Kürdolojide adres değişikliği
Adı dahi unutulan AKP açılımının önemli ayaklarından biri Kürdoloji Enstitülerinin açılmasıydı. İktidarın Kürt kelimesini ağzına dahi almak istememesi nedeniyle bu konudaki ilk başvuru girişiminin sahibi olan Mardin Artuklu Üniversitesinin talebine “Yaşayan Diller Enstitüsü” açılması yönünde kararla cevap verilmişti. Aslında AKP iktidarının hedefi bu konuda, toplumda yükselen talep ve eleştirileri tamponlamaktı. Kürt meselesinde, Türk devletinin geleneksel refleksi daima mümkünse Kürtlere hiçbir hak vermemek, eğer vermek zorunda kalınırsa da en azını ve içini boşaltarak vermek şeklinde olmuştur.
Kürtçe eğitim, anadilde eğitim konularında yükselen toplumsal talepler nihayet devlet katında karşılık yaratıyordu. Ancak devlet bu talebi karşılarken yine bir taşla iki kuş vurmak istiyordu. Devletin uzun yıllardan beri sürdürdüğü Kürtler ve Zazaları ayrı birer millet, Kurmanci ve Zazacayı da ayrı diller olarak gösterme çabası ve istemi nedeniyle, bu konudaki çalışmalara ayrı üniversiteler görevlendirildi. Böylece sanki ayrı dillere özgürlük tanınacakmış gibi bir izlenim yaratılarak asıl muradı olan Kürtleri bölme hamlesi yapıldı. Zazaca konusu Bingöl Üniversitesine devredilirken, Kurmanci konusu ise Mardin Artuklu Üniversitesine verildi. Tüm eksikliklerine rağmen özellikle Prof. Dr. Kadri Yıldırım Hoca ve ekibinin büyük emekleriyle hem Kürtçe hem Zazaca konusunda alkışlanacak çalışmalara imza atıldı. Kürtçenin seçmeli ders olarak okutulması (ki bu garabet belki ayrı bir yazı konusudur) kararı ardından Eğitim Bakanlığına kısa bir süre içerisinde hem Kurmanci hem de Zazaca ders kitabını hazırlayıp bakanlığa teslim ettiler. Yine kısa süre içerisinde bu alanda yüzlerce eğitimci yetiştirdiler.
Ancak Mardin Artuklu Üniversitesi Kürdoloji ekibi bu konuda çalışma yapan diğer Kürt aydınları gibi Kurmanci ve Zaza’canın ayrı diller olduğu konusunda iktidarla aynı fikirde değildi. Akademik çalışmalarını hem Kurmanci hem de Zazaca konusunda yaparken, bunları ayrı diller olarak değerlendirmiyordu. İşte ne olduysa bundan sonra oldu. İktidarın tüm şimşeklerini üzerine çekti. Bu üniversitenin Kürtçe Dersi Tezsiz Yüksek Lisans Programı’na toplam alacağı 500 adayın sayısı keyfi olarak 250 kişiye indirilirken, pedagojik formasyonu olmayan 234 adaya pedagojik formasyon verme izni de verilmedi. Halbu ki bu konudaki ülkenin eksikliği biliniyor. Ayrıca programı yürütecek üniversite bu yükün altından kalkacağım diyorsa siyasi iktidarın, dolayısıyla YÖK’ün yapacağı iş bu konuda olanak yaratmak, yardımcı olmak olmalıdır. Oysa, YÖK sudan bahanelerle talepleri reddetmiştir. Bu durum Mardin Artuklu Üniversitesinin bu anlamda haklı olarak edindiği karizmasını deyim yerindeyse çizmiştir. Bunun üzerine söz konusu üniversite taleplerinin karşılanmaması halinde iktidara süreçten çekileceğini bildirdi. Maalesef sivil toplum da bu konuda üniversiteye yeterli desteği sunamadı.
İktidarın tavrı, zaten çalışmalarında kendisiyle örtüşen bir program ve düşünceye sahip olmadığını düşündüğü Mardin Artuklu Üniversitesi Kürdoloji ekibinin bu çalışmalarında vazgeçeceğinin izlenimini vermektedir. Yani iktidarın Kürdolojide adres değişikliğine gideceğinin işaretleri alınıyor. Yeni adresin yıllarca toplumda neden bu konuda sorumluluk verilmiyor ya da sorumluluk almıyor eleştirilerine maruz kalan Dicle Üniversitesi olacağı anlaşılıyor. YÖK 2012-2013 eğitim öğretim yılında Dicle Üniversitesine 150 adet Kurmanci ve Zazaki alanlarında Tezsiz Yüksek Lisans kontenjanı ayırmıştır. Ancak Dicle Üniversitesinde bu alanda görev verilen ekipten hiçbir akademik personelin bu konuda tek çalışması bulunmamaktadır. Bu alanda yetişmiş olan akademisyenler maalesef zamanında hak ettikleri özlük haklarını alamadıkları için Dicle Üniversitesinden Mardin Artuklu Üniversitesine gitmek zorunda bırakılmışlardı.
Anlaşılmaktadır ki, iktidar aslında Kürtçe eğitim alacak, geleceğin eğitimcilerinin hangi koşullarda nasıl bir eğitim alacaklarıyla çok ilgili değildir. Asıl bu tavrıyla vermek istediği mesaj; bunu ben vermek zorunda kaldım. Ama verir iken kimin nasıl verdiğinden ziyade benim Kürtlerle ilgili politikama hizmet edecek şekilde vereceksiniz. Bu anlamda özgün, işin gereği işleyişi ortaya koyacak bir üniversiteden ziyade iktidarın emirlerini bekleyen üniversitelerin Kürdolojinin yeni adresleri olacağı anlaşılmaktadır. Ancak toplumun beklentisi yeni bir adres değişikliğinden ziyade bu işin layıkıyla yapıldığı adresler ve yıllarca yok sayılan, gelişmesi engellenen bu dilin önündeki tüm engellerin artık kaldırılması, pazarda yaşam bularak kamuda kullanımının önünün açılmasıdır.
Evrensel'i Takip Et