Kaytan bıyıklı melekler

Bugünkü yazımın büyük bir bölümünü Sinan Tartanoğlu’nun yaptığı bir haberi (Cumhuriyet, 8.10.2012) kapsayacak. Sonuna bir-iki satır da düşüncelerimi ekleyeceğim. Evet, haber şöyle:
“ANKARA- Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in kurucuları arasında yer aldığı Ensar Vakfı’nın 2006 yılında kurduğu Din Kültürü ve Ahlak Dersi Öğretmenleri Platformu Rize Şubesi, Rize’deki öğretmenlerle din derslerinin nasıl işlenmesi gerektiğine ilişkin bir zümre toplantısı gerçekleştirdi. Alınan kararlar, Türkiye’deki 8 bin 500 platform üyesi din öğretmenleri ile paylaşıldı. 4.sınıf öğrencilerine ‘Helal, haram, sevap ve günah kavramlarının’ anlatılması ile ilgili olarak ‘Öğrencilere bir hafta boyunca yaptıkları davranışlar yazdırılır. Öğretmen sevap-günah bankasının gişe memuru rolünü oynar. Yapılan davranışı karttan sınıfa okur. Davranışa göre post-it kâğıtlarına artı ya da eksi puanlar yazar. İyi işler için sağ omuza, kötü işler için sol omuza bunları yapıştırır. Meleklerin de böyle sevap ve günahlarımızı yazdığı belirtilir. Kimin sağ omzunda daha çok kâğıt birikirse sınıfta alkışlatılır’ denildi.
“Milli Eğitim Bakanlığı seçmeli Kuranıkerim dersinde duaların sınıfta koro halinde okutularak ezberletilmesi yöntemini benimsemişti. Din öğretmenlerinin düzenlediği çalıştayda ise bununla ilgili olarak ‘Her seferinde yeni bir öğrencinin katılımı ile duanın koro şeklinde okunması tekniği, sınıf mevcudunca okunana kadar süren bir sesli dua etkinliği uygulanabilir. Ravel’in Bolero parçasında olduğu gibi her başa dönüşte koroya yeni bir ses daha katılır. Öğretmen ellerini kaldırınca öğrenciler tahtada yazan duayı yüksek sesle, ellerini indirince alçak sesle okurlar’ kararı alındı”
Haberin ilk bölümünden başlayayım… 8 bin 500 platform üyesi din öğretmeniyle alınan kararlar paylaşılmış… Sanırım bütün din öğretmenleri erkektir, aralarında tek bir kadın yoktur. Ve eminim bu öğretmenlerin çoğu bıyıklıdır. Kimininki kaytan bıyıktır, kimininki de badem bıyık… Şöyle bir melekleri düşünüzde canlandırın. Eminim herkes hoş ve latif bir varlık olarak canlandırır. Hani Angelina Jolie görünümlü biri din dersine girse, “Meleklik” işlevi yerine oturur. Ama badem ya da kaytan bıyıklı melek… Neyse…
Gelelim “Helal, haram, sevap ve günah”lar konusuna. Bunlar da çok geniş kavramlar. Bir İlâhiyat Profesörü “Çirkin Haram”dan sözetmişti. Demek “Güzel Haram”lar da var. Bunlar da açıklığa kavuşturulmalıydı… Çocuk belki güzel haram işlemiş, günah değil mi o haram, çirkin haramla aynı kefeye koymak… Bir neyse daha…
Geçelim Ravel’in Bolerosu’na. İşte bak bunu sevdim. Ben de çocukluğumda zevkle dinlerdim, Ravel’in Bolerosu’nu… Çocuklar da zevkle havaya girerler…
Yalnız anlayamadığım bir şey var, Platformcu’lar hiç üzerinde durmamışlar. Bu Kuran-ı Kerim derslerindeki dualar Arapça mı, Türkçe mi okunacak? Arapça okunursa çocuklar hiçbir şey anlamaz, ama Türkçe okunursa… Pardon, pardon, geri alıyorum bu sözlerimi. Çünkü Kuran-ı Kerim Türkçe okunursa neredeyse tamamı zülf-ü yâre dokunur, o da bizim politikacıların hiç mi hiç işine gelmez…