DİĞER YAZILARI
Selçuk Yula 12 Ağustos 2013
Ayaklardan başlara 1 Temmuz 2013
Direnişin aynası 10 Haziran 2013
Züğürdün çenesi 20 Mayıs 2013
Şemsiyenin altı 15 Nisan 2013
Kara para 25 Şubat 2013
Hangi yemeği yemeli?.. 18 Şubat 2013
Hangi suyu içmeli? 11 Şubat 2013
Şahin demokratlar 4 Şubat 2013
YAZI ARŞİVİ

Hapisçiler, siyasi ve adli tutsaklar olarak iki sınıfa ayrılırlar. Genellikle koğuşları ayrıdır ama bazı cezaevlerinde aynı koğuşta da kalırlar. Cezaevlerinin bile ayrıldığı dönemler olmuştur; örneğin 12 Eylül döneminde askeri cezaevlerine adli tutsaklar getirilmezdi. Onlar sadece sivil cezaevlerinde yatardı, siyasiler ise her ikisinde de yatardı.
Siyasi olmayan suçlardan hapis yatanlara adli tutsak deniliyor. Birçok kişi ise bunu yanlış telaffuz ederek onlara âdi mahkum diyor. Bu doğru değildir, doğrusu adli mahkumdur. Siyasi tutsaklar onlar için hiçbir zaman bu kelimeyi kullanmazlar, bu konuya özellikle dikkat ederler. İçeriye yeni düşen siyasi tutsaklar, ilk önce bu konuda uyarılır.
Zaman zaman sürtüşmeler olsa da, siyasi ve adli tutsaklar içerde birbirleriyle iyi geçinmeye çalışırlar, karşılıklı saygıyı esas alırlar. Siyasiler, adli tutsakların inançlarına ve geleneklerine saygı gösterirler; onları kıracak ve yaralayacak davranışlardan kaçınırlar. Adli tutsaklar da siyasilerin mücadelelerine saygı duyarlar, biraz da hayranlıkla bakarlar onlara. Bu kadar okumuş adam gözünü kırpmadan içeri düştüyse bir bildikleri vardır mutlaka diye düşünürler.
Siyasi tutsaklar, birlikte bulundukları adli tutsaklara, cezaevinde bulunmalarının bozuk düzenin bir sonucu olduğunu söylerler. Onların dışarıda işledikleri suçları doğuran nedenlerin, eşit ve özgür bir toplumsal yaşamda ortadan kalkacağını anlatırlar. Kimi zaman, isteyen adli tutsaklara eğitimler verirler, onların yaşama bakış açısını değiştirmeye çalışırlar. Bazısı etkilenir, hayata bakış açısı değişir. Buna en somut örnek, ünlü futbolcu Tanju Çolak’tır. Adli bir suçtan dolayı bulunduğu cezaevinde, sendikacı Münir Ceylan’dan etkilendiğini sıkça dile getiren Tanju’nun, cezaevinden çıktıktan sonra söylemleri ve hayata bakışı hayli değişmişti..
Cezaevinde siyasiler açlık grevi yaptığı zaman, adli tutsaklar daha bir dikkatli olurlar. Bilerek ve isteyerek açlığa yatan siyasilere özel ihtimam ve saygı gösterirler. Açlık grevcilerinin ışıktan ve sesten olumsuz etkilendiğini bilen adli tutsaklar sessizliğe bürünürler, cezaevinde çıt bile çıkmaz. Yemeklerini gizli gizli yerler, grevcileri rahatsız etmezler. Kimisi açlık grevcilerinin bakımlarını üstlenmek isteyip yardımcı olmaya çalışır; bazıları da o grevcileri uzaktan üzülerek izlerler.
Ama tek bir şeyi yapmaz o adli tutsaklar. Direnene saygısızlık yapmazlar. Hapisliğin bir adabı vardır, ona uyarlar.
Adli tutsaklar dahi, açlık grevi yapanlara “İçerde her şeyi yiyorlar” diyerek çamur atmazlar. Günler boyunca kuzu kebap muhabbeti çevirmezler. Açlık grevi yapıldığını inkâr edip insanların gözünün içine baka baka yalan söylemezler. “Gebersinler” deyip geçmezler, insani yönlerini korurlar.
Onların işlediği, sadece adli suçlardır.
Adilik yapmazlar bu konuda.

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et