20 Kasım 2012 12:25

Zaman'e faşizm...

Zaman'e faşizm...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

”Basın, hükümetin ve paranın gücüne
bağlı olmadığı zaman özgürdür.”

Albert Camus

Açlık grevleri bitti.
Medya, son ana kadar uyguladığı psikolojik savaş taktikleri ile rolünü oynadı.  
Bu yeni değil; medyada (da) devamlılık esas.
Hürriyet’ten şerbetliyiz.
Söz konusu olan vatan ise Hürriyet, icabında Kardak’a bayrak bile çeker(di).
Sadece bu mevzularda değil, memleketin kritik her meselesinde sınıfsal refleks ile taarruza geçer(di).
Misal. Temizlik işçileri mi grevde!?
Doktor bilem şu kadar para alırken, çöpçüler nah bu kadar istiyor, der, halka şikâyet eder(di).
Bir de “ev sahibi çöpçü” fotosu ile sofraya çökmüş sendikacıyı çekince sayfaya, garibanlar burnundan soluyarak bakardı grevciye.
Kışkırtırdı ahaliyi, aşağıladığı “çöpçü”ye karşı…
Kahvede dördüncü arayana şunu demek isterdi, gazetemiz: Sen işsizlikten kıvranırken, bunlar iş bulmuş da…
Yine, açlık grevi mi var cezaevlerinde:
Örgüt liderleri kuzu kebap yiyor, cahil militan aç bil aça yatıyor, olur(du)… Ötesi yok. Bugün ne ise o zaman da o idi.
Tabii sadece Hürriyet yapmazdı. Milliyeti Sabahı, o su bu su, tekmili birbiriyle yarışır(dı).
Ama Hürriyet, Doğan’ın olduğu kadar burjuva medyasının da  “amiral gemisi” (idi).
Şimdi “amiral battı,” Hürriyet rehin kaldı. Sümsük sümsük dolaştığı için artık (idi) olarak anıldı. Yoksa can çıkar huy çıkmaz.
Haklısınız, toparlayayım. Zaman tünelinden çıkıp Zaman’a gelelim.
Müesses nizam el değiştirdi.
Devleti kurum ve kurallarıyla teslim alanlar, ‘eski’nin medyasını da teslim aldı.
Amirallik forsu, müesses nizamın yeni efendilerinin medyasına geçti.
Devir değişti; zaman cemaat Zaman’ı.
Altın vuruşları da artık Zaman yapıyor.
Sıcak gündem, sıcak örnek:
Zaman Açlık grevlerini manşet yaptı: Serap’ın katilleri de açlık grevinde (17 Kasım 2012).
Manşetin spotundan: İstanbul’da belediye otobüsüne molotof bombası (abç) atarak 17 yaşındaki lise öğrencisi Serap Eser’in ölümüne sebep olan….. da (açlık grevine) katılıyor.
Tabii manşetin görseli de ölen Serap’ın yanmış cesedinin fotoğrafı…
Nasıl ama!     
Kamuoyunda (haklı) infial yaratmış bir hadisenin sanıklarından hareketle, demokratik talepler üzerinden yürütülen on bin kişinin açlık grevini (AG) gayrı meşru saymak…
İtibarsızlaştırma kampanyası yürüterek, AG’cileri  kalabalıklara hedef göstermek:
Bunlar var ya bunlar Serap’ın katilleri diyerek, “vatandaş”larda “gebersinler” tepkisi yaratmak.
Nihayet oldu da... Kara temennisini sokağa salıp fiile dönüştürenler, gözü dönmüş bi’ şekilde dolaştı. Bursa’da, Bodrum ve İstanbul’da olduğu gibi göstericilere karşı huruç harekâtı düzenledi.
“Serap’ın katilleri de açlık grevinde” manşeti, demokratik tepki ve eylemlere karşı tahripkâr “rıza imalatı”dır.
Faşist saldırıların psikolojik alt yapısını yaratmaya dönük provokasyondur.
Eylemcileri cani-terörist, saldırganları (hatırlatılan Serap’ın acısıyla hareket eden) hassas vatandaş gösterme gayreti…
Zaman’e faşizminin kitlesel manipülasyon kodlarında orijinal bir şey görebildiniz mi?
Can sıkıcı olan da bu ya: Böylesi ucuz numaranın hâlâ iş görüyor olabilmesi.
Öyle olmasaydı bu ucuzluk, kudretli efendiler olarak hükmedebilirler miydi hayatımıza?   


Hozat’ın ‘fiş’leri neden heyecan yapmadı

Çabuk unutuyoruz. Önce kısa özet geçeyim: “Tunceli’nin Hozat İlçesi’nde Kaymakamlık’ın emri ile jandarma ve polis tarafından ilçede çok sayıda kamu görevlisi ve vatandaşın fişlendiği ortaya çıktı. Hozat Belediye Başkanı Cevdet Konak’ın ilk sırada yer aldığı listede, siyasi partilerin ilçe yöneticileri ve aktif üyeleriyle, 77 yaşındaki bir vatandaş da bulunuyor. (16 Kasım 2012)
Önce internet sitelerine düşen bu haber, bir gün sonra medyada –nedense- hak ettiği yeri bulamadı.
Çok satan 10 gazetenin 17 Kasım 2012 günkü birinci sayfalarına göz atalım (-),  kararı siz verin:
Hürriyet: Tunceli Hozat’ta fişleme skandalı (1. sayfa, solda iki sütün.)
Manşeti: Demokraside açlık grevi yok.
Milliyet: Hozat Kaymakamı herkesi fişlemiş (1.syf., 3 sütün)
Manşetleri: - Darbe arşivleri yok edilsin
-    Çukurova uçuşa geçecek
Sabah: 1. sayfada haber yok
Manşeti: Balyoz’a 1500 sayfa gerekçe
Habertürk: 1. sayfada haber yok.
Manşeti: Kardeşlerimizin yanındayız
Zaman: 1. sayfada haber yok.
Manşeti: Serap’ın katlleri de açlık grevinde
Akşam:  Tunceli’de “fişli’ skandal (1. syf., 2 sütun)
Manşeti: Gizli tanığa duble bütçe
Star: 1. sayfada haber yok.
Manşeti: BDP açlık grevini durdursun
Vatan: 1. sayfada haber yok.
Manşet: Sığınağa kaçtı
Taraf: 1. sayfada haber yok
Manşet: Bırakın ölsünler diyemeyiz
Cumhuriyet: Hozat’ta fişleme furyası (1. syf., dipte, tek sütun.)
Manşet: Yeşil, Mumcu’nun evinde
Aynı haber üç-beş yıl önce olsaydı ne olurdu? Haklı olarak ortalık ayağa kaldırılırdı. Emri veren Kaymakam, topa tutulurdu: “Niye susuyorsun, Bakanlık’ın haberi var mı?​”
Sorularla didik didik edilirdi mesele.   
Peki şimdi niye böyle?
Yandaş ve yanaşmalar birinci sayfalarında tek satır, evet tek satır bile yer vermediler “fiş’e.
Ne dersiniz; ‘fiş’i kimin tuttuğundan emin oldukları için olabilir mi?
(-) Hozat’ı manşete çeken olmamış mı? Sadece Birgün; “Dersim’de fişleme neyin hazırlığı” diye uyarmış. Bizim Evrensel, “Balkonlara savaş” (Diyarbakır’daki polis saldırısı) manşetini tercih etmiş. ‘Hozat’ ı da birinci sayfadan, “Halka gözdağı verlmek isiteniyor” tespitiyle duyurmuş.


Kürtlerin neden güçlü medyası yok?

Sosyalistlerin vaziyeti malûm. Temsil gücü yüksek, az ama öz gazete tirajlarının, solun politik durumu ile simetri oluşturduğunu varsayabiliriz.
Ama Kürt medyası neden böyle?
Daha net sorayım: Türkiye bir yana Ortadoğu’da bölgesel denklemin bir parçası haline gelen Kürt siyasi hareketinin, neden buna paralel yaygın ve etkili medya gücü yok?
Yüz binleri mobilize edebilen bu siyasal çizginin en azından bir Milliyet’i olması gerekmez miydi? Ya da referans gösterilebilecek saygın ve yaygın bir TV’si?  
Baskı ve sansür dışında başka bir izahı var mı, bilmiyorum. Üstüme vazife değil belki ama merak ediyorum.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa