Gençlik için tarihi bir gün!
Dün liseliler, Türkiye’nin dört bir yanında boykottaydı!
Boykot sonrasında pek çok ilde öğrenciler, kentlerin merkezlerine yürüyerek, kimi yerlerde polis ve idarenin barikatlarını aşarak, … belirli alanlarda oturma eylemlerine başvurarak eylemlerini sürdürdü. Pek çok lisede ciddi katılımlarla gerçekleştirilen boykot; Türkiye’de öğrenci mücadelesine herhalde “gençlik mücadelesinin geleceği bakımından da çok önemli” diye not düşülecek bir eylemdi. Çünkü Türkiye tarihinde lise öğrencileri ilk kez kendi talepleri doğrultusunda böylesi ulusal çapta birleşip bir genel boykota başvurdular. Üstelik bu boykotun, başbakanın ve öteki yetkililerin, liselilerin eylemlerini provokasyon, eyleme katılanları provokatör ilan ettiği, idare ve emniyetin ağır baskılarına karşı yapılan bir eylem olması bu boykota ayrıca bir değer kazandırmaktadır.
Peki, şimdi ne olacaktır?
Olacakları ikiye ayırabiliriz.
Bunlardan birincisi ÖSYM ve arkasında yer alanlar cephesinde olacaklardır ki bu alanda ÖSYM’den her birkaç günde bir öncekiyle çelişen açıklamaların süreceğini söyleyebiliriz. Dahası, AKP önde gelenlerinin, Başbakan ve hükümetin de daha da “tatmin olmaya” devam edecekleri ve bu doğrultuda konuşup, öğrencileri suçlayacakları, öğrencilerin provokasyona geldikleri propagandasını da sürdüreceklerdir. Yetkililerin, öğrencilerin bu sınavın iptal edilmesi talebini duymazdan gelerek, herkese “LYS’ye iyi hazırlanın, yoksa…” diye tehditkâr açıklamalarla gündemi yönlendirmeye çalışacakları kuşkusuzudur. Kısacası Başbakan, Milli Eğitim Bakanı, ÖSYM Başkanı ve arkasındakilerin, “her şey normalmiş” gibi davranmaya devam edeceklerini söylemek yanlış olmaz.
Öğrencilerden ise, herhalde artık mücadelenin öyle birkaç basın açıklaması ve eylemle sonuçlandırılamayacağını anlamış olacaklarını, önümüzdeki günlerde daha güçlü, ÖSYM ve hükümete geri adım attıracak eylemler için liselerde çalışmaya hız vereceklerini beklemek aklın gereğidir. Ve son günlerdeki mücadele de açıkça göstermiştir ki; lise öğrencileri bu mücadeleyi sürdürüp ilerletecek olanaklara ve enerjiye sahiptirler. Elbette öğrenciler başladıkları işi yarım bırakmayacak, “sınavların iptal edilmesi” ötesinde de dershane sistemine ve bir dizi sınava dayanan elemeci, eğitimi paralı hale getirme amaçlı sitemin yerine sınavsız üniversiteye girişin yolunu açacak bir mücadele hattına gireceklerdir.
Burada en önemli görevlerden birisi de velilere, eğitimcilere, toplumun ileri güçlerine düşmektedir. Ki; bu alanda en başta yapılacak olan da idarenin mücadeleye önderlik eden öğrencileri okullardan uzaklaştırmak için girişeceği baskılar karşı öğrencilere sahip çıkmaktır. Çünkü Milli Eğitimin, boykottan sonra öğrencilerin yeniden okullara dönerek mücadeleyi güçlendirecek bir çalışmaya yönelmelerini önlemek için okullarda baskıyı artıracaklardır ve ellerindeki her baskı aracını kullanacağını tahmin etmek için Türkiye’nin sade bir vatandaşı olmak bile yeter!
Burada öğrenci hareketine ve onun büyüyüp gelişmesine en önemli tehditlerden birisi de çeşitli siyasi çevrelerin grupçu, öğrencileri bölücü bir takım tavırlar geliştirmelerinden, bu tutumlarında ısrar etmelerinden gelmektedir. Bunu, kitle eylemlerinde yerli yersiz kendi alameti farikaları olan pankartlar açmadan, ayrı eylemler düzenlemeye kadar şimdiden vardırmışlardır. Ki, bu tutumlar elbette henüz kendi ayakları üstünde durmaya çalışan lise öğrencilerinin eylemlerini “içerden bölmek” gibi son derece ağır sorumluluğu olan tutumlardır.
Evet, KPSS’den sonra YGS’deki “şifre” rezaleti, öğrencileri sokağa dökmüş, yurt sathında liseler arasında eleyici eğitim sistemine karşı nefreti ve her türden tepkiyi büyütmüştür. Öğrenci mücadelesi ulusal çapta birleşecek ve boykotlar düzenlemeye kadar ilerlemiştir. Bu ülkemizdeki sadece gençlik mücadelesi bakımından değil emek ve demokrasi mücadelesi bakımından da son derece değerli bir gelişmedir. Bu gelişmeyi iyi değerlendirmek, mücadeleyi ilerletirken liseli gençlerin olup bitenleri daha açık bir kafayla çözümlemelerine yardımcı olmak son derce önem kazanmıştır.
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası
AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!
317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri
204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'
0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

'Ömrümüzü verdik, emekli bile olamadık'

Ukraynalı Gazeteci Guz: Ukrayna, ABD desteğini korumak için çıtasını düşürecek

Bir ’68’liden tarih dersi

Evrensel'i Takip Et