Batum’u eleştirmek ve yargılamak
Fotoğraf: Envato
CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum’u düşüncelerinden dolayı eleştirmek ile ifadelerinden dolayı yargılamak arasındaki farkı görmek zorundayız. Batum bir çevrenin orduya biçtiği rol ve beklentiyi açıkça dile getiren bir konuşma yaptı.
Bu yönde yaşadıkları hayal kırıklıklarını kamuoyu önünde ilan etmekten de imtina etmedi. Gelen tepkiler üzerine, “Yanlış anlaşıldım vs.” türünden bir geri adım da atmadı. Bu düşüncelerinden dolayı kendisini acımasızca eleştirmek ama yargı baskısı ile susturulmasına ise asla göz yummamak zorundayız. Konuşan herkesi 301 tehdidi ile kuşatma altına almak bildik bir Türkiye alışkanlığıdır.
On yıllardır hem ceza yasasının önceki düzenlemesi hem yeni suç tanımlaması ile aydınlar, gazeteciler, akademisyenler, siyasetçiler, kitle örgütlerinin temsilcileri susturulmak istendi hatta ağır cezalara çarptırıldı.
“Darbeyi savunmak” ifade özgürlüğü kapsamında ele alınamaz, yaklaşımını abartarak yorumlamak bir süre sonra kimsenin düşüncelerini açıklamasına fırsat bırakmayacaktır. Son dönemde “ulusalcı” hatta “Ergenekoncu” sıfatıyla tanımlanarak suçlanan çevreleri bir bütün olarak ele almak büyük haksızlıkları beraberinde getirmektedir. Karşınızda tümüyle örgütlü ve iş bölümü yapmış bir muhatap da olsa, silahlı eylemlere karıştığı iddia edilenlerle köşelerinde yazı yazanları bir torbaya koyarak cezalandırmak kabul edilemez bir tutumdur.
Bu ayrımı yaparak değerlendirmek, sadece “Suçu ve suçluyu övmek” ekseninden bile ele alınsa zorunludur. Kaldı ki Batum için isnat edilen suç “Darbeyi savunmak” değil “Silahlı kuvvetleri yıpratmak” eksenlidir.
Kurumları eleştirmenin her zaman tahrip edici olduğuna dair inanç Türkiye’de bir saplantıya dönüşmüştür. Devletin diğer tüm kurumları gibi silahlı kuvvetleri de eleştirmek suç kapsamında görülmemelidir. Velev ki “Müdahale edemediği için” eleştirilmiş olsun. Bırakın herkes özgürce düşüncelerini dile getirsin. Getirsin ki, kimin ne kadar ve nasıl bir demokrasi algısına sahip olduğunu rahatça görebilelim. Buna bile hakkımız yoksa, bu bile bir topluma çok görülüyorsa söylenecek çok şey kalmamış demektir.
- Yazılı olmayan kurallar 11 Nisan 2015 01:00
- Muhalefetin gücü ve farkındalık 04 Nisan 2015 00:57
- Katırlar da ağlar 28 Mart 2015 01:00
- Halife efendimiz aldatılmış hükümsüzdür 21 Mart 2015 00:52
- Ben aday olmazsam kim olmalı? 14 Mart 2015 01:00
- Erdoğan’ın faizci arkadaşları ? 07 Mart 2015 00:54
- Türkmenistan modeli dururken ne Meksika'sı? 28 Şubat 2015 01:00
- Kavganın büyüğü 21 Şubat 2015 00:52
- En yeni Türkiye 14 Şubat 2015 01:00
- İşlevsiz parlamento, tutarsız başkanlık 07 Şubat 2015 00:52
- Herkes radikal solmuş meğer 31 Ocak 2015 00:53
- Deli deliyi görünce 17 Ocak 2015 01:00