3 Kasım 2012

12 Eylül askeri darbesi cezaevine konulan yüz binlerce kişi için de dışarıda kalanlar için de işkenceydi. Kendi oğlu da idamı istenen bir tutuklu olan şair Gülten Akın’ın  42 Gün adlı kitabında Mamak Cezaevi’nde süren açlık grevini anlatılır. Kitaptaki kısa öyküler, darbe sonrasında cezaevinin en kötü günlerinde içeridekilerin hali kadar dışarıda kalmayı da yansıtır.  Şair Mamak cezaevinde insanca koşullar istedikleri için son çare açlık grevine giden tutuklulardan biri arasında olan oğluna şöyle seslenir: “Ölme oğlum, ölme emi oğlum!”...
Gülten Akın, hapishaneleri:“Tanıyorum sesini demirin/Açılan sürgünün itilen kapının/
Eldeki omuzdakinin/Aman dinlemez sesini” dizeleriyle anlatır. “Kırk iki uzun gün. İnsan onurunun kavgasının en ağır koşullarda verildiği kırk iki gün” sürdü bu direniş. Bugünlerde daha ağırı yaşanıyor.
Bayram öncesinde “çeşitli hapishanelerde sürmekte olan ve kritik aşamaya geldiği belirtilen açlık grevlerinin bayram tatili öncesinde sonlandırılmasına yönelik” bir çağrı yayınladı “Henüz vakit varken, açlık grevleri ölümlere dönüşmeden” başlığını taşıyan çağrıda aralarında çok sayıda akademisyen, gazeteci ve sanatçının da yer aldığı (Adnan Özyalçıner’den Ahmet İsvan’a Ali Nesin’den Aydın Çubukçu’ya Aydın Engin’den Ahmet Telli’ye  Ferhat Tunç’tan Gençay Gürsoy’a, Metin Boran’dan Orhan Alkaya’ya Zeynep Tanbay’dan Mehmet Bekaroğlu’na, Karin Karakaşlı’dan Gülsüm Cengiz’e, Şükrü Erbaş’tan Vedat Türkali’ye, Tevfik Taş’tan Ufuk Uras’a Ayşe Hür’den Sevim Belli’ye, Uygar Gültekin’den Ümit Kıvanç’a)  150 aydın Hükümet’ten bayram öncesinde somut bir adım atmasını talep ediyordu:
 “Türkiye yine bir kâbusun eşiğinde… Binlerce tutuklu açlık grevinde… Bugünleri daha önce yaşadık. On altı yıl önce yaşadık; on iki yıl önce bir kez daha yaşadık. Şimdi bir kez daha böyle bir utancı yaşamak istemiyoruz. Tutuklular, mahkemelerde anadillerinde savunma yapmak istiyorlar. Gerek Başbakan, gerekse değişik hükümet yetkilileri tarafından da dillendirilmiş olan İmralı ile müzakere sürecinin barışla sonuçlanabilmesi için Abdullah Öcalan’ın tecrit koşullarının kaldırılmasını istiyorlar.
Bu taleplerini toplumun gündemine getirmek için yaşamlarını ortaya koyuyorlar. Seçtikleri yöntemi onaylayıp onaylamamamız, karşı karşıya bulunduğumuz insanlık dramını değiştirmiyor. Bizi bekleyen kâbus ortadadır: Hükümet yetkililerinin duyarsızlığı devam ettikçe bini aşkın genç adım adım ölüme yaklaşıyor. Bu kâbusa sessiz kalamayız.”
Annelerin yürekleri ağızlarında.  Gülten Akın gibi anlatırlar sorsak : “Analardık. Oğullarımızın kızlarımızın yattığı cezaevinden görüşlerden çıkardık. Dağılırdık eskiden olsaydı. O açlık günlerinde dağılıp gitmeyi düşünmedik. Birlikte kaldık. Yürüdük yollar boyu. Otobüslere doluşup gittik. Görkemli kapılardaki yetkililere ulaşmaya. Dilekçelerde, dilekçelerde, sayısız pullarda umar aradık.”  
Şimdi elli gün çoktan aşıldı. Bu kez çocuk mahkûmlar da var ölüm oruççuların arasında. “Gündem:Çocuk Derneği” 23 Ekimde bir açıklama yaptı: “Türkiye çapındaki pek çok cezaevinde süren açlık grevleri ne yazık ki 42. gününe geldi dayandı. Yüzlerce yetişkin mahkumun yanı sıra Maltepe Çocuk ve Gençlik Kapalı İnfaz Kurumu’nda bulunan bazı çocukların süresiz açlık grevine başladığını üzülerek öğrendik. Ülke çapındaki cezaevlerinde kaç çocuğun benzer bir eylem içinde olduğu konusunda sağlıklı bir bilgi yok.”
Şakran Cezaevinde açlık grevindeki iki çocuğun tek kişilik odalara alındığı, çocukların baş dönmesi ve burun kanaması belirtilerinin başladığı Tutuklu Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED)’den öğrenilmiş.  Gündem:Çocuk Derneği , “herkesi, açlık grevinde bulunan hiç kimse ama özellikle ve öncelikle hiç bir çocuk kalıcı bir zarar görmeden insan haklarına dayalı çözüme” çağırdı. “ Gündem Çocuk Derneği olarak kamuoyunu konuya duyarlılık göstermeye çağırıyor üzerimize düşen sorumluluğu almaya hazır olduğumuzu ilan ediyoruz”.
Bu bildiriden sonra da  oturmalar yapıldı, daha önceki açlık grevlerinden kalıcı hasarlarla çıkanlar konuştu. Bu yazı yazılırken henüz hiçbir şey belli değil. Tek gerçek şu, açlık grevi yani yaşamını silah olarak kullanma  yöntemini onaylayıp onaylamamamız, karşı karşıya bulunduğumuz insanlık dramını değiştirmiyor.

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et