Erdoğan'a uygulanan test ne sonuç verecek?
Fotoğraf: Envato
Aynı olay farklı bakış açılarından ele alındığında, tamamen başka bir olay halini alabilir. Örneğin bizim için Suriye krizi, iç politikayla sıkı sıkıya bağlı bir savaş politikasının sonucudur ve buna göre barış mücadelesini çok boyutlu bir politika halinde sürdürmeye çalışırız. Ülkemiz ve halkımız için bu hayati bir meseledir.
Fakat başkaları için, örneğin emperyalist strateji gazetecileri, ya da emperyalist politikacılar açısından aynı olay, daha büyük planların uygulanması sırasında karşılaşılabilecek sorunlar bakımından bir “laboratuar deneyi” halini alabilir.
Amerika’nın ünlü Washington Post gazetesi, geçen gün bir makalesinde Suriye’nin “Tayyip Erdoğan’ın otoritesi için yeni bir test” oluşturduğunu yazdı. “Model olacak bir Müslüman demokrasi” yaratmak, özellikle Amerikan emperyalizmi açısından yalnızca Ortadoğu’yu değil, Kuzey Afrika’dan, Uzak Asya’ya kadar uzanan ve neredeyse dünyanın yarısı demek olan Müslüman coğrafyasında uygulamak istediği “dönüştürme planları” açısından önemliydi. Ne var ki, bu model yaratma projesinin hem yurt içinde hem de yurt dışında önceden pek de hesap edilmemiş bazı aksaklıkları olmalıydı ki, aşağı yukarı üç yıldır, ABD nerede hata yaptığını soruşturuyor. Suriye krizi, artık laboratuar deneyinin kesilip yeniden “proje masasına dönüş” anının geldiğine işaret ediyor.
Erdoğan, Suriye’de beklenen iktidar değişikliğinin bir krize dönüşmeden, kısa zamanda gerçekleşebileceğini umut etmekle, belki de her zamanki siyasi öngörü eksikliğinin en belalı örneğini vermişti. Emperyalist şefler bunu erken teşhis ettiler. Henüz Mavi Marmara olayı sırasında, ortaya saldıkları bu model aktörün umdukları kadar esnek olmadığını, kendisine özgü planları kendilerininkinden daha önemli görmeye başladığını fark ettiler. Yarattıkları gölge, kendini ışık sanmaya başlamıştı.
Washington Post gazetesi, “Türkiye’de Suriye, Erdoğan’ın Otoritesine Yeni Bir Test Oluşturuyor” başlığını atarken, Türkiye’nin iç ve dış sorunlarına ağırlık veren bir yoruma dayanıyor. Bir yandan otokratik denilebilecek eğilimlerin güçlendiğini, diğer yandan muhalif güçlerin yükselişinin işaretlerini, ekonomide yabancı sermaye girişinin ve yatırımların azalışını başlıca ciddi sorunların ilk görünen işaretleri olarak derlendiren yorum, Suriye sorununun bir düğüm noktası olarak ağırlık kazandığına dikkat çekiyor.
Yorumda göze çarpan bazı deyimler ise, Erdoğan’ın değerlendirilmesinde kişisel özelliklerine ayrı bir önem verildiğini gösteriyor: Agresif, sert, uzlaşmaya uzak…
Sonuçta, Erdoğan’ın özellikle Suriye krizi konusundaki görünür başarısızlığını “dış güçlerin kendisini yalnız bırakması” ile açıklamaya çalıştığına değiniliyor.
Bu nokta önemli… Özellikle “test” kelimesiyle birlikte değerlendirildiğinde, AKP’nin dış politikasının gelip çarptığı Suriye ketemperesinden kendini nasıl kurtaracağına dair, kendi gücüne dayanan bir planı olmadığını da anlamış bulunuyoruz. İçine girdiği uluslararası komplo batağında en önde yürüyerek çamurdan ilk çıkan olacağını uman Erdoğan, şimdi bataklığın kıyısında kendini bekleyenleri sağlam bir ip uzatmadıkları için kınıyor. Bir yanda ABD yönetimi Suriye’deki çetelerden iyice umudu kesmişken, Erdoğan’ın daha çok para ve silah desteği için hız kesmemesinin ve sorunu başladığı gibi bitirmekte inat etmesinin nedenleri bu “test” sözcüğünde gizli.
Erdoğan, berbat bir sınava sokulduğunu fark etti. Fakat sorular çalışmadığı yerlerden çıkınca, kendisine kopya verenler de yan çizince, provokasyonlar aracılığıyla herkesi belaya bulaştırmaya yöneldi.
Bu, akıldan yana pek de kabul görmeyecek “agresif” tutumun test sonuçlarını etkileyeceğini görebiliriz. Başkanlık seçimlerinin yarattığı atmosfer nedeniyle Suriye konusunda bir süredir “bekleme”de kalan ABD, şimdi yola devam ederken test sonuçlarına özel bir önem verecektir. Erdoğan acaba kendisine yakıştırılan model adam rolünde oynatmaya devam edilecek mi? İçeride ve dışarıda kaba gücü politik bir araç olarak benimsemiş bir siyasi lider, kaygan zeminde aşağı doğru kaymaya başlamış demektir. Suriye krizinin sınırları genişlerken, senaryoyu anlamamış gibi oynayan bir oyuncuyla bu film bitmez!
- Örtülü dünya savaşı çağı: Savaşın çapı göründüğünden daha büyük 06 Ekim 2024 04:52
- İngiltere’de sokaklar faşizme kapalı 11 Ağustos 2024 06:41
- İki ucu savaş değneği 24 Mayıs 2017 00:56
- Olsaydıyla bulsaydı... 17 Mayıs 2017 01:00
- İdam... 19 Nisan 2017 00:10
- Gariplerin ölümü 29 Mart 2017 00:38
- Devletin ve milletin çıkarı nerede? 15 Mart 2017 01:00
- Almanya'ya karşı birleşik milli cephe! 08 Mart 2017 00:10
- ‘Sözde bayrak’ 01 Mart 2017 01:09
- Provokasyon ihtiyacıyla yaşamak 21 Aralık 2016 01:00
- Amerika gitsin, Rusya mı gelsin? 10 Ağustos 2016 00:59
- Darbenin gizli kalan iki ayağı! 27 Temmuz 2016 00:43