Dağ fare doğurdu
Müjde! Duyanlar duymayanlara söylesin. YÖK kalkıyor. ‘Şenliklerle kutlayacağız’ Yükseköğretimi rekabet ilkelerini esas alarak planlayıp, programlayıp, düzenleyecek Türkiye Yükseköğretim Kurumu, TYÖK geliyor. ‘Yaşasın!’
“Örnek veriyorum” yerine “atıyorum” kullanılır mı? Hayır. Çünkü ilki “konuyu daha ayrıntılı bir biçimde anlatabilmek için örneklendireceğim”, diğeri “bilmeden, kestirerek söylüyorum” demek. Peki, YÖK Başkanı sıfatıyla konuşurken? O zaman olabiliyor. Pekiii, devletin bir kurumu anayasaya uygun olmayan kanun tasarısı taslağı hazırlayabilir mi? Hayır. Hazırladığı kanun tasarı taslağı olamaz. Herhangi bir metin olur. Bitmedi. YÖK ne hazırlar? Bilmiyorduk, öğrendik. “Kanun tasarısı” hazırlarmış. Oysa yasama sürecimizde böyle bir isim, sıfat yok. İlgili kurum ya da Bakanlık “kanun tasarısı taslağı hazırlar”, Bakanlar Kurulu’na sunar, orada görüşülüp kabul edildikten sonra Başbakan “kanun tasarısı” olarak TBMM’ye gönderir, ilgili komisyonlarda görüşülür, Genel Kurul’da kabul edilince “kanun” olur. Sonrasını biliyoruz. Cumhurbaşkanı onayından sonra Resmi Gazete’de yayınlanınca da yürürlüğe girer. Müjdeledikleri metnin doğru başlığı “Yükseköğretim Kanunu Tasarısı Taslağı” olacak. Benden bu kadar. Daha fazla düzeltme önerisinde bulunmayacağım.
Söz konusu metnin; a) ikinci, 10., 33. maddeleriyle üniversitelerin toplumsal sorumluluğunu kaldırıp, yerine MESS, MÜSİAD, TOBB, TÜSİAD patronlarına sorumluluğu, b) altıncı, yedinci ve 10. maddeleriyle atanmışların padişahlığını c) 66., 67. ve 68. maddeleriyle paralı eğitimi, işletmeciliği, d) 29. maddesiyle ticaret için üniversite kurmayı hedefliyorlar. Metnin aslı AKP döneminin tutuklusu Gürüz’ün dönemine ait. Suretini Cumhurbaşkanı Gül’ün seçtiği ve atadığı Başkan döneminde çıkardılar. Bununla birlikte, söz konusu metinlerin Dünya Bankası eğitim ekonomisi uzmanı George Psacharopulos tarafından yetmişli yılların sonunda dillendirilen, “parasız eğitim çalışmıyor, çünkü devlet yeterli kaynak ayıramıyor, çünkü kaynak sınırlı” saptamasının üzerinde biçimlendirildiğini de unutmamalıyız. Bunun en iyi örneği ABD’de uygulanmakta olan, sınıfsal konumunuza, nerede oturduğunuza, ailenizin mesleğine bağlı olarak alacağınız eğitimin belirlendiği sistem. Parası olanı çok iyi yetiştirirken, diğerlerini toplumda biçilen konumlarına yerleştirmek için gerekli beceri ve mesleklere yöneltiyor, ırkçı ve cinsiyet ayrımcılığına dayanıyor, eşitsizliği pekiştiriyor. İşte bu hedeflerini hayata geçirmek istiyorlar. Biz istemiyoruz.
Bu ülkede üniversite yeniden yapılandırılacaksa taraflarla müzakere etmeden olmaz. Web sayfası üzerinden tartışmaya açmakla katılımcılık, demokrasicilik oynanamaz. ‘Kendileri çalıp kendileri oynuyor.’ Yandaş TV’lerde konferans içerikli birkaç program, yandaş gazetelerde birkaç haber ve röportaj. ‘İşlem tamam.’ Çocuklar bile gülüyor. ‘Yok öyle yağma hasanın böreği.’ Sürecin muhatabı örgütlü yapılarımızdır. Üniversite emekçilerinin örgütlü olduğu sendikalarımız var, derneklerimiz var, öğrencilerimizin örgütleri var, meslek örgütlerimiz var. Birçoğunun yıllar öncesinden gelen birikimlerine, deneyimlerine dayanan kolektif, güncel hazırlıkları var. Hiçbirisi Dünya Bankası ya da Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği kökenli de değil. Evrensel değerlerin kapsamında, bugünü yaşayan, geleceği yaratmayı hedefleyen toplumcu üniversite modellerimiz var.
Unutmadan; Finlandiya’da eğitimin bütün aşamaları parasız ve herkesi kapsama hedefinde, özel eğitim kurumu yok, paralı kurs, paralı erişkin eğitimi faaliyeti bile yok. “Eskide kaldı bunlar!” diyenlere de, Psacharopulos’a da duyurulur.
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat
Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

8 Mart’tan notlar: Mücadele yılının başlangıcı

Taleplerimiz karşılanmazsa yurt ücreti de yok

Palyatif topluma karşı: Başpınar’da acının kolektif direnişi

Evrensel'i Takip Et