18 Kasım 2012 11:43

İlişkiler

İlişkiler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İsrail, Siyonizminin bütün hıncıyla yine Gazze’yi bombalıyor. Yine taş üstünde taş bırakmamaya özen gösteriyor. Yine yaşlı ve çoluk çocuk demeden onlarca insanı katletti. Suçsuz ve günahsızdılar.
Mısır’da Kahire Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada Erdoğan, İsrail’i, ne demekse, “orantısız güç kullanmakla” eleştiriyor. Biraz az öldürse “orantılı” mı olacaktı? Ya da roket yerine keskin nişancı kullansaydı katillik yaparken? Ağız alışkanlığı olmalı Başbakanınki. Hani Türkiye’de göstericileri “Allah yarattı demeden” coplayıp tekmeleyerek gözlerine zehirli gaz sıkınca “orantılı” mı oluyor “orantısız” mı, tartışılıyor ya! Yoksa örneğin “Kazan Vadisi’nde 24 terörist etkisiz hale getirildi” açıklamaları yapıldığında hiç “orantısız” olmadı. Ne açıklama “orantısız” oluyor, ne katliam!
Bir İsrail saldırıları “orantısız güç kullanma” oluyor. Bir de Suriye rejiminin halkına zulmüne “zulüm” deniyor. Türkiye’deyse adam öldürmek serbest. Hem de bir seferinde onlarcasını öldürebiliyorsunuz. Kimsenin bir şey deme hakkı olmuyor! Ne “orantısız güç kullanma” denebiliyor ne de “zulüm”.
Ve Başbakan çıkıp Kahire Üniversitesi’nde göğsünü gere gere “uluslararası toplum” denen şeyi, BM’yi eleştiriyor: “İnsan haklarından, demokrasiden bahseden ülke ve kuruluşlar, konu Filistinlilere, konu Suriyeli mazlumlara gelince susmayı tercih etmişlerdir. Bu ikiyüzlülük artık sona ermeli.” Peki, sayın Başbakan, ya Kürtler olunca konu? Demokrasiden, insan haklarından söz açanlar, konu Kürtler olunca sus pus olmuyor mu? Hatta bombalarla övünmüyorlar mı? Bu ikiyüzlülük sürmeli mi?
Ya susmayanlar? Gazze’de örneğin siz konuşmaktan başka ne yapıyorsunuz sayın Başbakan? Obama ve Putin’le görüşüp “İsrail’i ikna etmelerini” söylemişsiniz. Bu kadar mı? Zamanında Türkiyeli gençler Filistinlilerin yanında İsrail zulmüne karşı savaşırlardı. Siz? Suriye’ye karşı savaşmayı tercih ediyorsunuz. Sadece üstü örtülü destekle de yetinmiyor, ilan edilmemiş bir savaşı yürütüyorsunuz Esad “zalim” diye? Esad “zalim” diye elinizden geleni ardınıza koymazken İsrail’i Obama’ya şikayet etmekle yetiniyorsunuz. O yeterince “zalim” değil mi?
Konu Müslümanlık da olamaz! Esad hiç değilse Müslüman. İsrail Yahudinin ötesinde üstelik Siyonist! Sonra Suriye, gözaltına aldığı Türkiyeli siyasal İslam eğilimli gazeteci C. Ünal’ı neden size değil de CHP’lilere teslim etti diye tartışıyorsunuz. “Manidar” buluyorsunuz. Sizin ilişkileriniz ve yaptıklarınız manidar değil mi?
Ve hatırlayın, Obama da, Suriye ile ilgili olarak size “Çin’le Rusya’yı ikna edin” demişti. Uluslararası sorunlarda “ikna” demek, ipe un sermektir.
İş buraya gelmişse, ilişkilerinizde bir gariplik var demektir. İsrail’e karşı parmağınızı kımıldatmıyorsunuz. Hatta Kürecik’e füze kalkanı onu korumak için kondu. Ama İslam aleminde getirisi olur diye, “one minute” türü laflarla “düşmanlık” gösterisi yapıyorsunuz. Sadece laf! Suriye’deyse Ceylanpınar’dan “koridor” açma raddesine getirdiniz işi. Yani iş.
Laf ya da iş, ancak ikisiyle de konuşamaz haldesiniz! “Sıfır sorun” yerine “sıfır ilişki” yani. B. Arınç “İsrail’le görüşme” sözü ediyor. Oysa ilişki yok, ancak Obama ve Putin üzerinden olabiliyor “ikna” çabası. Suriye ile de ilişki sıfır, adamlar iade edecekleri gazeteyi CHP’lilere verince onu da sorun ediyorsunuz!
Askerler gibisiniz! “Kurduğumuz düzen bütün haşmetiyle devam ediyor” diyen Ağar, “Darbe Komisyonu”na, “Tayyip Beyle el ele verip PKK ile mücadele etmek yerine ‘Hükümeti nasıl alaşağı ederiz’ lüzumsuzluğuna girmeseler bu sıkıntılar olmazdı” derken haksız değil.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa