18 Kasım 2012 11:42

Topluca teşrife davet

Topluca teşrife davet

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Van’da böbrek ve tansiyon hastası, 12 çocuklu bir kadın hamile olduğunu öğreniyor, konteynerde devam ettirmeye çalıştıkları hayatının zorluklarına, ciddi sağlık sorunlarına, 2 çocuğunun engelli olmasına, geçimlerinin sadece bir kızının asgari ücretine bağlı olduğuna, kadının bu bebeği dünyaya getirmek istememesine bakmayan devlet hastaneleri kadına “git özelde aldırabiliyorsan aldır ama hastanemiz kürtaj yapmıyor” diyorlar. Van Kadın Derneğinden Zozan Özgökçe, kadınla Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesine gidiyor ve soruyor “Hangi yasal dayanağa göre kürtaj yapmıyorsunuz?​”
Cevap: “Yasa falan yok, yapmıyoruz”.
Üniversite Hastanesinde aynı sorunun cevabı, “Kürtaj yapmıyoruz, Down sendromlu bile olsa çocuk almıyoruz artık”
Başka doktorlarla konuşuyorlar; bu sefer cevap “Bu vicdan meselesi, doktora kürtaj yap denilemez.”  
Daha ortada yasak falan yok. Ha bugün ha yarın Bakanlar Kurulunun gündemine gelecek.  “Her kürtaj bir Uludere’dir” cümlesiyle doruğuna çıkan,  kadınları vicdan muhasebesiyle kilitlemeye çalışan, rahme düşmüş canın hakları tartışmasıyla devam eden, son noktada “yasak yok düzenleme var” denilerek, “kürtaj yaptırmak isteyen kadına ikna odaları kurmaya” varan tartışmanın kendisi bile yetti kadınların yaşamlarına kesilen cezalara. Kadınların vicdan muhasebesine terk edilerek tevekkülle yüklenmek zorunda bırakıldıkları hayatlara bakın… Kendi kararlarını uygulamak isteyen kadınların bedenlerini tabuta dönüştürüyormuş gibi hissetmelerine cevaz veren üsluba…
 Kadının bedenini, yaşamını alınan herhangi bir bürokratik kararı uygulaması gereken herhangi bir birime indirgeme çabasındaki cüretkârlığa bakın…   
Bunların hepsinin “bilimsel temellerinin” atıldığı bir “uluslararası konferansın” bir yenisiyle karşı karşıyayız: “İlki 2010 yılında ‘Din, Gelenek ve Modernite Bağlamında Bir Değer Olarak Aile’ üst başlığı altında gerçekleştirilen Uluslararası Aile Konferansı’nın ikincisinde bu kez ‘Aile ve Şiddet’ konusu tartışılacaktır. 24-26 Kasım 2012 tarihlerinde 20 ülkeden 50’yi aşkın bilim adamının katılımıyla gerçekleşecek konferansı teşriflerinizden büyük mutluluk duyacağız”.
Bu teşrifin kişisel bir teşrif olduğunu zannetmeyin, 2 yıl önce yaptıkları konferansta dert edindikleri ve karar altına aldıkları ne varsa bugün hayatımızın orta yerinde bir korku filmi sahnesi olarak değil, gerçeğin ta kendisi olarak yaşanıyor ya hani, yeni konferansa topluca teşrifimiz de o düzeyde olacak!  Fettullah Gülen’in onursal başkanlığını yürüttüğü Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından düzenlenen konferansın, 2010’daki sonuç bildirgesinde ne mi vardı?
 *Tüm ulusların genç nüfusa ihtiyaç duyduklarını göz önünde bulundurarak doğal evliliklere dayalı çocukların çoğalmasını destekliyoruz  
*Ailenin korunmasında en büyük role sahip dini motivasyonları önemsiyor, din temelli nikahın küçümsenmesini ve meşru sayılmamasını eleştiriyoruz.
*Neslin korunması esasına dayalı olarak boşanmayı azaltacak her türlü tedbirin hayata geçirilmesini gerekli görüyoruz.
*Modernitenin kaçınılmaz sonuçlarının derin aile bağlarını zayıflatmasına karşılık her ulusun onu ulus yapan manevi değerlerine yeniden dönmeleri ve böylelikle aileyi yeniden yapılandırmanın gerekliliğini savunuyoruz.
*Kürtajı önleyen ve azalan doğum oranlarının artmasını sağlayan politikaları ve projeleri destekliyoruz.
Bu Pazar Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü. Güzide konferanslarını günün anlam ve ehemmiyetine binaen 25 Kasım sürecine denk getirmeleri boşuna değil yani. Aynı gün, sokaklarda olacak kadınlar da. Onların da daveti var bu cüretkarlık, bu kurgu, bu kurban etmeyle derdi olan herkese.  
“Aile ve Şiddet” konferansından çıkacaklara topluca teşrife davet edildiğimiz hayat ne mene bir şey belliyken,  siz hangi davete icabet edeceksiniz acaba?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa