04 Kasım 2012 11:08

Terörün finansmanına devam

Terörün finansmanına devam

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bu ülkede ‘nereden buldun’ yasası yoktur.
Sermaye kesimine, para babalarına, “senin paranın kaynağı ne, nereden buldun o kadar parayı arkadaş?​” diye sorulmaz.
Mantık şudur: Para olsun da nasıl olursa olsun! Ürkütmemek lazım sermayeyi!
Türkiye’de durum, sermaye kıyak çekmenin ötesine geçmiş durumda. Çünkü Türkiye ekonomisinin, 10 yıllık AKP iktidarı boyunca, yabancı sermaye bağımlılığı iyice arttı. Yabancı sermaye geldikçe büyüyen, gelmediği koşullarda da sıkıntıya giren ekonomik bir yapıyla karşı karşıyayız.
İç tasarruflarla ‘tatminkar’ bir ekonomik büyüme gerçekleştirilemeyince… Haliyle dış tasarruflara (dış kaynak) bağımlılık artıyor.
Bu sıralar atılan şu nara da bağımlılığın en somut göstergesi: “Yaşasın bu hafta kredi derecelendirme Fitch Türkiye’nin notunu yükseltilecek!”
Kredi notunun artırmasıyla Türkiye ekonomisinin daha fazla dış kaynak çekebileceği düşünülüyor.

BAKMAYIN SİZ İHRACAT MASALINA

Bakmayın siz! “İhracatımız artıyor, bağımlılığımız azalıyor” söylemlerine.
Bakmayın ekonomi kurmaylarının şu söylemlerine: “İhracatımızı; ürün çeşitliliğimizi ve ihracat yaptığımız ülkeleri çoğaltarak artırdık. Hem de dünya ekonomisinin durgunluğuna, en büyük pazarımız AB’nin yaşadığı krize rağmen…”
Evet doğrudur. Oransal olarak Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerine yapılan ihracat, son birkaç aydır, Avrupa Birliği(AB)’ne yapılan ihracattan fazla oldu.
Peki, AB’ye ihracat azalınca boşluğu diğer taraflardan doldurmak ne kadar mümkün oldu acaba?
Bu yılın 8 aylık ihracatını iktidar 100 milyar dolar gösteriyor ve geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12 artış var diye övünüyor. Oysa 100 milyar doların ihracat diye gözüken yaklaşık 10 milyar dolarlık bölümü ihracat değil. Altın ihracatı adı altında, alınan enerji karşılığında İran’a yapılan borç ödemesi.
“Olsun! Altın ödemesi dışında da ihracat artışı önemlidir” denebilir. Hemen belirtelim ki
İhracatta bir atımlık barut kullanılmıştır! Bundan sonrasında ihracatı arttırabilmek için atılan her adımda ithalatın da artacağını bilmek gerekir.
Bağımlılığın bir başka boyutu işte: ‘Yoksullaştıran ihracat!’

KARAPARAYA MUHTAÇLIK

İşte bu ortamda Türkiye kara paraya bile ses çıkaramıyor.
Nereden biliyoruz bunu?
Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) açıklamalarından.
FATF, bankaların terör finansmanı ve kara para aklanması için kullanılmasını önlemek amacıyla kurulan uluslararası bir örgüttür.
Türkiye üyesi olmasına rağmen ev ödevlerini yerine getirmiyor.
Şu anda Türkiye’nin Kara Para Komitesi üyeliği askıya alınmış durumda. Şubata kadar istenilen yasal düzenlemeler yapılmazsa Türkiye komiteden ihraç edilecek.
Türkiye’nin komiteden ihraç edilmesi halinde para ve sermaye akımlarına, hatta ticaretine ambargo konulacağı söyleniyor.
Türkiye’ye milyarlarca dolar meçhul para giriyor. Ülke bilançolarında bu paralar, “Kaynağı belirsiz paralar” olarak muhasebeleştiriliyor.
Başka pınarlardan ülkemize akan bu paralardan, bankacılık sektörü de, AKP iktidarı da alabildiğine faydalanıyor.
Anlayacağınız önlem almak kimsenin işine gelmiyor. Böyle olunca da işin ucunda, ‘terörün finansmanına izin veriliyormuş gibi görünmek’ olsa da puslu yolda ilerlemeye devam!
(İşin bir ucunda teröre destek de var mı? Sorunun cevabı için bakınız: Aydın Çubukçu, ‘Terörü destekleyen ülke’, 30 Ekim, Evrensel.)


ALİ AĞAOĞLU HAKSIZ MI?

Ali Ağaoğlu, firmasının ‘Maslak 1453 projesi’nin reklamlarında bizzat kendisi oynuyor. Ağaoğlu, reklamda, atıyla dalmış Fatih Ormanları’na, atının üstünden soruyor hepimize: “Evinizin yanında böyle orman olsun istemez misiniz?​”
Mesele çok gündem olunca Orman ve Su İşleri Bakanlığı’ndan şöyle bir açıklama geldi:  
“Söz konusu grup tarafından yapılacak olan inşaat projesi, Fatih Ormanı sınırları dışında yer almaktadır. Fatih Ormanı’ndan herhangi bir tahsis söz konusu değildir. Ayrıca, reklam filminin orman sınırları içinde çekilmesine ilişkin bir müsaade de bulunmamaktadır.”
Anlaşılan Ağaoğlu ormanlık alanı babasının malı gibi görmüş ve çekmiş reklam filmini.
Sizce haksız sayılır mı?
Önce Ağaoğlu’nun bakanlığa cevabını hatırlayalım: “Fatih Ormanları’nın Park Orman olarak bilinen bölümünü Ege Turizm’e tahsis ettiniz. Yine diğer bir bölümü mesire alanları olarak kullanılmak üzere A.K.C Petrol’e verdiniz.”
Özetle demiş ki Ağaoğlu; “Benim projem orman dışında ama siz ormanı başkalarına, tepe tepe kullanmaları için, tahsis ettiniz”.
Bu durum sadece Fatih Ormanıyla mı sınırlı… Elbette ki hayır! Türkiye’nin dört bir yanında ormanlar sermayedarlara tahsis ediliyor.
Son örnek İğneada’da termik santrale izin verilmesi...
Dünya’daki 3 Longoz Ormanından birine sahip bir yere termik santral.
Olacak iş mi?
Hiçbir kural ve koruma tanımaksızın doğanın iktidar eliyle yağmalatıldığı bir ülkede… Aliağaoğlu, ormanları babasının malı gibi görmekte haksız mı(!)


KARA FIRSATÇILIK

Meclis Adalet Komisyonu’nun elinde bu konuda hazırlanmış bir taslak var. Ama hayatın her alanındaki yenilikleri muhaliflerini susturmak ve tasfiye etmek için kullanan AKP hükümeti burada da aynı mantıkla hareket ediyor.  “Terörizmin Finansmanını Önleme Kanunu” AKP’ye, muhalifleri finansal yönden sıkıştırmanın olanaklarını sonuna kadar açacak bir içeriğe sahip. Bunun karaparayla mücadele değil kara bir fırsatçılık olduğunu belirtelim ve yer kısıtı nedeniyle bu tartışmayı başka bir yazıya erteleyelim.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa