07 Kasım 2012 09:23

Yine YÖK yasası

Yine YÖK yasası

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bizde adettir. Biri bir yerin başına getirilince ilk işi fikir üretmek olur. Üreteceği fikrin alt yapısını oluşturacak bilgi sahibiyse hasar küçük atlatılabilir. Yetki çok bilgi azsa ve bilmeyene hiç kimse “Bilmiyorsun” deme cesaretine sahip değilse sonuç felaket olur. Ülkemizde işlerin başına genelde “Benden olsun da ne olursa olsun” mantığıyla adamlar getirildiğinden yıllarımız eski fikirleri yeni bulduğunu sanan insanların yaptıklarını engellemeye çalışmakla, engelleyememişsek sonradan düzeltmekle geçer.
İşte Yüksek Öğretim Kurumu. Cumhurbaşkanının değişimi ile beraber üyeleri değişti. Başkanı değişti. Ardından rektörler değişti. Bilgiye bakılmaksızın aynı fikirde olmayan dekanlar, bölüm başkanları, hizmetlileri değişti. Şimdi, en tepeden en aşağıya kadar tam kadro aynı fikirdeler.
Ve yeni fikirleriyle ürettiklerini sandıkları yeni YÖK yasa tasarısı ile sahnedeler. YÖK çıktı çıkalı bu kaçıncı YÖK yasa tasarısı unuttum. Kimi fikrimizi sordu uygulamadı, kimi fikrimizi bile sormadı. Alttan gelen baskılarla zaman zaman ufak değişiklikler yapılıp üniversitelerin buharı alındı ama Disiplin Yönetmeliği hiç değişmedi.
Üniversite özgür olmalıdır. Bu özgürlük, öğretim üyelerinin her konuda görüşlerini açıklama, açıkladığı görüşlerinden dolayı soruşturulmama özgürlüğünü kapsamalıdır. Bu özgürlükle öğretim elemanı en yakınındaki yöneticiden, rektöre, YÖK Başkanına kadar tüm yöneticileri eleştirebilmeli, tepeden gelen model ve içeriklere tavır koyabilmelidir. Bu özgürlük yöneticisini kendi seçme ve istediğinde değiştirebilme özgürlüğünü kapsamalıdır. Bu özgürlükle üniversiteler öğrencileriyle birlikte toplumun lokomotifi olmalı, yazarak, çizerek, konuşarak her konuda insanları bilgilendirmeli, yönlendirebilmelidir.
İlkinde de, düzeltilmişlerinde de, son çıkan tasarısında da bu özgürlükten eser yoktur. Ne özgürlüğü, amirine (üniversitede amir olmaz, hoca olur) gözüyle ya da fikriyle yan bakan kim olursa olsun yasa ve tasarısı uygun cezalarla doludur. Disiplin cezaları sadece yüz kızartıcı suçları kapsayacak şekilde düzeltilmeden üniversiteler özgürleşemez. Özgür olmayan üniversiteler özgür mühendisler, hukukçular, doktorlar yetiştiremez.
Aynı bilgi düzeyine sahip olan aynı fikirdeki insanlardan çıkan tasarı, özgürlükten çok, rektör seçiminden, şehirde birilerine koltuk verme heyecanından öte gidemez. Bu tasarı yasalaşırsa da buradan üniversiteler lehine bir şey çıkmaz.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa