30 Kasım 2012 10:47

Uygulamada bileşik kaplar!

Uygulamada bileşik kaplar!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hepimizin bildiği sosyolojik görüşe göre, bir toplumda her kurum birbirine benzer nitelikler taşır; hiçbir sosyal kurum diğer kurumların ortalamalarından çok farklı değildir.  
Bugün ve ilerideki irdelemelerle bu görüşü siyasal icraatlar üzerinden tartışmaya açmak istiyorum. Geçen haftaki yazımda siyasal erkin eğitim üzerindeki uygulamasını cinayet olarak nitelemiş, yazının başlığını da “Eğitim Cinayeti” olarak belirlemiş idim. Peki, siyasal erk eğitim kurumun üzerinde cinayet işliyor da, diğer kurumlarda daha farklı işler mi yapıyor? Bence hayır!
Doğal olarak, her birey olayları kendi bakış açısından değerlendirir. Ancak, AKP’nin icraatlarının toplumun çok derin dokularına nüfuz ettiği ve oralarda köklü ve nesiller sürecek kalıntılar oluşturacak nitelikte olduğu da, duygusallıktan öte, maddi bulgulara dayalı gerçeklerdir. Eğitim üzerindeki operasyon böyledir; TSK üzerindeki operasyon böyledir; yargı üzerindeki operasyon böyledir; yapmaya hazırlandıkları YÖK ve üniversiteler üzerindeki operasyon bu niteliktedir; hatta bizzat devlet yapısı ve işleyişi üzerindeki operasyonlar bu niteliktedir. Görülüyor ki, uygulamalar bakış açısını aşan bir objektiflik içermektedir.
AKP, her alanda, biri aldatıcı biri asıl olmak üzere, ikili yöntem izlemektedir. Bazı söylev ve politikaları ile tali alanlarda kulağa hoş gelen hatta demokratik olarak yorumlanabilen beyanlarda bulunan AKP ortamı yumuşatarak duygusal taraftar kazanmaktadır. Nitekim son anayasa referandumunda da aynı manevra ile AKP ampul aydınlarının da desteklerini alarak yargı üzerinde operasyonunu yaptı ve asıl amacı olan bugünün yolunu açtı. Evet, referandumdaki bazı öneriler demokratikti, ama bugünün yürüyüşünde bunların hepsi birer birer kararıyor. Demek ki, aydın olmak böyle bir şey; ne söylendiğine değil hangi misyon sahibinin söylediğine bakmadan, ya da komploculukla suçlanma kompleksi ile havada uçuşan sözle iman!
Siyasal iktidar, emperyalistlerin ve içerideki çıkarcıların desteği ile ciddi bir toplum mühendisliği uygulamaktadır. Bu noktada bir konu aydınlığa kavuşturulmalıdır. Siyaset erkinin ekonomi politikaları toplumu ilgilendirdiğine göre, siyasetin desteklenmesinde çıkarcılık gütmenin nasıl bir yanlışlığı olduğu akıllara gelebilir. Tüm kapitalist devlet yapılarında olduğu gibi, AKP’de de çok bariz ortaya çıkan bu soru çok önemlidir ve iki farklı şekilde yanıtlanabilir. Birinci sistemde, siyasal erk ekonomiye hiç müdahale etmeyip, sadece fiziksel engellemeleri ortadan kaldırarak mutlak kapitalist ekonomi serbestîsi sağlar. Böyle durumda piyasa sonuçlarına ve haksızlıklarına herkes katlanır. İkinci kapitalist modelde ise, siyasal erk piyasayı temel alır, ancak bazı toplumsal huzursuzlukları hafifletebilmek için sosyal müdahalelerde bulunur. AKP, ikinci modeli uyguluyor görüntüsü altında, ancak en zıt hali ile uygulayarak, bu kez de duygusal destekçilere ilaveten güçlendirilmiş bir çıkarcı destekçi cemaat kütlesi yaratmaktadır. Böylece, emperyalist gerici tarihten desteklenip, günümüz siyasi faaliyetleri ile de güçlendirilen koşullarda AKP kendisini marjinal oy farkı ile geçici bir süre için iktidara taşıdığı emaneten yönetici olarak değil, topluma sahabet eden asaleten sahip olarak görmektedir. Devlet millet kaynaşması sloganı politik anlamın çok ötesinde, hatta ekonomik çıkar ilişkisinden de farklı olarak, emperyalizmin kalıntısal tarihsel saplantının tezahürüyle beslenerek su yüzüne çıkmasının yansıması olabilir. Bu yansımanın sonuçlarını da ileride tartışalım.  

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa