Menderes'in hayalleri üçe katlandı
Öyledir’ ya da ‘değildir’ tartışmalara girmeden hatırlayalım.
“Milli görüş gömleğini çıkartıp, merkez sağın yeni merkezi” olduğunu iddia eden AKP kendini kamuoyuna nasıl lanse ediyordu?
Menderes’e kadar uzanan kökü Demokrat Parti’ye inen bir siyasi çizginin tek temsilcisi olarak…
Anketler, araştırmalar bu imajın AKP’ye epey oy getirdiğini söylüyor.
Bugünlerde hükümet bu imaja (her alanda iktidar olma yolunda kat ettiği mesafenin gereği) pek ihtiyaç duymasa da… Birileri (yandaş basın) başbakanı ve hükümeti Adnan Menderes’in hayallerini kat be kat gerçekleştirmekle övüyor.
‘Hangi hayallermiş bunlar?’ sorusuna cevap verebilmek için önce hayalleri şöyle bir hatırlayalım.
En kadim hayal: Amerika olmak!
Demokrat partinin hararetle savunduğu bu hayal ilk olarak aslında CHP tarafından dillendirilmişti.
“Küçük Amerika” hedefi öylesine benimsendi ki, CHP’ye rakip olarak doğan Demokrat Partinin lideri Celal Bayar, Taksim’de yaptığı konuşmada şöyle haykırıyordu. “Öyle ümit ediyoruz ki, 30 sene sonra bu mübarek memleket 50 milyon nüfusu ile küçük bir Amerika olacaktır.” Tarih: 20 Ekim 1957.
Bir diğer hayal Adnan Menderes’in dilinde ifadesini buldu: “Her mahallede bir milyoner yaratacağız.”
3 MİLYONERE BİN YOKSUL
Gelelim bugüne. 13 Kasım 2012’ye…
Sabah gazetesinde Kerim Ülker haberi: “Adnan Menderes’in başbakan olduğu 1950’li yıllarda seçim meydanlarında sık sık dile getirilen ‘Her mahalleye bir milyoner’ vaadi fazlasıyla gerçekleşti. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’ndan (BDDK) derlenen verilere göre, Türkiye’deki milyoner sayısı son 10 yılda 5.5 kat arttı. Banka hesaplarında 1 milyon lira ve üzerinde para bulunan mevduat sahibi sayısı 51 bin 161 kişiye ulaştı.”
Türkiye’de yaklaşık olarak 17 bin mahalle bulunuyor. Buna göre her mahalleye 3 milyoner düşüyor.
Sabah gazetesinin manşete taşıdığı bu habere birkaç ayrıntı da biz ekleyelim.
Bu yılın ilk dokuz (Ocak-Eylül) ayında…
Yurt içinde yerleşik olan…
Ve de banka hesaplarında 1 milyon lira ve üzerinde para bulunan kişilerin sayısı…
Geçen yılın aynı dönemine göre artmış.
Hem de 6 bin 669 kişi artmış…
Vay be!
Dokuz ayda bir değil, beş değil neredeyse tam 7 bin yeni milyonerimiz olmuş.
Büyük bir övünçle bu durumu manşete taşırken insan bir sormaz mı yoksullarımızın sayısı kaç olmuş diye?
Avrupa’nın hesap yöntemine göre Türkiye’deki yoksul sayısı yuvarlak hesap 17 milyon.
Yaklaşık 17 bin mahallemiz olduğuna göre her mahalleye bin yoksul düşüyor. Her mahalleye 3 zenginin düştüğünü hesaplayanlar nedense buna karşılık 1000 yoksulu görmezden geliyor.
YA BU VERİLER?
Aynı gün, yani 13 Kasımda…
Aynı kurumun, yani BDDK’nın…
Halkın borçlanmasına ilişkin verileri de açıklanmıştı.
Örneğin Radikal gazetesi şöyle görmüştü verileri: “Kredi alacak kişi kalmadı! Hanehalkının bankalara kredi ve kredi kartı borcu 2002 yılından bu yana 74 kat arttı.”
Peki, borç 74 kat artarken hanehalkının varlıkları ne kadar arttı?
Sadece 3.5 kat.
2003’te 156 milyar lira olan varlıkların değeri bu yıl 542 milyar lira olmuş!
Demek ki neymiş?
Birileri milyoner olurken birileri yerinde saymış.
Yine Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun verilerine göre… Sadece son yıldaki kredi kartındaki borç artış oranı yüzde 30!
Veriler vatandaşın yaşamını idame ettirebilmek için kredi kartına mahkum olduğunu gösteriyor. Çünkü kredi kartı harcamalarının yüzde 22’si market ve gıda harcamalarından oluşuyor.
Gittikçe genişleyen bir nüfus yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamada borçlanmaktan başka çözüm bulamıyor.
Haliyle her geçen gün borcunu ödeyemediği için takibe düşenlerin sayısı artıyor. BDDK’ya göre bu yıl takibe düşenlerin sayısı geçen yıla göre yüzde 30’luk bir artış gösterdi!
Her mahalleye düşen milyoner sayısını geç. Günyüzü göremeyen mahallelere bak!
NİHAYET AMERİKA OLDUK!
İkisi de oldu nitekim! Hem küçük Amerika olduk! Hem de, her mahallede olmasa da, sayıca her mahalleye dağıtabileceğimiz milyonerlerimiz var.
Hem ekonomik, hem sosyolojik hem de (başkanlık sistemi gibi kimi eksikliklerimiz olsa da) siyasi olarak da küçük Amerika olduk!
Önce ekonomiden başlayalım!
Türkiye’nin en önemli kırılganlığı nerede? Cari dengede…
Türkiye geçen yıl, ‘iç talebi ve krediyi azdırarak’ yüzde 10 büyüdü. Büyürken de ekonomisinin yüzde 10’u kadar cari açık verdi.
Ayda bin liralık gelirle 3 bin liralık hayat yaşayıp geriye kalanı tefeciden almak gibi bir şey bu.
Tasarruf yok! Türkiye’nin tasarrufları milli gelirinin yüzde 12’sine düşmüş durumda. Tam bir küçük Amerika… Cebinde olmasa da tüket harca!
Çok öykünülecek bir durum değil. Zira Amerika para basıp dünyaya dağıtabiliyor. Kağıt ve boya masrafıyla işi döndürüyor. Türkiye’nin darphanede bastığı paranın sınır ötesinde bir karşılığı yok!
Suçluların sayısı, cezaevlerinin doluluğu, uyuşturucu yaygınlaşması gibi konulara bakıldığında, sosyolojik olarak da ne kadar Amerika ile paralel ilerlediğimiz görülecektir.
Bir de başkanlık sistemini getirdik mi tamamdır!
RİZELİLER BUNU YEMEMİŞTİR!
Rize’de, ismini taşıyan üniversitede verilen fahri doktora unvanı töreninde konuşan Başbakan Erdoğan birçok konunun yanı sıra enflasyon meselesine de değindi.
Dedi ki; “Halkımızı kandırmak için durmadan paranın yanına bir sıfır ekliyorlardı. Biz 6 tane sıfırı attık. Bunları attığımız zaman ‘enflasyon patlar çatlar’ diyenler, enflasyonu yüzde 30’dan tek haneye düşürdüğümüzü görmek istemediler.”
Türkiye’nin enflasyon verileri o zaman da çok kötüydü şimdi de.
Türkiye 43 ülke gelişmiş ekonomi arasında, enflasyonda 9.2 oranla sondan üçüncü.
Türkiye’nin enflasyonu ticaret yaptığı ülkelerin iki katı…
Sıralamadaki yerimiz değişmedi yani.
Enflasyon bütün dünyada düşüyordu biz de düştü. O kadar!
Zeki Rizeliler yememiştir bu rakam oyununu!
Evrensel'i Takip Et