22 Kasım 2012 11:14

Taciz!..

Taciz!..

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Futbol denince akla öncelikle ne geliyor?.. Göze hoş gelen oyun mu?.. Rakibe saygı mı?.. Centilmence, sportmence, onurlu mücadele mi?.. Yoksa taciz, kışkırtma, tehdit ve hedef gösterme mi?..
Kulüplerin ve taraftarların “ne pahasına olursa olsun kazanma” anlayışını özümsediği, medyanın da rant elde etmeyi temel hedef olarak belirlediği bir ortamda, özellikle taciz kaynaklı baskıyı iyiden iyiye kanıksadık. Neredeyse bunu, futbolun “olmazsa olmazı” kabul edeceğiz.
Kazanmak adına stadımızı rakipler için “cehenneme” çevirmek en büyük gururumuzdu şimdi artık bu işe havaalanında başlıyor, hatta işi futbolcuları kaldıkları otelde telefonla taciz etmeye kadar vardırıyoruz. Rakip oyuncular mutlaka korkutulmalı, sindirilmeli. Bizim sahamızdan puanla dönmenin kendileri açısından pek hayırlı sonuçlar doğurmayacağı düşüncesi mutlaka kafalarına yerleştirilmeli. Keza hakem de baskı altına alınmalı. Böylece, galibiyete giden yol üzerinde en küçük bir engel ya da pürüz bile kalmamalı, zafer garantilenmeli!..   
Yeni spor alanları yapılırken öncelikle, rakibi ve hakemleri baskı altına alacak atmosfer yaratmaya uygun olmasına dikkat ediliyor. “Nasıl bir stat ya da salon inşa edersek seyircimizin gücümüzü sahaya daha etkili yansıtıp rakibimizi ve hakemleri daha çok yıldırır, korkutur ve sindiririz” düşüncesi projeleri şekillendiriyor...
Daha önce de pek çok kez, rakip takımın kaldığı otelin yakınında geç saatlere kadar gürültü çıkarıp futbolcuları uykusuz bırakarak kendi takımlarına avantaj sağlama çabasına girişen vefakar ve fedakar taraftarlara tanık olmuştuk.
Eşit koşullarda, onurlu, dürüst mücadele kimin umurunda?.. Ev sahibi olmanın avantajını kullanmıyorsan enayisin!.. Sen yenmene, zafer sarhoşluğunun tadını çıkarmaya ve komplekslerinden arınmaya bak!.. Ötesi boş laf!.. Rakibe saygı duymanın, centilmence, sportmence mücadele etme konusunda özen ve duyarlılık göstermenin bir getirisi mi var sanki?..
Medyadaki tacizcileri de es geçmeyelim. Hakem Fırat Aydınus, Eskişehirspor-Fenerbahçe maçında verdiği hatalı bir kırmızı kart kararı sonrasında bir anda ülkenin gündemine oturdu ya, tabii medyanın bu büyük fırsatı değerlendirmesi lazım.
Fırat Aydınus’un kariyerini didik didik edip bugüne kadar hangi maçta, hangi hatalı kararlar verdiğini, böylece en çok hangi takımın zarar görmesine neden olduğunu istatistiki bilgi olarak ortaya koyarak belli bir takıma düşmanlığını belgelemekle(!) kalmadılar, bir de peşine düştüler!..
Bir televizyon kanalı, bir muhabir ve kameramanını Fırat Aydınus’un evine yollamış. Muhabir, bulundukları semtin adını söylemeyi de unutmadan kapıya dayanıyor. Kapıyı Aydınus’un eşi açıyor. Karşısında ne dediği ve ne demek istediği anlaşılamayan bir kişiyi ve kamerayı görünce ise doğal olarak kapıyı kapatıyor. Ama muhabir kararlı ve ısrarcı. Kapıya eliyle vurmaya başlarken, bir yandan da bağırarak soru sormayı sürdürüyor. Zaten günlerdir linç kampanyasının ve türlü tehditlerin hedefi yapılmış, belki de hayatlarının en sıkıntılı dönemlerinden birisini yaşayan bir aileyi üstelik de hedef gösterir şekilde böylesine taciz etmek, nasıl bir gözü dönmüşlüktür?..
O ana kadar kendisine gereken malzemeyi çıkaramayan muhabir yılmıyor. Aydınus’un açığını yakalamayı kafasına koymuş bir dedektif edasıyla bu kez de apartman yöneticisini soru yağmuruna tutuyor. “Fırat Aydınus, apartman aidatını zamanında veriyor mu” şeklinde, zeka seviyesi hakkında derin endişe uyandıran bir soru bile yöneltiyor. Muhabirin, bu soruya karşılık olarak alacağı yanıttan nasıl bir anlam ya da sonuç çıkarmayı düşündüğünü bilemiyoruz ama biz bütün bu olup bitenlerden, maskaralığın ve kepazeliğin sermaye medyasına çok yakıştığı sonucunu çıkarabiliyoruz...

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa