Hoşluğun da vardır bir boşluğu
Ne zaman “ …bildiğiniz gibi” diyerek bir söze başlayacak olsam, “…pastasının üzerindeki mumları bir nefeste üfledi” anlatımıyla doğum günü kutlamasının haberi yapılan Kaya Çilingiroğlu’ nun “…sonrası bildiğiniz üzere malumunuz” sözü gelir dilimin ucuna. O nedenle ve bir hoşluk olur umuduyla Çilingiroğlu’ nun kaya gibi sözleriyle açtım yazımın kapısını. Umarım umulan olmuştur. Hoşluk yerine boşluk yarattıysa da hoş görülsün artık. Hoşluğun da bir boşluğu olur arada sırada. Kimi zaman boşluk bile hoş gelir insana.
Bildiğiniz gibi, gönlümüzün yufkalığından, gözümüzün körlüğünden, yalana yatkınlığımızdan, ölenden kurtulmanın sevinciyle son görevi iyi yapmanın iki yüzlülüğünden olsa gerek ülkemiz sınırları içinde kel ölmüş sırma saçlı, kör ölmüş badem gözlü olmuştur her zaman.
Son zamanlarda yazılı olmayan kuralların değişmesiyle adamın ölmesini beklemeden de bir şeyler de yapılır oldu. Dünya gözüyle yapılanları görsün diye belki de. Ayaktopu çayır çimeninde koşturan Alex’ in heykelinin dikilmesi gibi. Bildiğiniz gibi önce heykeli dikildi, sonra kendisi diktirilip gönderildi. Bize olağan gelse de yabancıları şaşırtan böyle şeyler de oluyor ne yazık ki bu memlekette. Hoşluğun boşluğu böyle bir şey işte.
Neyse, geleyim ben saçın sırmasına, gözün bademine. Geçmişe bakıldığında, yaşarken yaka silkilen, önünden ardından bolca konuşulan kimi insanların öldükten sonra ağıtlarla gönderildiği iyi bilinen bir gerçektir. Partisine yapılan devlet yardımını yemişlerin ardından yapılanlar hemen usuma geliveren bir örnektir. Ve yiyip içip giden daha niceleri… Yemeden, içmeden gidenlerin ardından söylenenler ise hoş görülse de, bana boş gelir. Örneğin sanat çevresinden gidenlerin arkasından yakılan ağıtlarda mangalda kül kalmaz neredeyse. Sinemamıza, tiyatromuza, müziğimize ve şuna buna yaptığı katkılar anlata anlata bitirilemez göz yaşı ve ağıtlar eşliğinde. Bu yalancılık, iki yüzlülük de şaşarırtır beni ve bakar kalırım gidenin ne yaptığına, ardında ne bıraktığına. Tek kaşını kaldırarak kasılmıştır, yüz güzelliğini bozmamak için ameliyattan bile boyalı çıkmıştır rol gereği (!) ve daha neler neler. Salt bir “eşeğlueşek” sözüyle güldürmüştür izleyenleri. Kaldı ki bütün bunları para kazanmak için yapmıştır. Kazanmıştır da… Yani, bir katkı söz konusuysa onlara daha çok katkı sağlamıştır çalıştıkları alan. Her tür varsıllık sağlanmıştır ünleriyle birlikte. Onların yaptıkları ise bedenlerini, varsa yeteneklerini, edindilerse becerilerini göstermek olmuştur.
Bir dönem çok küfürlü olduğu için çocuklara yasaklanan filmlerin baş oyuncusuna, ailesine ve de soyuna yetecek varlık sağlamıştır. Ama o oyuncu sinemaya ne getirmiştir onlarca benzerinin dışında. Oysa o da en küçük set işçisi gibi para kazanmak için çalışmıştır, yapması gerekeni yapmıştır; ama hep kazanan, çok kazanan sürekli o olmuştur. Diğerlerinin ne kazandığına, kazanıp kazanmadığına bile bakmamıştır, bakılmamıştır. Üstelik onca para kazanan adamın varlığı filmlerin toplumsal içeriğinin de önüne geçmiş, öykü onun gülünçlüğü denli bir etki yaratmamıştır izleyen üzerinde.
Uzun süredir beynimi kemiren bu konuyu bir süre önce yitirdiğimiz Erol Günaydın’ ın sözleri üzerine kağıda dökesim geldi. Bir anlamda o yüreklendirdi beni. “Ben bir şey yapmadım ki…” demişti Erol Günaydın, arkasından ağıt yakmaya hazırlananlara. “Ben bir şey yapmadım ki. Çalıştım. Para kazandım. Bir de sizin sevginizi…” İster büyük oyuncu, ister büyük usta denilsin, bu sözleriyle gerçek bir insan; hem de iyi bir insan olduğunu göstemişti. Nasıl insan olunabilineceğinin de yolunu göstermişti hem de. Yaptığı hoş, ondan ötesi boştu.
Düşünüyorum da insanın bu dünyada bir şey yaptım diyebilmesi için ya da arkasından çok şey yaptı diye ağıt yakılabilmesi için Türkan Saylan’ ın yaptığı gibi şeyler yapması gerekirdi. Ya da Aziz Nesin’ in. Yani boylarından büyük anıtlar, yapıtlar bırakması… Rol kesmesi ya da çalması değil. İşi gol atmak olan adam işini yaptı diye….
Geride kalanlara varsıllıklarını ve heykellerini değil insanlık anıtları bırakıp gidenlere sevgiler olsun. Işıklar içinde yatsınlar. Bilmeden de olsa sözleriyle beni doğrulayan Erol Günaydın da…
EVRENSEL'İNMANŞETİ
![Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284338.jpg)
Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal
![Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/254547.jpg)
İletişim Başkanlığı deprem raporu: Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı
![Çayırhan işçilerinin özelleştirmeye karşı yürüyüşü devam ediyor:](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284233.jpg)
Özelleştirme karşıtı yürüyüş sürüyor: Eylemler üretimi de etkilemeli
![Diyarbakırlı işçiler sürece ilişkin temkinli, iktidardan umutsuz](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/280807.jpg)
Evrensel'i Takip Et