16 Kasım 2012

Kara kışın ayak sesleri

DİĞER YAZILARI
Bir kuşağın katilleri 21 Haziran 2014
Kapanmasın kirpiklerin 14 Haziran 2014
Şiire saygıyla 7 Haziran 2014
Zinciriye şairleri 31 Mayıs 2014
TÜYAP Diyarbakır 24 Mayıs 2014
Vicdan göçüğü 17 Mayıs 2014
Sanat bir yürüyüştür 10 Mayıs 2014
Dünyanın gülü Mayıs 3 Mayıs 2014
Ortak vicdan 26 Nisan 2014
O gün 19 Nisan 2014
YAZI ARŞİVİ

Kara kışın ayak seslerinin duyulduğu bir Kasım gününü daha geride bırakırken, bu kasvetli havayla at başı giden olayların görüntüleri süslemektedir haber kanallarının ekranlarını. Açlık grevleri, bu grevlere destek amacıyla gösteri, basın açıklaması yapanlara karşı uygulanan şiddet, Suriye sınırında olan gelişmeler, İsrail’in Gazze’yi bombalaması, Arçelik işçilerine gösterilen tahammülsüzlük, dayatılan sözleşmeli işçilik, yetkililerin umursamaz açıklamaları vb. Öte yanda hemen bunların peşinden verilen reklamlardaki gösteriş ve şatafat çığırtkanlığı… Hayatın bu kara-beyaz sunumu ve yarattığı algı daha zor günlere hazırlanmamızın da işaretleridir. Bir an bütün bu olumsuzluklardan sıyrılmak için etrafıma bakınıyorum. Elim bir türlü varmıyor masamda bir yetim gibi bakan gazetelerin sayfalarını çevirmeye. Biliyorum ilk sayfasından son sayfasına kadar okuyacağım her haber, yüreğime soğuk bir rüzgar gibi işleyecek. Odama çekilip nicedir üzerine yoğunlaştığım ve bir an evvel bitirmeye karar verdiğim şiir dosyasına bir göz atmak istiyorum. İlk şiirin ilk mısrasıyla irkiliyorum: “uykuyu unuttum/ kokusunu toprağın/ esrikliğini şarkıların/ bir mum gibi eriyen/ ve çürüyen bu şehir de.”
...
Şiir, edebiyat sanatının nazlı bebeği. İnsanın, çevrenin, iyiliğin ve hakça bir yaşamın müjdecisi, savunucusu. Şiirin tarihsel gelişimi ile insanlığın tarihi ne kadar da örtüşüyor. Haksızlığın, sömürünün, adaletsizliğin hep karşısında olmuş ve bu nedenle demokrasi savaşçıları gibi o da hep baskı altına alınmak istenmiş, şiir yazanlar cezalandırılmış, hapislere, sürgünlere gönderilmiştir.
Şiir hep hayatın yanında yer almıştır. Hayatı savunanlara soluk olmuş, şarkı olmuş, hasreti, gurbeti, aşkı ve umudu anlatmış, beslemiş, büyütmüştür. Hasan Hüseyin’in dediği gibi:
“belki bir şiir
belki bir şiir kırıntısı
çalar kapımızı umutsuz karanlıkta”

Kürtçe şiir uzun ve verimli bir geçmişi olmasına rağmen Türkiye de bilinmedi. Bildik nedenlerle yok sayıldı, basımı yapılmadı ya da görülmek istenmedi. Oysa Kürtçe şiirin önüne bunca engeller konulmasaydı eminim, Türkçe şiir de, şiir okurunun da bu kadim şiirden edineceği çok şeyi olurdu. Bilinmelidir ki bu gün en dinamik, üretken ve hayatımıza renk katacak, bize yaşamı sevdirecek, dostluğu, yardımlaşmayı ve sevmeyi öğretecek şiirlerin başında Kürtçe şiir gelmektedir.
  Celadet Bedirxan tarafından yayınlanan ve amacı modern bir edebiyatın temellerini atmak olan Hawar Dergisinin en önemli ve gür sesi olan Cigerxwîn, halkının acılarını sevinçlerini ve geleceğe dair olan umutlarının işlendiği şiiri aynı zaman da savunduğu dünya görüşü ile de evrensel bir şiirdir. Onun şiirini okurken salt kendi halkının yaşamını değil ama çağın bir tanığı olarak ta görürsünüz. Zira onun şiirlerinde Amerika da siyahlara karşı uygulanan haksızlıklara karşı duyulan öfkeyi, Fabrika da emeği sömürülen işçiyle olan gönül birliğini, Vietnam’da özgürlüğe koşanlarla olan duygu birliğini görür, aşkı ve mutluluğu bu topraklara kalıcı olarak yerleştirmek, barışı dünyada hakim kılmak için çelik iradesine tanık olursunuz.
O bütün yaşamı boyunca daha yaşanılır bir dünyanın özlemiyle yaşadı ve mücadelesini verdi. Onun bu şiiri sanki Nazım Hikmet’e nazire olsun diye yazılmış:
“Nerdedir, nerelidir, nereye gidiyor olmazsın
Dünya baştan başa vatanımız olsun.”  
İkisinin de ruhu şad olsun…

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamu işçisi hedefte

Kamu işçisi hedefte

Ücretleri baskılayan Erdoğan-Şimşek programının yeni hedefi toplu sözleşme sürecine giren 600 bin kamu işçisi. Sendikal bürokrasi eliyle işçiden kaçırılan sözleşme taslağı, iktidar medyasına sızdırıldı. “Taleplerimizi karşılamıyor” diyen işçiler öfkeli. Ekonomide, iç ve dış politikada sıkışan Saray iktidarı, toplumu yönetebilmek için yasaklara, gözaltılara ve tutuklamalarla sarılıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et