01 Kasım 2012 01:52

'Halk ne diyorsa tersi' çizgisi

'Halk ne diyorsa tersi' çizgisi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ünlü İspanya Diktatörü Franco’nun yönetim zihniyetini gösteren ve otoriterleşen her hükümete ve diktatöre de pek yakışan “Madem halkın çoğunluğu gol diyor, öyleyse değildir” diye biten fıkra AKP ve Başbakan Erdoğan’ın ve partisinin son aylarda giderek sıklaşan icraatları karşısında her gün daha çok akla geliyor.
“Mademki halk bize daha çok oy veriyor o zaman bizim isteğimiz de halkın isteğidir” gibi demagojik bir gerekçeye dayanarak partisini ve kendisini halkın iradesi olarak gösteren Erdoğan ve hükümeti giderek daha çok “halk ne diyorsa tersini yapan bir hükümet” olarak boy gösteriyor.
Sadece son günlerde bile Erdoğan ve hükümeti, toplumsal yaşamın hayati konularında bunu açıkça ortaya koydu.
Açlık grevleri karşısında onca insanın hayatının tehlikeye girmesini önlemek ellerindeyken Başbakan bundan PKK ve BDP’ye hakaretle karışık eleştiriler yöneltmeyi, açlık grevcilerini aileleriyle karşı karşıya getirmeyi çıkardı. Dahası Başbakan, açlık grevcilerini “yiyor içiyorlar” diye, hayati fonksiyonlarının devamı için aldıkları su ve vitamini de bırakmaya teşvik eden bir tutum aldı.
Ve Diyarbakır’dan İstanbul’a Mersin-Adana’dan Van’a açlık grevcilerinin taleplerinin yerine getirilmesi için her sınıftan milyonlarca insanın bölgesel bir tür genel grev ve direniş tutumu almasını görmezden gelen hükümet ve AKP önde gelenleri, bunca insanı korkudan eylem yaptığını söyleyecek kadar akıl ve vicdandan uzak bir halka sırtını dönmüşlük mevzisinde oldukların gösterdiler. Bunca geniş bir halk eyleminden sonra bile Başbakan; açlık grevcileriyle BDP yöneticileri ve ailelerin, açlık grevcileriyle aileleri karşı karşıya getirme, amaçlı çağrılar yaptı.
Tıpkı Franco’nun “Madem ki halkın  çoğunluğu gol diyor o zaman değildir” demesi gibi Erdoğan da ”Maden halkın basın, kitle örgütlerinin çoğu açılık grevcilerin taleplerini kabul etmemizi istiyor o zaman kabul etmiyoruz” diyor.
Tıpkı 29 Ekim Günü Ankara’da Cumhuriyet bayramını kutlamak isteyenlere saldırması,
Tıpkı Davutoğlu-Erdoğan hükümetinin, kendi seçmenlerinin bile yüzde 70’nin karşı olduğu Suriye politikasında ısrar etmesi,
Tıpkı bütün dünyadan gelen basın özgürlüğü ve demokratikleşme şikayetlerine karşın “ileri demokrasi yolunda ilerliyoruz” yolunda ısrarlarını sürdürmesi,
Tıpkı Özel Yetkili Mahkemeler ve onların uygulamalarının “demokratik” olduğunda ısrar, ... gibi...
Hükümet gerdikçe ve toplumsal hareketi sıktıkça, ”sıktıkça gevşeyen yalama cıvata yasası” nda hükmünü icra etmeye devam ediyor.
Başbakanın halk çoğunluğu ne diyorsa tersini yapmaktaki ısrarını “değerlendiren” cumhurbaşkanı Gül’ün de alttan alta kendi hükmünü göstererek, “Cumhuriyet kutlamalarının önündeki polis barikatlarını kaldırtan adam” olarak gündeme gelmesi, açlık grevleri ve Kürt sorunu gibi belirleyici hükümet ve Erdoğan’ın aksine ılımlı bir yaklaşım gösteren dikkat çekici bir tutum alması, Erdoğan’ın zaten taşmaya hazır “bardağını taşırmış” görünüyor. Ve Başbakan önceki gün basının ve dünyanın önünde Cumhurbaşkanının bu tür müdahalelerinden rahatsızlığını açıkça dile getirmekle de kalmadı, “Haddini bilmeyenini de haddini bildiririz” anlamına gelen ifadeler kullanmaktan geri durmadı. Gül’ün dünkü yanıtı ise “zirvede bir restleşme”nin başladığının işareti oldu.  
Halka, halkın isteklerine ülkenin çıkarlarına karşı bu türden bir “sert duruş” ve “çözümsüzlük”le sorunları büyüterek siyasi rant sağlama tutumunun, Hükümet ve AKP için “Keskin sirkenin küpüne zarar vermeye” başladı aşamaya geldiğini göstermektedir. Çünkü Türkiye gibi bir ülke, bu kadar “Kör gözüm parmağına” gerçekler karşısında “Ben ne diyorsam gerçek odur”da ısrar edemez. Ederse de her şeyi bir arada tutan cıvata yalama olur, muhalefet radikalleşir, sosyal sınıflar taleplerinde daha ısrarcı olmaya, dün yanında görünenler karşısında yer almaya başlar, kendi saflarındaki ve içindeki çatlaklar derinleşip büyür yarılmaya dönüşür!
Bütün işaretler AKP Hükümetinin böyle bir döneme girdiğine işaret etmektedir. AKP’deki telaş da Erdoğan’ın kendisini Çankaya’ya atmak için gemileri yakamaya hazır olması nedeniyle son istasyonda olduklarını fark etmeye başlamalarıdır.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa