2013 bütçesi üzerine-2
10 yıllık AKP iktidarı döneminde hazırlanan bütün bütçeler kopyala-yapıştır yöntemiyle, ilgili yıl için öngörülen rakamsal hedeflerde değişiklik yapılarak hazırlanıyor.
Devletin gelir ve giderleri ile bunların hangi kurumlar arasında nasıl dağıtıldığını gösteren bütçe kanunu tasarıları, sanıldığı gibi bir yıllık değil, 3 yıllık hazırlanıyor. 2013 bütçe kanun tasarısında sadece 2013’ün değil, 2014 ve 2015 yıllarının bütçe kalemleri de tahmini olarak belirlenmiş durumda.
Bütçeler hazırlanırken hükümet programına, orta vadeli programa ve hükümetin diğer hedef ve programlarına paralel bir şekilde hazırlanmasına dikkat ediliyor. Bütçe hedeflerinde bir sapma meydana geldiğinde, en bildik yöntem olan vergi artışları ve zamlar devreye sokularak, iktidarın beceriksizliğinin faturası hep emekçilerin, yoksul halkın sırtına yıkılıyor.
Bugüne kadar AKP tarafından yapılan bütün bütçeler, “eğitime ve sağlığa en çok pay ayıran bütçe” gibi söylemler eşliğinde sunuldu. Eğitime ve sağlığa ayrılan payların nerelere harcandığına bakıldığında, bütün bu söylemlerin büyük bir kandırmaca olduğu çok net bir şekilde görülüyor.
AKP’nin yıllardır bütçeden en çok payı ayırmakla övündüğü Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bütçesi 2013 yılı için 47 milyar 500 milyon TL olarak tahmin edilmiş. Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan sonra en fazla pay eğitime ayrılmış gibi görünse de, bu paraların nereye harcandığına baktığınızda işin rengi birden bire değişiyor.
MEB bütçesinin büyük bölümü personel giderleri (yüzde 69) ve sosyal güvenlik devlet primi giderlerine (yüzde 11) gidiyor. Eğitim bütçesi içinde asıl bakılması gereken mal ve hizmet alım giderlerinin oranı ise sadece yüzde 8. MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan payın sadece yüzde 6 olduğu düşünüldüğünde, “Bütçeden en çok payı eğitime ayırdık” diyenlerin ipliği pazara çıkıyor.
2013 eğitim bütçesinde geçen yıla göre yüzde 20’nin üzerinde artış yapılması kimseyi şaşırtmasın. Bu artış oranı, eğitimde 4+4+4 sistemine geçiş nedeniyle gerekli olan harcamaların yanında hiçbir şey ifade etmiyor. Eğitimde 4+4+4 dayatmasının 4 yıllık maliyetinin 40 milyar TL olduğu düşünüldüğünde, bu rakamın büyük bölümünün yine halkın sırtına yıkılacağını söylemek mümkün.
Eğitimde durum böyleyken, 2013 bütçesinin en dikkat çekici yönü Sağlık Bakanlığı bütçesinde görülüyor. Sağlık Bakanlığı bütçesi geçen yıla göre yüzde 85 azaltılarak 2 milyar 500 milyon TL’ye gerilemiş. Sağlıkta Dönüşüm Programının somut bir sonucu olarak, daha önce Sağlık Bakanlığı’na ayrılan bütçe payının büyük bölümü Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu (8 milyar TL) ve Türkiye Halk Sağlığı Kurumu (6 milyar TL) arasında paylaştırılmış durumda.
Sağlıkta dönüşüm sürecinde bugüne kadar oluşan maliyetin önemli bir bölümü kamu tarafından üstlenildi. Bu şekilde sağlıkta yaşanan büyük yıkımın geniş halk kesimleri tarafından görülmesi engellenebildi. Ancak 2013 sağlık bütçesi ile sağlıkta dönüşümün acı faturasının geçmişle kıyaslanmayacak kadar belirgin bir şekilde halkın sırtına yıkılması kaçınılmaz görünüyor.
2013 bütçesine gerek eğitim, gerekse sağlık bütçeleri açısından baktığımızda tek bir ortak nokta karşımıza çıkıyor. Bu alanlardaki harcamalarının büyük bölümü artık devlet bütçesinden değil, doğrudan halkın cebinden yapılacak.
Bugüne kadar eğitimde ve sağlıkta yaşanan köklü dönüşümlerin sonuçlarını başarılı bir şekilde gizleyebilen AKP için reklamların sonuna gelindi. İktidarın yalanları ile yaşamın gerçekleri arasındaki çelişkiler, 2013 bütçesi üzerinden daha da derinleşerek sürecek gibi görünüyor.
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!
Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.
Evrensel'i Takip Et