Çayır çimende ince işler
Aslında işin incesi salt çayır çimende değil, bütünü ayaktopuna batmış ülkenin her yerinde. Nice ince işler çevrilip duruyor orada da, hiçbiri ayaktopundaki gibi ilgi çekmiyor. Güneyde gizli bir savaş sürüyor, ülke yeni bir zam sağanağının etkisine giriyor, küçük kentler büyütülürken insan sayısı beş yüz bini bulmuş Ankara’ nın Batıkent’ i ilçe yapılamıyor. Ne yazık ki Alex’ in başına gelenler denli ilgi çekmiyor halkın başına gelenler ve gelecekler. Çünkü, ayaktopu her yerdekiden daha çok uyuşturuyor bizde insanı. ÖTM, KDV ve benzeri şeyleri de yok. Çek gitsin!….
Birgün’de Ümit Alan’ ın iğneli ve utandırmalı bir biçimde değindiği gibi 14 yaşındaki bir kıza cinsel saldırıda bulunulması, bulunanların da salıverilmesi; bu tür ilişkilerden doğacak çocukların doğumuna izin verilmesi de, ayaktopu alanında bir topçunun boğaz sıkma girişimi denli ilgi uyandırmamıştı toplumsal, siyasal alanların her birinde.
Sıktığı boğazla çok kişinin de canını sıkan adam, yeşil alanda saldırgan, sinirli kişiliğiyle bilinirdi. Çeşitli eylemleri yüzünden çok takımdan uzaklaştırılmıştı hem de. Topla oynama becerisi yüzünden de çok takımın kucak açtığı biriydi aynı zamanda. Demek ki topçuda her şey değil, tek şey aranıyordu; o da topa iyi vurması. Oynasın da nasıl oynarsa oynasın düşüncesi egemendi her şeyi parasal getirisiyle ölçen yöneticilerde. Bir ucunda kötü alışkanlıklar, bir ucunda oynama becerisi olan ve herkesin işine geldiği ucu tuttuğu bir değnek sanki bu durum. Oysa, el ve gönül ve de ussal bir birlik içinde değneği ortadan tutabilseler…
Çünkü değneğin ortasında daha insancıl şeyler var. Hani, daha işin başında yapılması gereken atik, çevik ve uslu yapmaya yönelik eğitsel, ruhsal kimi yatırımlar gibi. Bu tür yatırımlara olumsuz yanıt verenlere top oynama izninin verilmemesi gibi. Eğlence için adam öldürülen ülkede bu tür topcuların oyun alanına bıçak, silah, bomba ile girmeyeceğinin, acı ilkler yaşatmayacağının güvencesini kimse veremez çünkü. Bilemiyorum; ama sanırım topçular izleyiciler gibi sıkı (!) bir denetimden geçmiyorlar arenaya (!) girerken. O yanıcı, yakıcı, yaralıyıcı cisimlerin, bizim anlatıcı, sunucu, yorumcu kılığındaki adamların deyişiyle yabancı maddelerin arenalara girişi düşünüldüğünde… O sıkı (!) denetime karşın…
Karşılaşmayı yöneten adamın boğazına doğru yapılan ve şimdilik son gibi görünen atak sonrasında bu atağı yapanı araba kullanırken düşünmek bile istemedim; ama kurtaramadım kendimi düşündüm. Hele de kural tanımazlığın alabildiğine yaygın olduğu ülke yollarında. Öyle ya!… İşinde bile düdük sesine dayanamayan biri, korna sesinde sessiz kalacak değildi ya!… Başka ayaktopçularda örneği görüldüğü gibi. İstemeden düşündüğüm o şey bir süre sonra karşıma çıkıverdi. Öfkeyle kalkan boğaz sıkıcı adam arabasını çarpmış zararla oturmuştu. Neyse ki zarar salt kendine olmuştu.
Kulüpler, olumsuz davranışları ödüllendirme anlamına gelecek özendirici tutumlarını bırakmalı; ama onun ötesinde ülke ayaktopu etkinliklerini yürütmek ve yönetmekle sorumlu etkili ve yetkili kurum bu konunun üzerine özenle eğilmelidir. Geçici yaptırımların sıklıkla uygulanmasıdan çok top oynama izninin kaldırılmasına dek uzanacak köklü önlemlere gereksinim var gibi geliyor bana. Bugüne dek bu ve benzeri davranışlarda bulunan oyuncular anımsandığında uygulanan yaptırımların bir işe yaramadığı görülecektir, görmek istenirse. İzleyicisiz oynama yaptırımı yerine kadınlar ve çocukların devreye sokulması gibi bir ayrımcılık da ırkçı gösterilere engel olamadı bilindiği gibi.
Burada düşünülmesi gereken bir başka konu da kimilerinin sivil toplum kuruluşu dediği meslek örgütlerinin bu tür olaylara duyarsız kalmasıdır. Meslektaşlarına, birbirlerine karşı haksız tutum ve davranış sergileyenlere karşı sessizliği seçmeleridir. Sendikalar ve dernekler büyük bir olgunluk (!) ve doygunlukla izlemektedirler olanı biteni. Türkay’ dan bozma Turgay Şeren başında mıdır bilmiyorum; ama topçuların derneği hep sessizdir zaten. Metin Kurt’ un olmadığı bir sendika da iyice sessizliğe bürünmüştür. Bu kurumların ülke ayaktopuna etkileri olmayacaksa niye varlar ki! Salt izlemek için mi, ezilen, sürülen, süründürülen pek çok insanı izler gibi…
EVRENSEL'İNMANŞETİ
![Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284338.jpg)
Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal
![Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/254547.jpg)
İletişim Başkanlığı deprem raporu: Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı
![Çayırhan işçilerinin özelleştirmeye karşı yürüyüşü devam ediyor:](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284233.jpg)
Özelleştirme karşıtı yürüyüş sürüyor: Eylemler üretimi de etkilemeli
![Diyarbakırlı işçiler sürece ilişkin temkinli, iktidardan umutsuz](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/280807.jpg)
Evrensel'i Takip Et