Sermayenin vesayeti altında bilimsel bilgi
Fotoğraf: Envato
En sonunda yükseköğretim yasası hakkındaki iktidar görüşleri yasa taslağı haline geldi.YÖK’ün internet sayfasında yayımlandı. Görüş bekliyor YÖK. Yasa tasarısının getirdiklerinden biri, aylardan beri birçok kişinin belirttiği gibi üniversitelerin ticari bir şirkete dönüşmesi. Bu dönüşüm dünyada da meydana geliyor. Zaten bazı ülkelerde üniversite bu şekilde biçimlendirilmiş. Özellikle de bilgi lisanslama ofisleri sayesinde sermaye hem ucuza mal edilmiş bilgiyi kullanma şansını bulacak hem de bilim kurumlarında üretilen bilginin üzerinde vesayet kuracak.
Türkiye’de de bunların olacağına dair öngörüler çeşitli üniversite örgütleri tarafından yıllar önce yapılmıştı. Bunu siyasi spekülasyon olarak değerlendirip de itibar etmeyen apolitik kesimler, şimdi bu yasa ile başlarına gelecek olanları kara kara düşünüyordur. Fark ettilerse tabii… Yakın çevremde konuştuğum birçok öğretim elemanının bu yasa tasarısından haberi yok. Meydana gelen değişikliğin AKP döneminde gerçekleşiyor olması, basmakalıp eleştirilere yöneltiyor insanları. AKP’nin yapısal olarak dine vurgu yapıyor olması dönüşümlerin küresel sermayenin dayatması olduğu gerçeğini maskeliyor. Ve sonuç olarak üniversite yok oluyor.
Taslağın, tartışmaya açılmış olması da, samimiyetten yoksun bir davranış. Yıllardan beri çeşitli örgütlerin (Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği, Eğitim-Sen, Araştırma Görevlileri derneği, Öğretim Elemanları Sendikası, vs.) üniversite yasası hakkında söyledikleri belli. Taslaklar da var bir kısmının ellerinde. Çağırın o örgütlerin temsilcilerini ya da bir zamanlar var olan o örgütlenmelerin o zamanki ya da bugünkü temsilcilerini. Alın görüşlerini. Yeni taslaklar yazdırın üniversite çalışanlarına ve gençlere. Bunu yapmak yerine her zamanki gibi –mış gibi yapmak daha çok işine geliyor AKP’nin. Üstelik gerek bu yasa tasarısı gerekse tasarıya kaynaklık eden öneri metninden vakıf üniversitelerinde çalışan öğretim elemanlarının hiç haberi olmadı. YÖK’ün internet sayfası üzerinden eleştirilerini iletenlere rastlanabiliyor. Ama onlar da bireysel gayretlerden öteye gidemiyor.
Tasarıyı tartışmaya açmak başka bir açıdan daha samimiyetten yoksunluk taşıyor. Tasarı belirli bir anlayışın, yaklaşımın ürünü ve bir hedefi var. Belirli bir hedef doğrultusunda ve belirli bir anlayışın sonucu olarak hazırlanan bir tasarıya gelen eleştirilerin büyük bir çoğunluğu o anlayışın tam tersi ya da olabildiğince karşıtı bir anlayışa sahip olacaktır. İktidar sahibiysen ve bir yasa taslağı hazırlamışsan ve bu taslak da küresel sermayenin hedefleri doğrultusunda oluşmuşsa, o yasa taslağına gelecek eleştirileri takmazsın. Çünkü son tahlilde o eleştiriler küresel sermaye karşıtı olacaktır; özgür düşünceden, bilimsel üretimden ve nitelikli eğitimden yana olacaktır.Belki ufak tefek göstermelik değişiklikler yapılabilir. Ancak,
Çatı, temel anlayış, yapı değişmedikten sonra göstermelik değişikliklerin hiçbir anlamı olmayacaktır.
Artık üniversitede düşünmeye, eleştirmeye, sosyal bilimlerde araştırma yapmaya, toplumu yapısal olarak sorgulamaya, yöneticileri sorularla rahatsız etmeye paydos. Onun yerine üretilmiş bilgiyi ezberletmek hedefiniz olmalı. Hangi üretilmiş bilgiyi? Ticari değeri olan bilgiyi...
- Eğitimde reform… Kim için ve ne için? 15 Ekim 2016 00:26
- İhtisaslaşmış kölelik 17 Eylül 2016 00:11
- Meslek liselerinin devri? 10 Eylül 2016 00:56
- Mültecilik, kölelik midir? 03 Eylül 2016 00:54
- Özgürlük, adaletten başka bir şey değildir 06 Ağustos 2016 00:51
- İnsan olmak, demokrasi ve yabancılaşma 30 Temmuz 2016 01:00
- Demokrasi eğitimi ve demokrasinin neresindeyiz? 23 Temmuz 2016 00:51
- Vatandaş mı, yandaş mı, düşman mı? yoksa insan mı? 16 Temmuz 2016 00:51
- Yabancı öğretmen yetiştirme düzeni 09 Temmuz 2016 01:00
- Performans kaygısı 02 Temmuz 2016 01:00
- Maarif Vakfı Kanunu 25 Haziran 2016 00:51
- Başka bir seçenek hakkı için: ‘Yeter Artık’ 18 Haziran 2016 00:13