12 Kasım 2012 10:57

Bir ödülün çağrıştırdıkları

Bir ödülün çağrıştırdıkları

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Burhan Felek Hizmet ödülüne değer görülmüşüm. Geçen hafta TGC’de düzenlenen bir törenle 11 meslektaş bir araya geldik, ödülümüzü aldık. Burhan Felek Ödüllerinin koşulları zorludur. Gazetecilikte 50 yılınızı dolduracak ve halen yazıyor çiziyor olacaksınız. Yetmez. Artı 70  yaşından da gün almış  olacaksınız. Bir bakıma yaşlılığın  tescili gibi bir ödül. Olsun. Sağlığım elverdiğince, beyin fonksiyonlarım aksamadığı sürece yazmayı, okumayı bırakma gibi bir eylemim de, düşüncem de olamaz zaten. Bu tür törenler genelde yoğun duygu içerir. Belleğinizi yoklarsınız. Size değer veren, mesleği sevdiren gazeteci ustalarınızı  hatırlarsınız. Söyleyeceğiniz minnet dolu çok şey vardır yüreğinizde. Ama kuru bir teşekkürden ötesi gelmez dile. Mikrofon önünde donar kalırsınız. Birlikte çalışma onurunu yakaladığınız Cengiz Tuncer, Aydın Emeç  erken ölümlerle yokturlar artık. Salt artlarında bıraktıkları iyi dost iyi insan imajları ve kitapları ile yaşarlar sizinle. Ve de 50 yıl içinde her yaştan gazeteci, yazar ve çizer dostlar olmuştur yanı başınızda. Birbirinizi dertlerinize ortak etmiş, nice sevinçleri, acıları paylaşmışınızdır onlarla. Süregelen varlıkları  yaşam gücünüzün en büyük desteği olduğunu  ise hiç unutmazsınız.                                                                                           

Şimdi şöyle belleğimi tazeliyorum. 50 yıl içinde siyaset tarihimizde yaşananları geçiriyorum usumdan. Demokrasicilik oyunları, sonra bitmez tükenmez askeri darbeler. İdamlarla ölümler, faili meçhuller, yargısız infazlar, yakılan, yok edilen köyler, uzayıp giden göçler. Kayıp ihsanlar, ölümler ve ille de genç ölümler…Sonra 2002. Bundan on yıl öncesi. AKP iktidarı demokrasicilik oyununda yeni bir evre açıyor. Demokrasi açılımı, AB açılımı Kürt açılımı, Ermeni açılımı. Oysa ölümler bitmiyor. 40 yıla yol alan Güneydoğudaki çatışmalar da. Açılım dosyaları ise raflarda. Şimdi 2012 yılı. Darbeler soruşturuluyor, elbette 12 Eylül de. Ama bakıyorsunuz 12 Eylül uygulamaları yürürlükte. Devlet Güvenlik mahkemelerinin yerini Özel yetkili Mahkemeler aldı. İnsan hakları yine örseleniyor. İleri demokraside cezaevlerinde 61 gazeteci çile dolduruyor. Aydınlar, bilim insanları susturuluyor, düşünceyi ifade özgürlüğü iktidar icraatlarını övmek için var. Holding Medyası iktidara yaranma telaşı ile nitelikli yazar ve muhabir kıyımı yapıyor. Polis devletinin ayak sesleri artık uzakta değil. Başbakan  Erdoğan, düpedüz öldürmek eylemi olan idamı yasalaştırma peşinde.Açlık grevleri  ölüm alarmı veriyor aldıran yok. Cumhuriyetimizin son 10 yıllık yeni ve de ileri demokrasi versiyonu bu.

Savaş karşıtı, pasifist, bilge bir  yazar Hermann Hesse 1919 yılında kaleme aldığı  “ Öldürmeyeceksin”başlıklı metninden (Çev:Gönülden Esemenli Söker) alıntılarla  sonlamak istiyorum bu yazıyı. Belki birileri-daha çok da siyaset erbabı- aradan geçen koca bir yüzyılda insan değerini anlamaktaki eksikliğimizi, barıştan neden bu denli ürktüğümüzü, farklılıklara nefreti yüreğimizde nasıl büyüttüğümüzü bir kez daha düşünme fırsatı bulurlar. Hesse, yalnızca savaşlarda, sokak çatışmalarında, anlamsız idamlarda öldürmekle kalınmadığını vurgular metninde ve şöyle der: “Yetenekli genç insanları zorunluluklar nedeniyle kendilerine uygun olmayan mesleklere sokarak öldürüyoruz. Fakirlik, sefalet, namussuzluk karşısında göz yumarak öldürüyoruz. Toplum, devlet, okul ve din  alanlarında,  ölmekte olan bu kurumlara kesinkes sırt çevireceğimize, rahatımız kaçmasın diye istifimizi bozmadan bunlara seyirci kalarak ve ikiyüzlülüğe rıza göstererek öldürüyoruz. Nasıl tutarlı sosyalizm için mal mülk hırsızlıksa, bizim tarzımızdaki  tutarlı inanç sahibi biri için de, yaşama her karşı çıkış, her haksızlık, her ilgisizlik, her küçümseme, öldürmekten başka bir şey değildir. İnsan yalnız şu andakileri değil, aynı zamanda  gelecektekileri de öldürebilir. Bir parça alaycı bir kuşku aracılığıyla, genç bir insanın içindeki geleceğin büyük kısmı öldürülebilir. Yaşam her yerde beklemekte, her yerde  gelecek çiçek açıyor ve bizler her zaman bunların ancak çok azını görüyor, bir çoğunu da ayaklar altına alıyoruz. Her adım başı öldürüyoruz.” 

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa