımının önemli yaratımları olarak seyircinin beğenisine sunuluyor.
Fosforlu’da öykünün anlatımında oyuncuların samimi, içten ve abartısız oyunculuğu göz dolduruyor. Fosforlu’yu yorumlayan Feray Darıcı, Barba’nın Meyhanesi’nde Ergin Özsayın, Sümbül Dudu’da (Sanat Kurumu En İyi Kadın Oyuncu Ödüllü) Nermin Uğur, sokak fahişelerinde Kader İlhan ve İclal Karaduman, Solcu Delikanlı’da Uğur Çavuşoğlu içten, doğal ve özenli oyunculukları ile Cevriye’nin öyküsüne canlılık katıyorlar. Oyunda görev alan diğer oyuncuların emek ve katkıları göz ardı edildiği düşünülmesin, sayfa sınırı söz konusu olduğu için daha detaylı eleştiri ve incelemeyi hak eden Fosforlu Cevriye’nin sahne yorumu ve oynanış özelliğine dair ayrıntılı bir çalışmayı umarım oyunu ikinci izleyişimde yazarım.
Son söz olarak Devlet Tiyatrosu yöneticilerine bir önerimiz var, Fosforlu Cevriye kaliteli bir müzikal olarak mutlaka İstanbul’a taşınmalı ve kendi toprağında yaşanmış bir öykü olarak şehrin seyircisi ile buluşmalı. Siyasal iktidarın ve tiyatro ile husumet yaşayan kimi çevrelerin inadına bu oyun İstanbul seyircisi ile buluşmalı ve Devlet Tiyatrosunun gücü ve repertuvar kalitesi gösterilmeli.
- Bir üslup, bir tavır: Ferhan Şensoy 02 Eylül 2021 00:09
- Osman Kavala 26 Temmuz 2020 00:06
- Sanatçıların işsizliği 18 Temmuz 2020 22:59
- Rıfat Ilgaz ile Asım Bezirci; iki koca çınar 04 Temmuz 2020 23:54
- Bir Güney Cihangir Hikayesi; Der Flamingo 20 Haziran 2020 23:33
- Karanlık Hikâye 07 Haziran 2020 00:05
- Kanayan coğrafyanın imgesi 10 Mayıs 2020 00:01
- Hayatı karşılayan şiirler 12 Nisan 2020 00:02
- Ferhan Şensoy’dan Gecedeste 29 Mart 2020 00:15
- Sağanak adımlarla düşlere, ütopyaya 14 Mart 2020 20:52
- Ağaçlar ayakta ölür 07 Mart 2020 22:00
- Muzaffer İlhan Erdost’a saygı 29 Şubat 2020 23:38