Fezleke tutmaz hayatlar...
Fotoğraf: Envato
Zozani mesela. Yaylanın adamı. Yaylanın yazarı. Bu mahlası kullandı hep, Musa Anter’in ardından kaleminden dökülen ilk yazısından beridir böyle bu. Hemşehrileri, okurları onu öyle tanıdı, öyle tanıyor. Halkının vekili Adil Kurt. Yayladan, zozandan sesleniyor Türkiye’ye. Ovadaki barış umuduna, barışçıl çözüm umuduna davet ediyor sesini duyurabildiklerini. Kentlerden, dağlardan. O hep yaylada yani. Bir güzel zozani. Budur yani, budur Adil Kurt’a gönderilen fezlekenin esbabı mucibesi.
Aysel Tuğluk mesela. Avukat. Ama arzuhalcisi de kendisi. Halkının arzuhalcisi. Nicedir daha çok halkına döndü yüzünü, bakmıyor pek buraya. Dinletemeyince kendisini, dinletemeyince uyarılarını, önerilerini, dinlemeyi seçti halkının, seçmeninin sesini en geniş meclislerde. Sonra başladı mektuplar yazmaya. Gazete köşelerine, kıymeti kendinden menkul iktidar ideologlarına mektuplar göndermeye. Çantasını tartışanlar, o çantadaki gönderilmemiş mektupları merak etselerdi keşke. Senin fezlekenin kısalığı nasıl bir tezat teşkil eder bu bir asırlık mektuplara. Bu bir asırlık hale. Bu arzı hale.
Ertuğrul Kürkçü sonra. Handiyse kadim bir imge, ama modern bir devrimci de. İlk gençlik yıllarından beri davudi hatibi Türkiye sosyalist hareketinin. Her dem tazelenen bir teorisyen. Makam arabalarının yanından bisikletiyle geçiyor. Ne kadar çetin olsa da yol, enerjisi gençliğinden. Belki de bu yüzden çok sevdi onu çocuklar. Belki de bu yüzden hep genç. Yol çetin, yol uzun, fezleken kesmez. O sürüyor bisikletini.
Esat Canan sonra. CHP paradigmasına sığamayan bir kıdemli demokrat. Yerini şimdi bulmuş gibi. Burada memnun, burada iyi. Üçüncü dönemi bu Meclis’teki. Üçüncü kez hemşehrilerinin seçimi. Fezleken yetmez.
Halil Aksoy. Dobra. Fezleken gibi içten pazarlıklı değildir.
Gültan Kışanak. Behice Boran sonrası soldaki en güzel gri saçlı. Ha, bir de Selma Gürkan şimdi. Amed gençlerinin Gültan Ablası o. Polemiklerinin keskinliği oranında yumuşak şefkati. Özgür basın geleneğinin vekili Meclis’teki. Eşbaşkandır iki dönem. O yaptı açıklamayı o yüzden. Kızdı önce. Sonra güldü geçti o fezlekeye.
Ve Hüsamettin Zenderlioğlu. Onunki de uzun hikaye. Daha lise çağında siyasi görüşleri nedeniyle zorunlu tasdikname ile eğitimine Batı’da, İzmir’de devam etmesine müsaade ediliyor. Okuyor o. Öğretmen oluyor. Ama 12 Eylül darbesi onu öğretmenlikten ihraç ediyor. 1991 yılında HEP’ten milletvekili olarak Meclise giriyor. Bu defa da 1993’te fezleke geliyor. Sonrasında 9,5 yıl hapis. 2008’e kadar siyasi yasaklı. İlk fezlekesi değil bu yani. Tutmaz.
İdris Baluken. Doktor. Yakışıklı doktor. Göğüs hastalıkları uzmanı. Sosyal medyanın şairane isyankarı. Fezlekene güler geçer.
Nazmi Gür. O yıllarda, 1989’da, Van’da İnsan Hakları Derneği’ni kurmuş olması yeter. Ona yetmemişti ama. 2000-2003 arası Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Örgütü’nün yönetim kurulu üyesiydi. Yani böylesi bir sivil mücadele adamını Meclisin lambri ve maroken bürokrasisi ile durdurabileceğini sananların fezlekesine o da gülüp geçecektir herhalde.
Ve Sebahat Tuncel. Sebahat Yoldaş’ı Türkiye sosyalistlerinin. Sosyalistlerle Kürt hareketinin buluşma yerinde mor çiçekleriyle. Cezaevinden omuzlarda taşıdı halkı, seçmenleri onu o Meclise. O da kim mağdur edildiyse, onun sesi oldu o Mecliste. Sokağa da çok yakışıyor, kürsüye de. Fezlekenle uğraşmaz, işi çok onun.
- Barikat, neşe, dans 08 Haziran 2013 07:22
- Konferansın ufkundaki yeni toplum 31 Mayıs 2013 10:35
- Süreç için bir öneri daha 20 Nisan 2013 09:37
- Heimatkrankheit ya da vatan hastalığı 07 Nisan 2013 05:27
- İktidar olarak köşe yazarı 23 Mart 2013 10:48
- Chávez’e bakmanın bir yolu 10 Mart 2013 05:56
- Süreç ve strateji: Bir öneri 23 Şubat 2013 07:43
- Felsefeden gelen cevap 09 Şubat 2013 09:36
- Sağcı ve entelektüel 05 Ocak 2013 12:29
- Böyle geçti bir yıl Türkiye ömürlerinden 29 Aralık 2012 06:12
- Adam ve kızları 22 Aralık 2012 09:00
- Mahremiyet ve gösteri 15 Aralık 2012 07:50