01 Kasım 2012 13:11

Her şeye karşın gülümseyebilmek

Her şeye karşın gülümseyebilmek

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Futbolu o kadar ciddiye alıyoruz ki, gülen yüz ifadelerine tahammül edemiyoruz. Tahammül etmek bir yana, böylesi ifadelerin altında kötü niyetler, sinsi anlamlar arıyoruz. “Gülmek, gayriciddilik göstergesidir” şeklindeki algının toplumumuzda yaygın olduğu zaten biliniyor.

Macaristan yenilgisinin ardından kendisine sorulan bir soruya gülerek karşılık veren Milli Takımlar Teknik Direktörü Abdullah Avcı’nın bu ifadesi, spor medyasının sivri zekalı kesimlerince “Milletle dalga geçmek” şeklinde yorumlanmıştı. Tabii o gülümseme anının fotoğrafı da mümkün olan en büyük haliyle sayfalarda yer aldı. Milli takım 2 kritik maçtan toplam 1 puan alınca teknik direktöre “sallamak” için gereken koşullar oluşmuştu. Başarısız gidişatın baş sorumlusu konumundaki Abdullah Avcı’ya, ‘millet kan ağlarken sırıtabilen ve milletin acısını hafife alan teknik direktör’ yaftası yapıştırma fırsatı kaçırılır mıydı?.. Neredeyse Avcı’yı “vatan haini” ilan edeceklerdi. Neyse ki -en azından şimdilik- işi o noktaya kadar götürmediler.

Aslında, milliyetçi hezeyan içinde çırpınan, “vatan, millet, sakarya”cı medyanın gözünde milli yenilgi sonrasında gülerek konuşmak, “vatan hainliğiyle” suçlanmak için yeterli bir sebepti ama anlaşılan Avcı’ya tanıdıkları kredi henüz tükenmemişti!..
Teknik direktör dediğin kaybedilen maçın ardından, -hele ki bu bir milli maçsa- karalar bağlamalı, ekran karşısında üzgün ve acılı bir ifade takınmalıydı. Gerçi medya, Romanya beraberliğinin ardından Macaristan karşısında alınacak bir yenilgi sonrasında Abdullah Avcı’ya belden aşağı vurmayı zaten kafasına koymuştu. Bu nedenle üzgün bir surat ifadesi görseler bu kez de, “Puan kaybedilen iki maçın ardından bir teknik direktör bu denli yıkılır mı?.. Teknik direktörlerinin bu halini gören oyuncularda moral, inanç, güven ve umut kalır mı?​” gibisinden derin(!) ruhsal analizlere girişerek Avcı’ya yüklenebilirlerdi.
Abdullah Avcı elbette eleştiriden muaf değil ve de elbette Avcı’nın oyuncu tercihleri, oyun kurgusu, taktik anlayışı, oyuna müdahalesi, futbolcularla arasındaki ilişki ve iletişim biçimi eleştirilebilir. Ama eleştiri ile belden aşağıya vurmayı karıştırmamak gerekir. Teknik anlamda bir şeyler söyleyebilecek bilgi, birikim ve donanımdan yoksun ilkel kafaların gülümseme fotoğrafı üzerinden ortaya koyduğu zırvalara eleştiri denebilir mi?..

Antalyaspor’un Kadıköy’de Fenerbahçe’yi yendiği maçın son dakikalarında bu kez de kırmızı-beyazlı takımın teknik direktörü Mehmet Özdilek’in güldüğü anın fotoğrafına tuhaf anlamlar yüklendi. Antalyspor 3-1 galipti ve maçın son anları oynandığı için galibiyeti garantilemişti. Ciddiyeti asla elden bırakmamaya kararlı(!) görünen medyaya göre böyle bir anda gülümsemenin, rakiple dalga geçmek dışında bir anlamı olamazdı...

Hiçbir teknik adam rakibini küçümsemek, aşağılamak ya da rakibiyle dalga geçmek adına saha kenarında gülümsemez. Ama atılan bir gol ya da alınan bir galibiyetten duyduğu mutlulukla gülümseyebilir. Özellikle de, kendi sahasında 47 maçtır yenilmeyen güçlü bir rakip karşısında alınan galibiyet, bir teknik adamı dünyanın en mutlu insanları arasına sokup gülümsemesine yol açabilir.

Hırgürün, küfrün, şiddetin eksik olmadığı, gerilim ve agresifliğin kesintisiz hüküm sürdüğü futbol iklimimizde, asık ya da ifadesiz suratlar görmekten içimiz öyle kararmış, ruhumuz öyle solmuş ki, arada rastladığımız gülümseyen yüzlerden rahatsızlık duyar hale gelmişiz.

Oysa yeşil sahalarda alınan her türlü skordan bağımsız olarak ve de her şeye karşın gülebilen insanlara öyle çok ihtiyacımız var ki...

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa