Hillary'nin çalınan devrimi
Fotoğraf: Envato
Dün ABD Obama ile mi yoksa Romney ile mi yola devam edeceğine karar vermek üzere sandık başına gitti. Seçim sonuçlarının netleşmesini Amerikalılar kadar Obama döneminde literatüre “Arap Baharı” kavramını yerleştirmiş olan bütün Arap alemi ve Ortadoğu da merakla bekliyor. İlk seçim kampanyasında sloganı “Yapabiliriz” olan Obama Irak ve Afganistan’dan çekileceğini, bundan böyle dünyada barış ikliminin tesisi için uğraşacağını söylemişti. Hiç öyle olmadı ve son iki yılda Bush döneminden bakiye kalanlarla birlikte Obama’nın ilk döneminden 7 Kasım’a aktarılanlar göz önünde bulundurulduğunda dünyayı çok da bahar bayram havası beklemiyor. Washington Post, Cumhuriyetçi Romney’i, Obama’dan daha iyi şeyler yapamayacağı için desteklemediğini ilan ederken şimdi “İleri” sloganıyla kampanyasını tamamlamış olan Obama’ya bir bakıma “iyi gidiyorsun” demiş oldu. Obama’nın başladığı işi bitirmesi için kendisine verilen kredi çok, ama Romney de olsa taşları döşenmiş aynı yolda yürüyecek.
Bu yol ne mi?
İkinci Roma İmparatorluğu’nun tesisi için gereken her şeyin yapılması. Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Kaddafi’nin öldürülmesinden sonra “geldik, gördük ve o öldü” derken, Sezar’dan apartılmış bu deyimle bu hedefi gösteriyordu. Bunu isteyen pot kabul edebilir, ya da baklayı ağızdan çıkarmak diye okuyabilir.
Clinton yakınlarda bir pot daha kırdı veya ağzından bir bakla daha çıkarmayı başardı. Giderayak ya da yeniden başlamak üzereyken; DOHA’da toplanma hazırlığı içindeki Suriye Ulusal Konseyi’ne seslendi ve ABD’nin şimdiye kadar el altından para, silah, eğitim desteği verdiği Suriye sözde muhalefetinin gerçek muhalefeti temsil etmediğini söyledi. Ve asıl önemlisi, yeni muhalefetin liderlerinin kimler olması gerektiğine dair yetkililere bir liste verdiklerini söyledi. Sözlerini “devrimin radikal İslamcılar tarafından çalınmasına engel olunması gerekir” diye bağladı.
Clinton’ın bu potu aslında bütün dünyada hadise çıkaracak cinsten. Ancak Irak’tan Afganistan’dan sonra yalan ve dezenformasyon o kadar kanıksandı ki ABD’nin dış politikası adına dile getirilen hiçbir şey artık şaşırtıcı olmuyor. Müslüman Kardeşler şemsiyesi altında toplanmış ordu artıklarından, Elkaide militanlarından, diğer radikal İslamcılardan oluşmuş muhalefet çetesinin ABD tarafından desteklendiğini açıkça ifade eden bir Dışişleri Bakanı da arada gürültüye gidiyor.
Demek ki ABD’nin seçim sonrası yeni döneminde Suriye konusu aciliyetle ele alınacak. Seçimdi şuydu buydu gibi engeller de kalktığına göre Romney’in “hadi dalalım” kabalığıyla Obama’nın suhulet politikası arasında farkların kalktığı bir döneme giriyoruz. Bu, liberallerin neo-muhafazakârlara dönüştüğü bir eşik aynı zamanda.
Bölgede Suudi Arabistan ve Katar gibi en gerici güçler ile onların peşine takılmış Türkiye Hükümetiyle işbirliği halindeki ABD, Suriye politikasında her şeyi eline yüzüne bulaştırdı; bu eline yüzüne bulaştırma işinden pişkince sıyrılmak da bir neocon geleneği zaten.
Bir yandan zaten fokur fokur kaynayan Ortadoğu’daki tansiyonu yükseltirken bir yandan Pasifik’te deniz gücü yığmak için Çin-Japon gerilimini kaşıyan ABD’nin Obama’nın birinci döneminde başlattığı çok cepheli savaş ortamına yapılan yığınağın güçlendirilmesi gibi bir amacı var ABD’nin. Süre de konuldu: 2020’ye kadar.
Radikal İslamcılara kredi vererek ya da Müslüman Kardeşleri arkadan ittirerek, Tunusluların deyimiyle, halkların devrimlerinin çalınmasını teşvik eden ABD’nin Dışişleri Bakanı şimdi o halklarla alay eder gibi, radikallerin devrimi çalmaması için yeni liderlikler dikte ediyor. Clinton’ın devrimini sevsinler tabii ama halkların devrimi daha bitmedi; diktatörler devrildikten sonra bütün mekanizmasıyla eski rejimi devralan İslamcı hükümetlerin de yerlerinin sağlam olduğu söylenemez. Bunlarla ABD’nin başının da hoş.
ABD’nin işi kolay değil bu anlamda. Devrimi tatmış ve özgüven kazanmış halklar ile ve Roma İmparatorluğunun kendi rahminde büyüttüğü Neron’larla başı dertte olacak hep.
“İleri”de görünen bu.
- Arka taraf! 15 Kasım 2024 04:48
- Kürtler Türkler birbirini sevsin! 01 Kasım 2024 05:02
- ‘Çözüm’süz süreç 25 Ekim 2024 15:05
- Hiçbir şey olmamışsa da bir şeyler oluyormuş gibi çözüm süreci 18 Ekim 2024 05:07
- Yenikapı ruhu 2.0 11 Ekim 2024 04:50
- Kimin yanında, kimin karşısında? 04 Ekim 2024 04:55
- Narin'in katlinden polis cinayetine 27 Eylül 2024 06:05
- İsrail’in kirli savaşı 20 Eylül 2024 06:00
- Narin'in gerçek sırrı 13 Eylül 2024 05:23
- Halaydan büyük meseleler 06 Eylül 2024 05:41
- SETA'dan gelen imdat 30 Ağustos 2024 04:55
- İzmir yangınının anatomisi 22 Ağustos 2024 05:00